~~~~~
... Burası Sasuke'nin odası değil... Odaya gri rengi ve tonları hakim. Başım sızlıyor. Elimle kafama hafifçe dokunmamla çekmem bir oldu, çünkü dokunduğumda o sızlayan noktada katlanılmaz bir acı oluşuyordu. Üstümdeki battaniyeyi ayaklarımla ittirip biraz yüksek ve yumuşacık olan yataktan atladım. Başımdaki sızı yerini daha çekilmez bir ağrıya bıraktı. Hızlı yürüyerek kapıya yaklaştım. Kapıyı dinlemeye başladım. Lanet olsun ki 'O Adam' yüzünden Ninja eğitimi alamamıştım, bu yüzden kendimi bu yabancı evde rahat hissetmiyordum. Annem yalvarmıştı gönderelim diye. Ama... O anneme tokat atmıştı. Gözümün önünde anneme tokat atmıştı! Gözlerimin yaşardığını fark ederek toparlanıp, kapıyı dinlemeye odaklandım. Hiç ses yoktu. Kapıyı olağanca yavaş ve sessizce açtım.
Birden birinin nefesi ensemi yalayıp geçti. Tüylerim diken diken olmuştu. Arkama dönersem neler olacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yavaşça arkamı döndüm. Karşımdaki adamın yılan gibi, sarı gözleri vardı. Şekilli gözlerinin etrafını saran şekilli, koyu mor renkli, biraz kalınca şerit vardı. Dümdüz biraz uzun siyah saçları vardı. Teni oldukça beyazdı. Çok da çirkin olmayan bir suratı, azımsanmayacak derecede kaslı bir vücudu vardı.
"Selam güzelim."
"S-sen kimsin ve nerden senin güzelin oluyormuşum?!"
Yanıma yaklaşıp parmağını burnumdan aşağı kaydırdı. Ben ise korkumdan bişey yapamadım.
"Orochimaru."
Bu ismi hiç duymamıştım. Sözlerine kulağıma eğilerek devam etti.
"Ve sen de benim yeni ve daimi misafirim oluyorsun."
Suratına genişçe bir gülümseme yayıldı ve bi süre sonra bu gülümseme yerini kıkırdamaya bıraktı.
"Ben şimdi gidiyorum, görüşmek üzere!" dedi ve birden çiçeğe dönüşüp yok oldu. Elimim yumruk olduğunu yeni farketmiştim. Sinirden sıktığım ve bembeyaz olan yumruğumu hemen yanımdaki duvara indirdim. Elim acımadı ama duvarda çatlaklar oluştu. Bir elime bir duvara bakıp durdum. Ama bu imkansızdı? Bugüne kadar kız arkadaşlarım arasından bile güçsüz olan bendim. Hayır, taijutsu eğitimim de yoktu. Ne kadar sinirlenmiş olabilirim? Ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim böyle bir şeyi yapmam mümkün müydü? Oysaki çatlakların ben vurmadan önce var olmadığına yemin edebilirdim.
Bu düşünceleri sonra düşünmek adına kenara ittim.
Aklıma ilk gelen şey telefonum oldu. Telefonumu üstümde aradım ve buldum! Mutluluktan dans yapacakken bulunduğum durumu hatırladım ve telefonuma odaklandım. Rehbere girmeye uğraşamayıp aklımda olan Sasuke'nin numarasını hızlıca girdim. Telefon ikinci çalışta açıldı. Derin bir oh çektim.
"Misa, Misa nerdesin?!"
"Uyandığımda başka b-bir odadaydım!"
"Peki nerde ve ya kiminle olduğunu biliyor musun?"
"B-ben... Orochimaru adında bir adam misafiri olduğumu söyledi. Sasuke ben çok korkuyorum."
Bir kaç saniye geciken cevap sonunda geldi.
"Tamam, pencere varsa dışarıda ne gördüğünü söyler misin?"
"Hayır, yok."
"O zaman Hinata'yı bulmaktan başka çarem kalmadı. Korkma! Yakında seni bulacağım! Merak etme Misa!" dedi ve telefonu kapadı. Korkma dese de titreyen sesinden onun da korktuğunu anlıyordum. Direkt telefonu cebime attım. Birden yine aynı adam geldi. Elinde Kunai vardı. Olabildiğince sessizce yutkundum. Kunai'nin ucu bana bakıcak şekilde göğüs hizamda tuttu.
"Hadi biraz oyun oynayalım."
Onun her bana gelen adımında ben de bir adım geri gidiyordum. Bir kaç adım sonra sırtım soğuk olan duvara tosladı. Elini biraz geri çekti ve hızla bana savurdu. Son anda sağa kaçışım hayatımı kurtarmış olabilirdi. Çünkü şu an Kunai'nin yarısı duvara girmiş durumda. Adam biraz kıkırdadı ve bana güldü.
"Oyunu kurallarına göre oyna." dedi ve sol eliyle sol omzumu sertçe kavradı. Ne kadar kurtulmaya çalışsam canım daha da yanıyordu. Evet, gerçekten çok, çok zor durumdaydım. Kurtulmaya çalıştım, ama imkansız! Durumumu kabullenerek gözlerimi sıkıca kapadım. İçimden sadece dua ediyordum ki büyük bir gürültü geldi. 'Acaba öldüm mü?' Diye düşünürken Sasuke'nin sesiyle gözlerimi açtım.
"Misa! Misa iyi misin, Misa!"
Sevinçten ağlayacak gibi hissettim. Sasuke sanırım Chidori'yle içeri dalmıştı. Orochimaru dikkati dağılmış bir şekilde Sasuke'ye bakıyordu. Sasuke birden önümde belirdi ve hala olayın farkına varmamış olan Orochimaru'nun boğazına daldı. İkisi birlikte yere yuvarlandı. Sasuke hemen oracıkta Chidori yapıp adamın karnına sapladı. Ama adam siyah, katrana benzer bişeye dönüştü. Sasuke nefes nefese başını zorlukla kaldırdı. Hemen önüne geçip eğildim.
"Sasuke! İyi misin?"
Kırmızıya dönmüş olan gözlerini bana çevirdi. Öksürdükten sonra cevap verdi.
"İyi... İyiyim..."
Ona hemen sarıldım. Benim yüzümden bu haldeydi. Bu kadar kısa süre içinde fazla chidori kullanmanın ona zarar vereceğini biliyordum. Ve o da biliyordu. Bu da ne? Yanaklarımda hissettiğim... Ağlıyor muyum?! Farkettirmeden gözlerimi sildim.
"Neden ağlıyorsun?"
Yüzümü görmek için biraz geri çekildi. Bir şey söylemeden bi daha sarıldı.
"K-kımıldayamıyorum."
"Ha?"
Sasuke'den yavaşça ayrıldım. Fısıldadı.
"Arkanda."
Birden gözlerim iyice açıldı.
"Çakramı kontrol altına aldı, kımıldayamıyorum."
Hayır, bu sefer korkmamalıydım.
Adam Sasuke'yi altına aldı ve ardı ardına suratına yumruk geçirmeye başladı. Gözlerimin dolmasına izin vermedim.
"RAHAT BIRAK ONU!"
Kolunu tutup engellemeye çalıştım. Ama işe yaramıyordu bu sayede ben de her yumrukta sarsılıyordum.
"BIRAK DEDİM!"
Suratına okkalı bi tokat geçirdim. Kafası sağa kaydı ve vurmayı kesti. Bana saf sinirle baktı. Bense kaşlarım çatık şekilde ona bakıyordum. Sasuke'ye baktığımda suratında kanamayan yer yoktu. Sasuke benim için sağlığını çok kez tehlikeye atarken ben... Hiç bir şey yapamamak yerine kendimi öldürmeyi yeğelerdim. Ne olurdu ninja akademisine gitseydim? Elimden geldiğince omuzlarından itmeye çalıştım ve başarısız olmadığımı gördüm.
"YETER AMA!" diye bağırdım.
Birden gözlerim acıdı, yüzüm buruşurken gözlerim istemsizce kapanıyordu. Gözlerimi açamadım bir süre.
"Gözün... Gözün kanıyor." dedi yılan adam. Belki de ona böyle seslenmeliyim.
Gözlerimi sonunda açıp karşımdaki adama şaşkın bakışlar yolladım. Adam biraz daha korkuyla geriledi. Kendim bile endişelenmiştim.
"Olamaz, a-ama n-nasıl?!"
Sasuke'yi o endişeyle bırakmış olacak ki arkamdaki Sasuke doğruldu. Onu şu an göremiyordum ama doğrulduğuna emindim.
"Böyle bir şeyi tahmin etmemiştim... Geri döneceğim, senin için." dedi gözleriyle beni gösterirken. Neyi kastettiğini anlasam? Sonra birden yine kayboldu. Sasuke'yi hatırlayıp arkamdaki Sasuke'ye dönüp eğildim.
"Adam neden gitti? Ne demek istiyor Sasuke? Dediklerinden hiç bir şey anlamadım."
Sasuke ağzı açıkken bana bakıyordu. Ona ne-oluyor? adlı bakışımı yolladım. Bakış açımın biraz değiştiğini fark etmem biraz uzun sürsede, farketmiştim işte. Sanki Sasuke'nin yapacağı hareketleri görüyor gibiydim. Ne?
"G-gözlerin?!"
"Ne varmış gözlerimde?! Yoksa göz bebeklerim falan mı yok oldu?!"
"Misa, şu an gözlerinde..."
~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtiraf
RomantikHayatımızda Sevmediğimiz İnsanlar Vardır. Hatta Nefret Ettiklerimiz, Yüzüne Görmekten Tiksindiğimiz İnsanlar Vardır. Onları Gördüğümüzde Ordan Kaçmak İsteriz. Ya Da Karşı Çıkmak. Gördüğümüzde İçimizi Kelebeklerle Dolduran İnsanlar Da Vardır. Hep On...