14. Bölüm: İlan-ı aşk

71 7 70
                                    


Selamm
Nasılsınız?
Oy verip yorum yapmayı unutmayın
Yeni karekterler geldii "karakterler" bölümünden bakabilirsiniz fotoğraflarına
İnstegram: kitaplaraskt1rr

Göktuğ'u kendi odasına götürdüğümde yatağa yattı. Ben ise camın karşısına geçip dışarıya bakıyordum aslında bakıyormuş gibi yapıyordum çünkü kafamın içinde binbir türlü soru vardı. Yine sevdiğim biri ellerimin arasından kayıp gidecek miydi? Ve ben yine buna engel olamayacak mıydım? Ya da Eylül iyileşecek miydi? İyileşirdi değil mi dururdu ayakları üzerinde? Ya duramazsa? Durmak zorunda annesi ve sevdikleri için durmak zorunda. Ben inanıyorum başaracak o yaşayacak.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu Göktuğ.

"Eylül'e ne olacağını." Dedim başımı camdan ayırmadan.

"O iyileşecek güçlü bir kız o."

"Ya sandığımız kadar güçlü değilse?" Dedim güçsüz çıkan sesimle.

"O zaman... Hayatına son verecek."

Hışımla arkama döndüm. "Vermeyecek." Kızgın çıkmıştı sesim.

"Kendini alıştırmalısın Asel. Evrende insanlar ölür. Herkes sonsuza dek yaşayamaz. Evet, Eylül daha çok küçük ama hastalığı güçlü bir hastalık ve bu onun ölmesine sebep olabilir. Senin elinden gelecek tek destek onun yanında olup onu mutlu etmek olabilir."

Gözlerim dolmuştu. "O ölmesin Göktuğ." Sesimi kontrol altına almaya çalışıyordum ama yinede titriyordu.

Yanını gösterdi. "Gel."

Yine birlikte mi yatacaktık?

Yavaş ve tereddütlü adımlarla yanına gittim. Yatmam için açtığı yere uzandım. Başımı göğsüne koyup göz yaşlarımı akıttım.

"Bir piknik ayarlayalım mı Eylül için?" Dedi yumuşacık çıkan ses tonuyla.

Kaşlarımı çattım. "Olmaz. Sen daha iyileşmedin."

"Ben iyiyim." Sesi emin çıkıyordu fakat ses tonu emin çıkan sesini onaylamıyordu daha yorgundu.

"İyi değilsin."

Histerik bir gülüş attı. "Niye sen doktor musun?"

"Evet. Ben senin doktorunum."

"O zaman doktor hanım kalbimede bakabilir misiniz?"

Kaşlarımı havaya kaldırdım. "O ne için?"

"Kalbimin benim için atması gerekirken Asel diye biri için atıyor. Bu normal değil öyle değil mi?"

Boğazımı temizledim ve olduğum yerde kıpırdandım. Hatta dayanamayıp yatağın üzerinde oturdum.

"Senin şu yanaklarını ne yapacağız? Hep ele veriyor seni." Gülüyordu... Gülüşü ne kadar da güzeldi. Bir insanın gülüşü bu kadar güzel olmamalıydı.

Biraz eğildim ve gülüşünden öptüm... İyi halt yedin.

Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. "Şuan daha iyi olduğumu hissediyorum."

Gözlerimi kaçırıyor ona bakmamaya çalışıyordum. Bu kadar utangaç olmak zorunda mıydım?

Çenemden tuttu ve yüzümü yüzüyle hizaladı. "Okyanus mavisi gözlerini benden kaçırma."

"Gözlerim çok mu hoşuna gidiyor?" Kaşlarım havalanmıştı.

"En sevdiğim yerin." Büyülenmiş gibi bakıyordu bana.

Tehlike içinde aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin