Asi parayı uzatıp teşekkür etti. Doktor randevusundan önce Alazla sahilde buluşmak için sözleşmişlerdi. Onun da kendisi gibi kahvaltı yapmadığını düşündüğünden yolda gelirken simit almaya karar vermişti.
Cesurla beraber eve geldiklerinden beri iki gün geçmişti. Uyandığında duşa girip üstünü değiştirmiş beraber bir şeyler yemişlerdi. Sonraki günler Cesur, Tolga'yla beraber işlettiği mekana giderken evde kalmayı tercih etmişti.
Cesur işe gidip geliyor, Asi'nin kahvaltı ve akşam yemeğini atlamadığından emin oluyordu. Gece geç saatte gelse bile canının çektiği bir şey olup olmadığını sormayı ihmal etmiyordu. Asi onun şimdiden dünyanın en iyi dayısı olacağından emindi.
Yamanla hiç konuşmamışlardı. Avukat aynı günün akşamı emniyetten teslim aldığı cep telefonlarını getirmişti. Aslında eve uğrar diye düşünmüştü ama aramamıştı bile. Cesur'dan daha çabuk kabullenir sanmıştı, Alaz kardeşiydi ne de olsa. Yaman, Can'a bile sahip çıkmıştı. Şimdi tek kelime etmemesi kalbini kırmıştı.
Rüya'yla arada konuşuyorlardı. Can'ın fotoğrafını atıyordu Asi'ye. Bir kere uyutmakta zorlandığında telefondan ninni söylemesini bile rica etmişti. İşe yaramıştı, karnı tok altı temiz olan bebek Asi'nin dingin sesiyle mızmızlanmayı kesip uyumuştu. Rüya artık kurtuluşunun olmadığını kendi sesinin berbat olduğunu söylemişti. Sonrasında da Can ne zaman uyumamakta ısrar etse Asi'yi arar olmuştu.
Güven'de bir kere akşam yemeğine gelmişti. Yaman'ın evden çıkmadığını biliyor, zaman tanımaları gerektiğini söylemişti.
Şaşırtıcı bir şekilde Alaz'la da pek konuşmamışlardı. Telefonlarını aldıktan yaklaşık üç saat sonra mesaj atmıştı adam ona. "Sende bana ait bir şey var" yazmıştı. Asi onun ultrason fotoğrafından bahsettiğini biliyor, fotoğrafını çekip atmıştı. Saniyesinde cevap gelmişti, "Sayılmaz, bebek zaten seninle. Fotoğraf benim hakkım."
İki kez de telefonda konuşmuşlardı. Biri ertesi gün nasıl olduğunu sormak için diğeri bugün gidecekleri doktor kontrolü için.
Muayenehane sahile yakındı, biraz da öncesinde konuşmak için orada buluşmaya karar vermişlerdi. Park halindeki arabayı görünce Alaz'ın erken geldiği anladı. Kayalıklarda denize izleyen adamın yanına ilerledi.
"Günaydın."
"Günaydın güzelim." Kızı kendine çekip sarıldı, elleri saçlarını buldu.
"Simit aldım bize." dedi Asi bir süre sonra geri çekilerek. Yarısını bölüp adama uzattı. Çok aç hissetmiyordu kendini, Alaz'ın da fazla yiyeceğini düşünmediğinden bir tane almıştı.
"Kahvaltı yapmadın mı?" diye sordu Alaz uzattığı simiti alırken.
Yüzünü denize dönüp yanına oturdu, "Sen yaptın mı?"
Alaz cevaplamayı es geçerek kızı uyardı. "Asi oturma taşa."
"Niye?" diye sordu, "Çocuğum mu olmaz yoksa?"
"Ciddiyim Asi soğuk." kolundan tutup oturduğu yerden kaldırdı, "Arabaya geçelim."
Asi itiraz etmedi, kendini arabaya yönlendirmesine izin verdi. Alaz sürücü koltuğuna geçerken yolcu koltuğuna yerleşti. Simitleri bitene kadar kıyıya vuran dalgaları izlediler.
"Annen nasıl?" diye sordu Asi.
"Daha iyi. Bugün hastaneye gitti hatta."
"Çağla peki?"
"Az da olsa bir şeyler yemeye başladı. Dün Feriş'te geldi. Tam kadro yemek masasında yiyoruz artık." dedi Alaz, Asi anlamış gibi kafasını sallarken bekledi. Beklediği soru bir türlü gelmeyince yan dönüp kafasını koltuğa yasladı. "Yaman'ı sormayacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Ben Bir Ailem Olsun İstiyorumdur | aslaz
FanficYa Alaz sahilde başka bir tepki verseydi.. "Belki ben bir ailem olsun istiyorumdur."