43. Bölüm

4 1 0
                                    

Durunun ağzından

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda bir hastane odasında olduğumu gördüm. Ne olmuştu bana?

Biraz düşündükten sonra birden yataktan doğruldum. Nazlı!!!

Koşarak odadan çıktım ve çıkar çıkmaz koridorun sonunda Tolga ile Erdemin ameliyathanenin önünde oturduğunu gördüm. Ağlamaya başladığımda bağırarak ameliyathaneye doğru koştum.

Duru: Nazlı!!!

Benim bağırmamla Tolgada ayaklandı ve koşarak beni belimden tutup engelledi.

Duru: Bırak Tolga!!! Oraya girmem lazım!!! Nazlının yanında olmam lazım!!! Bırak!!

Ben Tolganın kollarında çırpınırken Tolga beni bırakmıyordu. En sonunda çırpınmayı bırakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda Tolga beni göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldı.

Tolga: Şşşş...Tamam...Sakin ol...

Duru: Nasıl sakin olayım Tolga! Ona bişey olursa ben naparım! Nasıl yaşarım! O benim Kardeşim!

Tolga saçlarımı okşadığında konuştu.

Tolga: Ona hiç bir şey olmayacak, tamam mı? Sakın böyle şeyler düşünme.

Kendimi biraz sakinleştirdikten sonra Tolgadan ayrıldım ve ameliyathanenin yanındaki duvarın dibine oturmuş Erdemi gördüm. Gözlerinde büyük bir yorgunluk vardı. Üstü ve elleri hep kan olmuştu. Yavaşça ona doğru yürüdüğümde yanına çöktüm ve bende oturdum.

Duru: Nasıl oldu bu?

Erdeme baktığımda sadece karşıdaki duvara bakıyordu.

Erdem: Eşyalarımız o evde kaldı dedi...Gidip almam lazım dedi...Tek gitmesine izin vermedim...Beraber gittik...Eve çıktık...Eşyalarını topladı....Sonra senin odana gitti...Seninde eşyalarını toplayıp getirdi...

Gözlerim dolduğunda bir damla yaş süzüldü yanağımdan...

Erdem: İşi bitmişti...Beraber indik aşağıya...Eşyaları arabaya koydum...

Erdemin gözleri dolmaya başladığında yutkunarak gözyaşlarını bastırmaya çalışıyordu. Sesi titrerken devam etti.

Erdem: S-Sonra çantasını yukarda unuttuğunu söyledi...Bende geleyim dedim...Gerek yok ben hallederim dedi ve gitti...

Erdem yumruklarını sıkmaya başladığında derin derin nefes almaya başladı.

Erdem: Arabada onu bekledim...Bir türlü gelmedi...Artık dayanamadım...Arabadan inip yukarı çıktım...

Erdemin kızarmış gözlerinden yaşlar gelmeye başladığında zar zor konuştu.

Erdem: O-Onu öyle....Kanlar içinde yerde yatarken görünce-

Erdem artık devam edemeyince elleriyle gözlerini ovalayarak ağlamaya başladı...Onun o cümlesiyle bende daha fazla gözyaşlarımı tutamamıştım...

1 Saat Sonra

Ameliyathanenin kapısı açıldığında hepimiz birden ayaklandık ve merakla bekledik. İçerden erkek bi doktor çıktığında Erdem hemen atladı.

Erdem: Durumu nasıl doktor bey? Nazlı iyi dimi? Bişeyi yok dimi?

Doktor: Durumunun çokta iyi olduğu söylenemez. Çok kan kaybetmiş. Onu yoğun bakıma alıp hastanemizde bulunan kanlardan vericez.

Doktorun söylediği şeyler tekrar ağlamama sebep olmuştu. Doktor gittiğinde Tolganın omzuna yaslanıp ağlamaya başladım.

Tolga: Duru...Ağlama artık güzelim ya. Bak yine bayılıcaksın diye korkuyorum.

Duru: Benim kardeşim içerde canıyla cebelleşiyor, ben bayılsam nolur Tolga...

2 Saat Sonra

Yoğun bakımın önündeydik. Üçümüzde yan yana dizilmiş oturuyorduk. Gözlerim ağlamaktan artık kurumuş ve kızarmıştı. Birden yoğun bakımın kapısı açıldığında içerden bir hemşire çıktı. Hepimiz ayaklandığımızda kadın konuştu.

Hemşire: Nazlı hanımın durumu iyi. Hiç bir sıkıntısı yok merak etmeyin.

Hemşirenin cümlesiyle derin bir oh çektim ve o sevinçle Tolgaya sıkıca sarıldım. 

Erdem: Ne zaman uyanır?

Hemşire: Aslında daha yeni uyandı.

Hemşirenin lafıyla Tolgadan ayrıldım.

Erdem: Gerçekten mi! Görebilirmiyiz peki?

Hemşire: Evet ama sadece tek tek girin lütfen ve sadece 5 dakikanız var. Hastayı yormayalım.

Hemşire gittiğinde hepimiz birbirimize baktık.

Erdem: Şey-

Duru: İlk sen gir Erdem.

Erdem: Ne? İyi de sen-

Duru: Ben senden sonra girerim. Hadi gir!

Erdemin buna çok ihtiyacı vardı o yüzden önceliği ona verdim.

Erdem gülümseyerek bana sarıldı.

Erdem: Teşekkür ederim...

Benden ayrıldığında gülümseyerek gözlerimi kırptım ve başımla 'hadi!' der gibi kapıyı gösterdim. Kapıya doğru gitti ve kapıyı açıp yavaşça içeri girdi...

YAZ ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin