5

2.4K 285 47
                                    

Cehennem gibi geçen bir ayın sonunda yıllık iznimi alırken içim rahattı.

Ruh eşim ortaya çıktığından beri omegam alfayı görmek icin beni zor duruma sokuyordu. Eşini görmek ve onun feromonlarıyla sakinleşip işaretlenmek istiyordu. Yeni atlattığım kızgınlığımda daha çok acı çektiğimi fark etmiştim.

Ondan uzak olduğum her zaman depresyona giriyormuş gibi hissediyordum.

İşin iyi tarafı terfi etmiştim, projem beğenilmişti ve arkadaşımın omegasıyla arası cok iyiydi. Yakın bir zamanda durumumun kötüye gideceğini biliyordum ama şimdilik iyiydi.

Yaptığım makarnayı en sevdiğim kaseye doldurup televizyon izlemek için salona ilerledim.

İznim bir haftalıktı ve ben çoktan beşinci gününe girmiştim. İzni alma sebebim alfasının yokluğunda acı çeken omegamdı. Ancak şimdi durumumuz daha iyiydi.

Bu bir aylık süreçte Alp bana yaklaşamamıştı çünkü omegası dibinden ayırmıyordu onu. Beni mutlu eden bir diğer gelişmeydi bu.

Biraz garipsediğim tek şey eldivenlerimdi. Ruh eşimin izlerini gizlemek için eldiven takmaya başlamıştım. Sorana ciddi bir şekilde yaralandığımı ve iz kaldığını söylüyordum. Zamanla ilgilerini kaybetmişlerdi.

Ekranda gördüğüm haber kanallarını geçerken Avrupa Yakası tekrarını izlemek için kanalını arıyordum ancak gördüğüm kişiyle duraksadım.

Ruh eşim etrafı binlerce gazeteciyle sarılıyken bir yere gidiyordu. Kanalın sesini açtım.

"Ali Asaf Bey katil olduğunuz doğru mu?"

"Ali Asaf Bey rakibiniz Baran Bey'in çalışanını siz mi öldürdünüz?"

"Neden katil oldunuz?"

Duyduklarımla ne yapacağımı bilemezken omegamın icimde bu habere acıyla ağladığını hissedebiliyordum.

Alfama gitmek istiyorum, o masum. Durmadan zihnimi dolduran sesle göğsümdeki baskı arttı.

Sanki bir çeşit işkence görüyormuşum gibi gözlerim doldu. Omegamın içimde geçirdiği sarsıntı oturmama rağmen dizlerimi titretiyordu.

"Dora Tuğlacı'nın cinayeti için görülecek dava yarım saat sonra başlayacak. Adalet Sarayı'nda görülecek olan dava ayrıntıları-"
Devamını duyamaya dayanamayarak kapattım televizyonu.

Öksürük krizine yakalanmışım gibi zorlandığımda boğulacağımı sandım. Omegam acı içinde ağlıyordu ve onun bu hali beni o kadar etkiliyordu ki öleceğimi bile düşündüm.

Eşimi istiyorum, bize ihtiyacı var.

"Düşünebilmem için yerinde dur." Diye uyardım onu. Beni böyle zorladıkça nasıl düşünebilirdim ki?

Bir şey yapabilir miydim? Cinayet suçlaması ne zamandan beri vardı? O gecenin üzerinden geçen bir ay boyunca onun hakkındaki bilgilerden özellikle uzak durmuştum.

Hem o gece onu Berat'tan kurtarmamış mıydım? Neden ise yaramamıştı?

Yerimden kalkarken aklıma gelen şeyle elim telefona gitti. Videolar kısmında olan kanıt niteliğinde olabilecek konuşmalar ve görüntüler kayıtlıydı.

Bu onu içeriden kurtarmaya yeterdi ancak bunu yapmak demek ruh eşi olduğumuzu da anlaması demekti.

Onu orada bırakmak istemesem de omegam yüzünden yüze yüze gelmek zorundaydık çünkü eşinin eksikliği ve benim tarafımdan sürekli bastırılmak onu depresyona yaklaştırıyordu. Omegam bana küserse iletişimimiz kopar ve cinsiyetsiz kalır kısa zamanda da ölürdüm.

"Dayan, ölmeyi henüz planlamıyorum." Hızla odama girerken duyduğunu bildiğim omegam rahatlamaya başladı. En azından bu kararın ne kadar zor olduğunu anlayıp çenesini kapalı tutarak iş birliği yapıyordu. Kararımdan her an vazgeçebilirdim ve bunu istemiyordu.

Bol siyah bir gömlek ve siyah kumaş pantolonlarımdan birini giydim. Saçımı yapmakla uğraşmadım, siyahlardı ve biraz uzundu bu yüzden onları sadece taradım. Siyah bir maske, arabamın anahtarları ve cüzdanımla telefonumu alıp evden çıktım.

Yarım saat geçmişti ve dava çoktan başlamış olmalıydı. Arabayı elimden geldiğince hızlı sürerek oraya ilerledim. Gazeteciler dağılmış, kafelere doluşmuştu. Çıktıklarında müdahalede bulunacaklardi muhtemelen.

Onların dikkatini çekmemek için arabayı arkalara park edip indim. Adalet Sarayı'na girene dek maskeyi çıkarmadım ama sonra dikkat çekmemek için çıkarmak zorunda kaldım.

Nereye gideceğimi bilemeyerek ilerlerken mübaşirlerlere yaklaştım.

"Merhaba, Ali Asaf Buca'nın davası nerede görülüyor?" Diye sorduğumda bana şüpheyle baktı.

"Gazetecileri almıyoruz, çıkın dışarı." Gözleriyle görevlilere işaret ettiğinde gerildim.

"Gazeteci değilim, şahitlik yapmaya geldim." Sözlerim üzerine şüpheyle bakmaya devam etti.

"Bize böyle bir bilgi verilmedi, tüm şahitler içeride." Sözlerinin üzerine iç çektim ve kendimi açıklamaya devam ettim.

"Bakın olay gecesi oradaydım ve o gece olanların hepsini biliyorum. Eğer beni içeri almazsanız karar yanlış verilecek ve masum biri hapse alınacak. Gazeteci olduğumdan şüpheleniyorsanız üzerimi arayabilirsiniz ama dava bitmeden şahitlik yapmam lazım." Yalvarır gibi konuşuyordum çünkü omegam alfasıyla yüz yüze gelmek istiyordu.

"Pekala, soracağım ama avukat istemezse sizi içeri alamayız." Dediğinde heyecanla onayladım.

İçeri girdiğinde heyecandan yerimde durmam zordu. Ruh eşimle aynı ortamda bulunacağım gerçeği o kadar sarsıcıydı ki eldivenlerin altındaki izler uyuşuyordu sanki.

Mübaşir kapıyı ikinci kez açtığında kalbimin atışı hızlandı.

Kapıyı açıp, "Girebilirsiniz." Dediğindeyse artık kaçmam söz konusu olamazdı.

🐹🐹🐹

Nasıldı hee?

Kanıt| gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin