"Inui! Ken!"
koridorun başında duran Hina–san, Chifuyu ve Kaku nefes nefese yanımıza geldiğinde ardından nispeten daha sakin olan Izana da onlarla beraber gelmişti. Hajime'nin yanından ayrıldıktan sonra onu Yokohama'da iyi bilinen bir hastaneye getirmiştik apar topar. Hina–san'ın gözleri biraz dolu görünüyordu ama diğerlerinin de dağılmış halinin hiçbirimizden farkı yoktu. Ken, ilk gördüğü ana nazaran daha sakin olsa da o da hâlâ dağılmış halde hastane koltuklarında oturuyordu.
"Mikey– Manjiro yaşıyor mu cidden? nerede? iyi mi?"
ardarda yöneltilen sorulara ne cevap vereceğimi birkaç saniye bilemedim. yaşıyordu ama iyi değildi ve durumunın buradan itibaren daha da kötüye gitmeyeceğini de kimse söyleyemezdi. nefes aldığı sürece bir umut var diyebilecek kadar pozitif biri miydim bilmiyorum. ne demeliyim?
"doktorlar henüz testleri bitirmedi. yaşıyor ama iyi olduğunu söylemek çok zor. başına tam olarak neler geldi bilmiyoruz, bilinci henüz tam kendime gelmedi. uyandığında Ken'in adını sayıklıyor sadece ve sonra tekrar uyuyor."
"Tanrım.. onca zaman sonra.. nasıl..?"
"nasıl buldunuz peki, onu?"
Hajime getirdi. Haruchiyo'nun.. o şerefsiz onu oyuncağı yapmış. bize getirdiğinde bitik bir hâldeydi. Tanrım anlatamıyorum bile.
_"bunu onların yanına bırakmayacağım. hepsi. hepsi yaptıklarının hesabını verecek."_
"bunun için özel bir soruşturma ekibi ayarlayalım. neler olduğunu, kimin yaptığını öğrenelim."
_"hayır. bir süre Mikey'nin yaşadığını kimse öğrenmeyecek."_
"ne? neden? haber vermemiz daha iyi değil mi?"
"hayır, aslında bu mantıklı. gizli bir operasyonda kayboldu. eğer yaşadığını şimdi öğrenirlerse bu haline bakmadan onu sorgulamaya alırlar. ve eminim ki çok daha kötü olacaktır." (izana)
izana–san yani.."merak etme, bunu saklayacağım. Manjiro benimle çok iyi anlaşamasa da, o benim de en yakınlarımdan birisi."
"çok teşekkürler Izana!"
Kaku, cüssesine bakmadan bir anda çocuk gibi üzerine atladığında birkaç adım sendelemiş ve sonunda dengesini sağlayabilmişti. bu ikilinin arasındaki garip ilişkiyi çözmek için uğraşabilirdim ama Mikey'i aldıkları odadan çıkan doktorla bunu sonraya sakladım. hepimiz doktorun etrafında toplandığında başını kaldırmış ve boğazını temizlemişti.
_"Haruki, durumu ne?"_
"açık konuşacağım Ken. Manjiro'nun durumunu tek bir şeyle açıklamak mümkün değil. ama yine de iç açıcı olduğunu söyleyemem. vücudunda iç ve dış yaralanmalar fazlasıyla mevcut. cinsel saldırı bulgularına rastladık. neredeyse parçalanacak kadar."
Ken'in yüzü her duyduğu cümlede biraz daha kararırken hepimiz ne diyeceğimizi bilemeden sessizce dinliyorduk. açıkçası ondan çok da farkım yoktu. benim de her duyduğum şeyden sonra kanım sanki biraz daha sıçrıyordu beynime. gerçekten.. Mikey bunları yaşayacak kadar neler yaşamıştı ki yıllardır..? Ken birkaç saniye dengesini kaybedip omuzuma tutunduğunda onu omuzundan tuttum.
Ken–
_"yok bir şey. devam et."_
"tüm bunların yanında kanında uyuşturucu maddeye rastladık. onun ve başına aldığı darbelerin sonucunda kafa travmasından da şüpheleniyoruz. yaşaması bir mucize diyebiliriz. birçok tedaviyi bir arada uygulamamız gerekebilir. yine de tedavilerden sonra tamamen iyi olacağını söylemek zor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Fiksi RemajaInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.