0.3

149 35 51
                                    

iyi okumalar ballarımm.



~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~





Hava git gide kararıyordu. Ben hâlâ kalenin bir ucundan diğer ucuna ulaşamamıştım. Kesinlikle çok büyüktü. Ağaçların boyu bile yanında sönük kalıyordu. Yorularak birkaç adımda durdum. Askerler yokluğumu anlamış olmalıydı. Belki de kapının önünde beklemek daha mantıklıydı. Geriye doğru döndüğüm de artık bunun zor olduğunu gördüm. Oradan baya uzaktım.

Kuruyan boğazım ile yutkunduğum da elim pantolonumun cebine gitti. Hissetiğim boşluk ile sinirle gözlerimi yumdum. Atın yanında kalmış olmalıydı. Arkamdaki ağacın gövdesine yaslanıp kafamı devasa kaleye çevirdim. Yıkık dökük bir yer olsa da sağlam olduğu kesindi. Kafamı eğeceğim sırada en yüksek pencereden gördüğüm karartı ile hızla ayaklanmıştım. Aniden kaybolan şeyle elim kılıcıma doğru gitmişti.
Yanlış görmemiştim kalenin için de biri vardı.

Binbir düşünce zihnimde dolandığın da oraya girme gibi bir düşüncem yoktu. Kendi başımın çaresine bakmalıydım. Hem yardıma ihtiyacı olsa en üst katta ne işi vardı?

Botlarımla kurumuş otların üstünden geçerek ilerlemeye başladım. Böyle olmayacaktı. Kalenin duvarları baya yüksekti yine de birkaç ağacın tepesi az da olsa yetişiyordu. Kılıcımı belime iyice sabitleyip tırmanabileceğim en ideal ağaca sarıldım. Ellerimin içine kabuk ve dal parçaları batsa da sonuna kadar sert tutunup yukarıya doğru ilerliyordum. Çok dallı olması işime gelmişti.
Tepeye ulaştığım da duvar yüzünden pek bir şey göremiyordum. Kendimi yukarıya doğru esnetip az da olsa bir şeyler görmeyi umdum.

Görüş mesafeme sonunda bir şeyler girdiğin de dudaklarım sinirle titremişti. Buraya geldiğim birlik toplu bir şekilde geri dönüyordu. Nasıl olurdu da benden izinsiz hareket ederlerdi?
Kim onlara gitmelerini söylemişti? Hem de ben ortada yokken. Kafamı kaldırmaktan boynum ağrıdığın da daha fazla bakmayı kesmiştim. Sinirin etkisi ile başım da ağrıyordu.





" Sizi aptallar! Şurdan bir çıkayım uyku size haram olacak."




Ayağımı bir alttaki dala atıp inmeye başladım. Ağacı yarıladığım da elimin kayması ile panikle dala sıkıca tutunmuştum. Kısa süreliğine gözlerimi kapatıp nefeslendim. Tekrar açtığım da burnumun dibinde olan gaga ile affalamış ve dengemi kaybetmiştim. Düşeceğini anladığım da etrafımdaki şeylere tutunmaya çalıştım. Elimin altında birkaç dalın kırıldığını anımsıyordum. Daha sonrasında sertçe yere düştüğümü. Acı tüm bedenimi sardığın da gözlerimi açık tutmak zor gelmişti. Bilincimi kaybetmeden önce karganın ayaklarını görmüştüm. Daha sonra aynı ayaklar bi insana dönüştüğün de kafamı kaldırmak istesem de artık çok geçti.

••••••••••••••••


Gelen küf kokusu tüm ciğerlerimi doldurduğun da öksürerek doğrulmaya çalıştım. Sırtımda oluşan ağrı beni yerime sabitlediğin de gözlerimle etrafı taradım. Boş bir odadaydım. Yerde öylece uzanıyordum. Yutkunup küf kokusunu görmezden gelmeye çalıştım. En son ağaçtan aşağıya indiğimi hatırlıyordum. Sonra o lanet karga yüzünden düşmüştüm. Aklımdaki bir diğer detay ise çıplak ayaklardı.

Neler olduğunu anlayamıyordum. Belki de şu Kara Lord'un laneti gerçektir. Histerik bir şekilde gülerek doğrulmaya çalıştım. Sırtımın ağrıyan yerlerini tutarak az da olsa bedenimi hareket ettirdim. Ellerim ağrıyan yerleri kontrol ediyordu. Ne yazıkki nereye dokunsam acıyordu.





" Kıçımın üzerine düşsem ne olurdu sanki."




Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım yeterince doğrulamıyordum. Şansımı denemek için penecereden gördüğüm kişiyi çağırmayı düşündüm. Muhtemelen beni buraya da o getirmişti. Ne yardımseverdi ama.






KARA LORDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin