Yakıcı haziran güneşinin doldurduğu odada saç diplerinde hissettiği ter ve gözüne gelen güneş ışığı ile uyandı Seyran. Haziran rüzgarının biraz olsun serinlik getirmesi ümidiyle açtığı pencere tüm sıcağı ve güneşi içeri almış, Seyran 'ı daha büyük bir bunaltıya maruz bırakmıştı.
Sabah saat daha dokuz olmasına rağmen güneşin bu kadar yakıcı olmasının haksızlık olduğunu düşünerek kalktı ve ayaklarını yataktan sarkıttı. Aynı geçen günlerinin bir yenisine uyanmanın verdiği can sıkıntısı ile camdan dışarı baktı. Annesinin hanımelisi tüm bahçeyi sarmış ve insanı sarhoş eden bir koku yaymıştı bahçeye. Saçlarını sıkı sıkı topladı ve güne başlamak için ayağa kalktı.
Seyran'ın tıkırtısını duyan günün ilk müjdecisi pencereye tırmanmış ve kadının yüzündeki ilk tebessümün mesulü olmuştu. Mırıltılarıyla kendini belli eden kedi Seyran yetişemeden odaya atlamış ve halıda yuvarlanmaya başlamıştı.
"Karamel, sana da günaydın oğlum."
Yere eğilip kedinin başını okşadı Seyran. Kedi duruldu ve gözlerini kapattı anında. Daha fazlasını istercesine başını uzattı Seyran'a. Seyran'ın ilgisine bağımlı ama evden bağımsızdı. Cam kedisi idi Karamel. Sevgisini ve yemeğini aldıktan sonra giderdi.
"Annem eve girdiğini duyarsa ne olur biliyor musun Karamel? Yanarız oğlum. Kalk bakalım, dışarı."
Seyran'ın Karamel'i kaldırma çabaları devam ederken odaya yaklaşan annesinin Seyran çağrısı duyulmuş ve sesi anında tanıyan Karamel kulaklarını dikerek dışarı atmıştı kendini. Seyran tombul kedinin arkasından gülümserken odanın kapısını açtı ve annesini karşıladı . Bugün, bahçede kahvaltı etmek için çok güzel bir gündü..
"Günaydın anneciğim."
"Annesinin güzeli, günaydın."
Annesinin günaydın öpücüğü ile gülümsedi Seyran. Uyku mahmurluğu uçmaya başlamış ve gözlerini yeni güne tam anlamı ile açmıştı. Odasından çıktıktan sonra elini yüzünü yıkadı ve rahat edebileceği yazlık çiçekli elbiselerinden birini geçirdi üstüne. Bahçede bekleyen Karamel'e göz kırptı pencereden.
"Anne, ben Karamel'in mamasını vereceğim. Bahçede mi yapsak bugün kahvaltıyı?"
Taze demlenmiş çayın kokusu aç midesinde ziller çaldırırken mutfağın bahçe kapısını açtı ve kapının hemen kenarındaki kaba mama doldurdu. Hızla gelen Karamel'i seyretti bir süre. Çardaktaki üzüm bağının üzümlerinden tattı bir tane. Çocukluğundan beri her yaz meyvesini yediği bağın gölgesinde durup insana şehirde olduğunu unutturan kuş seslerini dinledi.
"Çok sıcak değil mi kızım dışarısı? İçeri kurmuştum ben masayı."
"Yok anne, çardağın gölgesi çok güzel. Hem Karamel de bizimle yer. Değil mi Karamel?"