𝗰𝗵𝗮𝗽𝘁𝗲𝗿 𝘁𝘄𝗼,,, arguments and bickering

71 14 476
                                    

⋆⋆⋆⋆⋆

"beni yardımcı kaptan yapıp fikirlerimi önemsemeyeceksen bu rütbemin ne gibi bir önemi var? bir yardımcıya ihtiyacın yoksa rütbemi düşürde ikimiz dahil kimse strese girmesin, hep böyle yapıyorsun changbin bıktım artık!"

"pekala jo, bir şey demiyorum tamam mı yeter artık." changbin sözünü bitirip vardevelaya yaslandı ve bir sigara yakıp denizi izlemeye koyuldu. joanne ise oradan hızlıca ayrılıp yerleri silen eleanor'un olduğu yere gitti. "eleanor."

"hm?"

"başka yere git, burada ben duracağım." eleanor gözlerini devirip kafasını kaldırdı ve joanne'e bakmaya başladı. "kaptan senmişsin gibi davranmayı bırak joanne."

joanne cevap vermek yerine bir sigara yaktı ve içmeye devam etti, cevap vermeye niyeti yok gibiydi. "ne diyorsa onu yap el, bugün herhangi başka bir tartışma istemiyorum hem şu an için senin de ağın orada olmam daha iyi olur." eleanor kaptanından gelen talimat ile birlikte tekrar göz devirdi fakat bir şeyde diyemezdi, elindeki paspası bırakıp ağın olduğu yere doğru yürümeye başladı.

changbin eleanor'un uzaklaştığına emin olduktan sonra vardevelaya yaslanıp joanne'e döndü. "bana da bir sigara ver." joanne elini cebine götürüp sigara paketini çıkardı ve changbin'e uzattı. "bazen bu tekneden ölesiye nefret ediyorum ve işi bırakmak istiyorum fakat sonra aklıma çocuk doğurduğumda zaten bırakacağım geliyor, hayat çok garip değil mi changbin. bu tekneyi ilk aldığımız günü falan hatırlıyorum. her şey güzeldi, peki ya şimdi? şimdi götü kalkık tayfan her fırsatta bana kaptan olmadığımı hatırlatıyor, kaptan olmasam da bir vasfım var bunun farkında değiller. sebebi ne?, muhtemelen sensin. çok ayar oluyorum changbin, gitmeden önce birini denize atarsam şaşırma."

changbin bir şey söylemeden denizi izlemeye devam etti, ilişkileri hep böyle olmuştu. kavga et, barış, tartış hep böyleydi, tartışmaları bittiği için birkaç saniye içinde başka bir konuya geçerlerdi. "changbin biliyor musun, çocuk sahibi olduktan sonra şehre taşınabilirim muhtemelen çocuğum için daha iyi olur felix ile bunu düşünüyoruz fakat çok kararsızız. öyle olursa her gün deniz havası soluyamam ya da ne bileyim seninle tartışamam falan.. hayat baya sıkıcı olur. bazen senden nefret ediyorum."

"neden ki?" changbin aslında bunun cevabını çok iyi biliyordu, zaten hep bunu konuşurlardı. "çünkü seninle tanıştım ve daha sonra bu kasabaya taşındık, daha liseydik ama buraya birkaç haftada bağımlı olmuştum. hala da öyleyim, vazgeçilmez bir yer gerçekten."

"sayemde felix ile tanıştın, iyi yönünden bak." joanne gülümsedi, konuşma tam da burada hep olduğu gibi bitmişti. changbin sigarasını bitirip yanından ayrıldı gemiyi kontrol etmesi gerekiyordu.

"JOANNE! buraya gel." joanne bir süre daha yerinden ayrılmayı planlıyor olmasa da eleanor buna engel olmuştu "ne vardı?"

"ağı çekeceğiz fakat ipe yine bir şey olmuş, hallediver." joanne ağın olduğu yere ilerledi fakat gördüğü chan'in teknesi onu durdurmuştu.

kendi avlanma bölgelerinde başka tekne görmeyi zaten hazmedemiyordu ve yetmiyormuş gibi şu an teknenin içinde olduğu görülen tek kişi kızıl saçlı layla'dan başkası değildi. zaten sinirliydi ve onun lanet olası kızıl kafasını görmek daha da sinirlerini bozuyordu.

"laylaa!" ah, tabii joanne layla'yı ne kadar sevmese de layla ve alice gayet yakın arkadaşlardı. layla duyduğu ses ile başını kaldırdı ve uzaktaki gemiye baktı, gördüğü alice ile gülümseyip ona el salladı.

꩜ 𝗙𝗜𝗦𝗛𝗜𝗡𝗚 𝗧𝗢𝗪𝗡 𝗔𝗡𝗗 𝗥𝗘𝗗 𝗪𝗜𝗡𝗘𝗦,, participation.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin