Sabah alarmım öttü. Offf, yine mi sabah oldu ya? Uyandım ama yataktan kalkmak istemedim. Annem geldi, "Melis, kalk artık, okula geç kalıcaksın!" dedi. Annem de çok tatlı ama bazen fazla salak oluyo. Gözlerimi devirdim, "Tamam anne, kalkıyom" dedim tıslayarak.
Yataktan kalktım ama ayağım kaydı ve yere düştüm. "Ayyy, yine mi ya!" dedim kendi kendime. Çok sakarım ama ne yapayım. Aynaya baktım, saçlarım dağılmıştı. Hızlıca topladım ve mutfağa gittim. Annem kahvaltı hazırlamıştı. "Günaydın Melis, hadi gel kahvaltı yapalım" dedi. Annem çok tatlıydı, hep gülüyodu. Omuzlarımı silkerek masaya oturdum.
Kahvaltıda annemle sohbet ettik. "Melis, bugün okulda neler yapıcan?" diye sordu. "Bilmiyom anne, belki yeni bi ders olur" dedim. Annem gülümsedi, "Umarım güzel bi gün geçirirsin" dedi. Ben de gülümsedim, "Umarım" dedim içimden.
Sonra annem, "Saçların yine dağılmış, niye böyle çıkıyosun evden?" dedi. Gözlerimi devirdim, "Anne ya, önemli değil" dedim. Annem, "Önemli tabii, güzel gözükmelisin" dedi. Omuzlarımı silktim, "Kimseye güzel gözükmeye çalışmıyom" dedim tıslayarak.
Annem bi yandan kahvaltıyı toparlıyo, bi yandan da konuşuyodu. "Melis, bak ben senin yaşındayken hep dikkat ederdim. Sen de biraz özen göster" dedi. Ben de, "Tamam anne, yeter ya, zaten geç kalıyom" dedim. Annem hafif somurttu ama bişey demedi.
Kahvaltıdan sonra hızlıca hazırlandım. Uzay üssünde yaşamak bazen çok zor oluyo ama yine de alıştım. Okula gitmek için hazırdım. Anneme "Görüşürüz anne" dedim ve kapıdan çıktım. Annem arkamdan, "Dikkat et kendine" dedi. Gözlerimi devirdim ve omuzlarımı silkerek yola koyuldum. Tam kapıdan çıkıcakken annem, "Melis, bekle" dedi.
Durdum ve omuzlarımı silkip geri döndüm. "Ne var anne?" dedim. Annem biraz duraksadı ve sonra, "Aslında sana bişey söylemem lazım" dedi. Gözlerimi devirdim, "Şimdi mi anne, geç kalıyom" dedim. Annem ciddi bi şekilde, "Melis, sen aslında bi uzaylı meleziysin" dedi.
Bir an ne dediğini anlamadım. Şaşkınlıkla baktım, "Ne diyosun anne, saçmalama" dedim. Annem ciddiydi, "Gerçekten, baban bi uzaylıydı" dedi. O an içimde bi şok dalgası hissettim. "Ne? Nasıl yani? Ben yarı uzaylı mıyım?" dedim.
Annem, "Evet Melis, bunu bilmen gerekiyo. Ama korkma, herşey iyi olucak" dedi. İçimde bi travma yaşadım. Kendimi bi an çok yalnız ve tuhaf hissettim. "Ben... ben nasıl... bilmiyodum" dedim kekeliyerek. Annem yanına gelip sarıldı, "Üzgünüm Melis, ama bunu bilmen lazımdı" dedi.
Dandik bi şekilde hissediyodum. Sanki bütün hayatım yalanmış gibi. "Ne yapıcam şimdi?" dedim. Annem, "Okula git ve herşey normalmiş gibi davran" dedi. Gözlerimi devirdim, "Tabii ya, normalmiş gibi" dedim. İçim paramparça olmuştu ama bişey diyemedim. Omuzlarımı silkerek kapıdan çıktım.
Yolda giderken kafamda binlerce soru vardı. Ben kimim? Uzaylı mı? İnsan mı? Ne fark eder ki? Yine de bi türlü anlam veremiyodum. Bi yandan da okula geç kalıyodum. Adımlarımı hızlandırdım ama kafamda annemin sözleri yankılanıyodu. "Uzaylı melezi" ha? Ne saçma.
Tam köşeyi dönerken yanımda bi uzay arabası durdu. Kocaman, siyah bi araçtı. İçimden "Bu da ne şimdi?" diye düşündüm. Araçtan biri çıktı, karanlık bi tipti. "Genç hanım, binin" dedi. Gözlerimi devirdim, "Ne diyosunuz siz? Okula gidiyorum" dedim.
Adam ciddiydi, "Lütfen binin, önemli bişey konuşmamız lazım" dedi. Korkmaya başladım. "Hayır, ben okula gitmeliyim" dedim. Ama adam kolumdan tutup, "Bu sizin iyiliğiniz için" dedi. Bağırdım, "Bırakın beni! Yardım edin!" diye bağırdım ama kimse yoktu etrafta.
Arabanın içine çekildim. Kalbim küt küt atıyodu. "Ne yapıyosunuz? Beni nereye götürüyosunuz?" diye sordum korkuyla. Adam sakin bi sesle, "Sakin ol, seni güvende tutmak için burdayız" dedi. Gözlerimi devirdim, "Güvende mi? Beni kaçırıyosunuz!" dedim tıslayarak.