Önündeki notalar sadece onu anlayanlar için bir anlam ifade ediyordu. Sağ eli ile telden tele yukarı aşağı yayı çekip iterken sol eliyle de tuttuğu kemanın klavye bölümüne ahenkli notaların karşılık geldiği yerlere basıyordu. Isısı 25 dereceye sabitlenmiş sterilize ses yalıtımlı küçük siyah odada bir tek kemanın gür etkileyici sesi duyuluyordu. Tüm ahenk ve düzeni kaçırılan tek bir nota bozdu. Gözlerini kapatıp birkaç saniye nefesini tuttuktan sonra ağızından nefesini vererek yaptığı küçük hatanın hayal kırıklığıyla kemanını siyah mat masanın üzerine bırakıp odanın köşesinde bir süredir onu izleyen adama döndü.
- Ne istiyorsun benden ?
- Senden bir şey istemiyorum sadece bir davet getirdim. Barış ve sükûnet ile ilerleyecek bir gelecek için sana ihtiyacımız var.
-Siz kimsiniz peki ?
-Biz bu kutlu gelecek için çabalayan değersiz yaratıklarız. Sadece büyük amaç için kendini feda etmeye hazır bir avuç insanız.
- Pek ilgimi çekmedi. Davetini reddediyorum.
- Üzgünüm ama davetimizin reddetme gibi bir seçeneği yoktur bay Markus. Ya burada ölürsünüz ya da topluluğumuza katılarak ölürsünüz.
- Hm. bak şimdi ilgimi çekmeye başladı. Katılmak için ne yapmam gerek?
Markus kemanını tekrar alıp odada onu izleyen adama sırtını dönecek şekilde karşısındaki köşeye geçip küçük siyah dolabının aynasından kendine bakarak 'The Godfather' parçasını çalmaya başladı. Bu sırada aynadan beyaz tenine uyumlu olan kömür siyahı gözlerini arkasındaki adama dikti ve konuşmaya başladı.
- Gerçi bir önemi yok. Ben birine veya bir şeye bağlı kalamam. Benden istediğiniz ölmem ise bunu da pek beceremem. Bunun dışında bir isteğiniz bir şey varsa söyleyin eğer yok ise geldiğiniz yerden dönmenizi rica ediyorum. Dersimi yeterince böldünüz.
- Bizi hafife almayın. Bunu kesinlikle önermem. Bakın ben örgüt kademesinde 4. sıradayım ve gücüm sizin aklınızın sınırlarının almayacağı düzeyde. Eğer dediklerimi yapmazsanız ölümü bile arzulayacak hale gelirsiniz.
- Ne yapmam gerektiğini söyle o zaman.
Bu alaycı tavır karşısında sinirleri zorlanan adam yakasını düzeltip derin bir nefes alıp verdi daha sonra da konuşmaya başladı.
- Sizinle birlikte biri daha örgüte davet edildi. Amacınız onu bulup öldürmek. Tabii ki onun da amacı sizi öldürmek. Bu görevi canlı bir şekilde başarırsanız resmi 2. kademe olarak örgüte alınacaksınız. Zaten aksi takdirde ölmüş olacaksınız.
Daha sonrasında biraz sessizlik oldu. Bu sıra da da Markus parçayı çalmayı bitirdi. Arkada oturan adam da parçanın bitip sessizliğin tekrar baş gösterdiğini duyunca yanında getirdiği küçük çantayı da eline alıp ayağı kalktı. Yavaş adımları soğuk bakışları ile adeta özgüven fışkırıyordu üzerinden. Öyle ki ona dokunmaya bile cüret edebilecek çok nadir kimseler olabilirdi. Elindeki çantayı Markus 'un önceden kemanını bıraktığı masaya çantayı bırakıp açılacak olan kısmını Markus 'a çevirdi. Çantanın içinden de siyah renk bir Eagle tabanca ve birkaç mermi çıktı. Adam arkasını dönüp birkaç adım attı ve daha sonra durdu ve konuşmaya başladı.
- Öldüreceğiniz kişinin adı Can. Adres ve gerekli bilgiler kutudaki kartta yazılı. Tabii görevi kabul etmeyip kendi kafanıza da sıkabilirsiniz. Pek birini öldürebilecek gibi durmuyorsunuz. Bu bizim için... Ne?
Omuzunda dokunan el ile cümlesi yarıda kaldı. Markus 'un eli onu kendine çevirdikten sonra diğer eli ile boğazından tutup omuzundan çektiği eli ile masadaki silahı alıp adamın ağızına dayadı ve korkudan gözleri büyüyen gözleri tepki veremeden tetiği çekti. Siyah temalı oda bir anda kırmızı ile buluştu. Yerde yatan beyaz takım elbiseli ceset yavaş yavaş kanını ve ısısını kaybederken Markus kanlı ellerini adamın ceketindeki mendil ile kısmen temizledi ve kemanını alıp ahenkli notalarında devam etti.
YOU ARE READING
Takabil
General FictionÖlüm ve yaşam arasında aşk ve gerilim dolu bir macera. Takabil örgütüne davet edilen 4 genci zor bir yol bekliyor.