14 2 25
                                    

"Bedeni artık kafasındaki düşünceleri taşıyabilecek kadar güçlü değildi."

Sözde televizyon izliyordu ama gördüğü tek şey Bigem'in yüzüydü. Sürekli "Senden nefret ediyorum!" diyen sesinin kulaklarını çınlatması canını son derece sıkmaya başlamıştı. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu resmen ve o duvarların altında kalmayı isteyecek kadar kendinden nefret etmeye başlamıştı. Düzenini bozduğu yetmiyormuş gibi bir de kıza bağırmıştı, yaptıklarını aklı almıyordu.

Bigem'i arkadaşlarının yanına bıraktığı günün akşamı, ikinci bir tesadüf gerçekleşmesi için aynı restoranın önünden tekrar geçmişti ama gördükleri hiç de içini açmamıştı. Birçok kişinin arasından Bigem'i seçen gözleri, hayal kırıklığına uğramıştı çünkü yine o Ali denen çocukla gülüşerek bir sohbet içerisindeydi. Bigem'in Ali'ye saydırdığını hatırlayınca yanına gitmeyi düşünmüştü ama onu bu fikrinden vazgeçiren şey, Bigem'in Ali'nin arabasına binmesiydi. Gözlerine inanmamıştı ama Bigem, arkasından saydırdığı adamın arabasına binmişti!

Onlara gözükmeden oradan uzaklaşmıştı, Berkan'a bir şeyler söylemek aklının ucundan bile geçmemişti ama günlerce Ali cisimciğinin yüzünü gözünü dağıtmak için yanıp tutuşurken hiçbir şey yapamamak Dağhan'ı deliye çevirmişti. Yapmak istediğini Berkan'ın yapması için söylemişti ona. Ama adi herif, "Sen benim kardeşimi mi gözetliyorsun? Sana ne lan kiminle konuştuğundan?" diyerek kafa göz kendine girişmiş, üstüne bir de saatlerce Bigem'e azar çekmişti.

Sanki bunlar yetmezmiş gibi Bigem tarafından da hakaret yağmuruna tutulmuştu. Bunda bir şey yoktu, Bigem K.A.N'dan herkese sürekli hakaret edip dururdu. Dağhan'ı sinirlendiren, hatta kendi farkında olmasa bile kalbini kıran konu ondan nefret ettiğini söylemesiydi. Bu yüzdendi ettiği hakaretlere karşılığı.

Acıkıyordu ve Bigem'in yaptığı yemeklerden azar azar kalanları çoktan bitirmişlerdi. Mutfağa gitmeye bile üşenirken yiyecek bir şeyler yapması mucize olurdu, zaten evde tekken yemek yiyesi de gelmiyordu. Furkan'la Arif kendilerine tatil ilan ederek bir taraflara gitmişti, Ejder abileri zaten günlerdir kendi evindeydi, Tamer'in nereye gittiği hakkında bir fikri yoktu ve Berkan ise kardeşini yeteri kadar üzmemiş gibi bir de peşinden giderek işleri daha da çıkmaza sürüyordu, Bigem'in peşinden çıkmıştı ve öğlen olmuş olmasına rağmen hâlâ gelmemişti.

Bir süre daha televizyonla oyalandı ama sonrasında çalan telefonla yattığı yerden kalktı, K.A.N'ın yedek telefonuydu ve küçük boyuyla büyük işlere karışan o kız arıyordu. Adının Lale olduğunu öğrendiği kızın aramasını pek de bekletmeden yanıtladı.

"Ben de seni arayacaktım. Bir şeyler bulabildin mi?"

"Serkan, ben bir şeyler öğrendim. Elime iyi bir kanıt geçince polise gideceğim."

Konuştuğu kişinin adını bile bilmezken büyük bir güveni olmasına içten içe güldü, Dağhan. Ne öğrendiğini bildiği hâlde "Ne öğrendin?" dedi.

"Haberlerde kavga olduğunda eve kimsenin girmediği söylenmişti ya, işte girmiş aslında. Orada kavga edenler sıradan birileri değilmiş, kim olduklarını tam bilmiyorum ama kime sorsam sokak çetesi gibi şeyler söylüyor. Gangster mi bunlar? Delireceğim."

"Ben de kim olduklarını öğrenmiştim bugün. Hatta genelde bir araya topladıkları bir yerin adresini de buldum."

"Oha!" derken sahiden de şok olmuştu. "Bana da atabilir misin adresi? Oraya gitmem lazım. Ama sen de gel, olur mu? Tek gidersem başıma bela alacakmışım gibi hissediyorum."

Başına belayı çoktan alan kızın bu acınası hikayesine yine içten içe gülmekle yetindi. "Orada olacağım. Ama sanki uzun zamandır sokakta kalıyormuş gibi giyin. Yardım etmelerini isteyerek gireriz içeri. Gerisini yüz yüze konuşuruz." derken aslında bugün evden çıkmayı bile düşünmüyordu, tabii Lale'nin bunu bilmesi gerekmezdi.

TUTSAK ZAMBAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin