70. bölüm

581 24 33
                                    

...Ekrem silahının emniyet kilidini açar parmağıyla ve kabzayı daha sıkı tutar.

Birkaç saniye sonra bir silah sesi sarar evin sessiz koridorunu, Songül'ün kulaklarını uğuldatmıştır bu ses. Yere düşme sesinden hemen önce silahtan bir kurşun daha çıkmıştır...

Kurşunlardan ilki Songül'ün Ekrem'i vurduğu kurşundur, diğeri ise Ekrem'in düşmeden önce Songül'ü vurmak için sıktığı ama başarılı olamadığı kurşundur.

Pars gelir merdivenlerden koşarak, yerde yatan Ekrem'i kenara çeker. Yaver gelir hemen, peşinden de tim.

Yaver: Ağam?

Songül: Ambulans çağırdınız mı?

Caner: İki dakikaya burada.

Geçmek bilmeyen iki dakika sonrasında Sadi'yi götürürler. Kurşunlardan biri kalbe yakın olduğu için Sadi'yi bu kadar zorlamıştır... Hemen ameliyata alırlar.

Songül artık ne yapacağını şaşırmıştır. Kocası içeride canıyla cebelleşiyordur, babası yerine koyduğu kişi ölümden dönmüştür, canından çok sevdiği kızı kaçırılmıştır. Artık ne dayanacak gücü, ne de daha fazla akacak gözyaşı kalmıştır.

Oturduğu koltukta boş gözlerle elinde tuttuğu hırkaya bakarken Yaver gelir yanına.

Yaver: Yengem?

Songül: Haber mi var?

Yaver: Y-Yok, ben sana bir şeyler getirdim ama- *yaver elinde ki poşeti çıkartır* Yengem 2 saattir bekliyoruz, dünden beri doğru bir şey yemedin zaten, düşüp kalacaksın, en azından azıcık yesen?

Songül: Yok Yaver, sağ ol ama hiçbir şey yemek gelmiyor içimden.

Songül: Biz nasıl bu hale geldik Yaver? Bugün kızımızın doğum günü, babası içeride ameliyatta, dedesi yukarıda yatıyor, kızım yok ya ortada, benim canımı aldılar götürdüler... Ben nefes bile alamıyorum ki... Benim kızım aç mı, susuz mu bilmeden ben nasıl yemek yiyeyim? O üşüyor mu, hasta mı oldu bilmiyorum. B-Benim kızım karanlıktan korkar... Ya ağlıyorsa şimdi? Anne diye sesleniyorsa? Ben duymuyorum Yaver, kızımın sesini duyamıyorum, ona sarılamıyorum, onun kokusunu içime çekemiyorum. Ya Sadi'ye bir şey olursa? Ya kızımıza bir şey olursa? Ben ne derim Sadi'ye? Nasıl yaşarım bu vicdan azabıyla...

Yaver: Kimseye bir şey olmayacak, ağam nelere dayandı, şimdi de dayanır. Buseciğimizi de biz yolda bulmadık, hem bak Pars başkomiser ve bizim ekip her yerde arıyor onu, illaki bir iz bulunacak.

Songül gözyaşlarını siler.

Yaver'in telefonu ne zaman çalsa Songül umutla yeniden doğuyordur resmen ama telefon kapandığında o heyecanından eser kalmıyordur. Kızı, biriciği ne yapıyordur şuan kim bilir? Nerededir? Acıkmış mıdır? Uykusu gelmiş midir? Ona zarar vermişler midir bilmiyordur Songül. Kızının yanında olamamak, en çok da onu koruyamamış olmak yakıyordur canını.

Toplam 4 saatin sonunda ameliyathanenin kapısı açılır, Songül ve Yaver umutla ayağa kalkarlar, doktor onlara bilgi vermek için durur.

Songül: Sadi nasıl?

Doktor: Neyse ki korktuğumuz gibi olmadı. Kurşunlardan biri kalbe çok yakındı, çıkartırken kalp kaslarına zarar gelecek diye ödümüz koptu ama neyse ki öyle bir şey olmadı. İki kurşunu da başarılı bir şekilde çıkarttık. Şuan ki tek korkumuz iç kanama, onun dışında Sadi Bey'in toparlanmasını beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Birazdan yoğun bakıma alınacak.

Songül: P-Peki ne zaman uyanır?

Doktor: Kurşun hastayı hayli yormuş, bu yüzden bir uyandırmayı denemeyeceğiz. Kendisi toparlanıp kendini hazır hissettiğinde uyanacaktır. Bu süre 2 gün de olabilir, 2 hafta da, sabırla bekleyeceğiz.

YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin