Şöminenin karşısındaki deri, üç kişilik büyük koltuğuna oturmuş elindeki kalın ciltli kitabın sayfalarının üzerinde gözlerini gezdiriyordu genç adam. Kendine ait küçük kulübesinde, neden gecenin bu geç saatinde uyanık olduğu meçhuldu, ama içindeki bir şey onu uyanık kalmaya zorluyordu.
Tam elindeki kitabı bırakacak, ve yattığı yer olan koltuğuna uyumak için kıvrılacakken kapının tıklatıldığını duydu. Kitabı yavaşça bıraktı, bir kaç saniye bekledi. Yanlış duyduğunu sandı ilk, bir yağmur damlasının cama çarpma sesiyle karıştırdığını veya kapısına bir hayvanın çarptığını düşündü. Bu oldukça olağan bir durumdu, çünkü kulübesi yakındaki yerleşkelere hatırı sayılır bir uzaklıkta, ormanın oldukça içindeydi.
Ancak kapı tekrar tıklatıldığında, yanlış duymadığını anladı ve yavaşça ayağa kalktı. Sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdü, ve kapının yanında duran büyük kılıcı eline aldı. O uzun, büyük ve keskin kılıç her zaman dururdu kapısının yanında. Bir vahşi hayvan kapısına dayanabilir, eşkıyalar onun küçük lokma olduğunu sanabilirdi.
Eğer öyleyse, bu çok yanlış bir düşünceydi. Çünkü o her şey olabilirdi, ama kesinlikle küçük lokma değildi. O Zen'in Tojiydi çünkü. Zen'in Klanı'ndan kaçmayı başaran, lanetli enerjisi olmadığı halde en güçlü lanetleri tek hamlede yok edebilecek yegane kişiydi.
Yavaşça kapıyı açtı, ancak açtığında ne bir vahşi hayvan ne de ona zarar vermek isteyen birisi vardı. Uzun zamandır tek arkadaşı olan, kendisi gibi Zen'in Klanı'nın kurbanlarından biri olan kızıl saçlı kadın duruyordu karşısında.
"Ryoko?" Kızın ismi şaşkın bir tonla döküldü dudaklarından. Bu gün gelmesini beklemiyordu, çünkü klan toplantısı olduğuyla ilgili bir şeyler duymuştu köye indiğinde. Gerçi kızın kıyafetleri bunun aksini kanıtlar şekilde değildi, özel bir yere hazırlandığı belliydi.
Ejderha desenli bir kimono vardı genç kızın üzerinde. Beyazın üzerine özenle işlenmiş kırmızı ejderhalar gücüne bir atıfta bulunuyor, kızıl saçlarıyla güzel bir uyum yakalıyordu. Ejderhalarla aynı renkte olan kırmızı yakası beyaz tenini ve kömür karası gözlerini daha çok ortaya çıkarıyordu. Ateşi andıran kızıl saçları bir kısmı saçının arkasına yine kırmızı olan çiçekli bir tokayla tutturulmuş, geriye kalan tutamların omzuna düşmesine izin verilmişti. Kimonosunun bel kısmı yine kırmızı bir kumaşla sarılmış , kimononun açılmasını engelliyordu.
Yüzünde gezindi Toji'nin gözleri bir kaç saniye. Gözlerinin kenarlarına ucu kısa olacak şekilde siyah sürme çekilmiş, dudakları sanki üzerindeki kıyafeti yeterince kırmızı değilmiş gibi kırmızıyla boyanmıştı. Ryoko'nun nefret ettiği ve varlığından utandığı, kaşının üstünden başlayıp yanağının ortasında biten yara izi ise kendi teninden çok daha açık olan bir fondötenle gizlenmişti.
"Evet, evet beklemiyordun. Çat kapı geldiğim için üzgünüm. Ama şimdi çekil ki içeri girebileyim çünkü burası çok soğuk-" Kızın sözleri boğazına dizildi Toji'nin yüzünü, dudağındaki bir kaç gün önce olmuş ancak iltihaplanmış yarayı görünce. Hilal kaşları çatıldı hemen, ve sol eli hızlıca kalktı. Avucunu oğlanın kendi tenine kıyasla soğuk yanağına yasladı, ve baş parmağı belli belirsiz yaranın üstünde gezindi.
"Bu ne böyle?" Kızın sesi endişeliydi, ama sinirliydi de. Neden yarasına bakmadığını anlamamıştı, normalde Toji yaralarıyla ilgilenen birisiydi. Belki de kızın ilgilenmesini istemişti.
Belki de kendisinin de kızınki gibi bir yarası olursa kız kendi yarasından utanmayı bırakır diye düşünmüştü.
Genç adam gözlerini devirdi kızın sesindeki endişeye, elini hafifçe ince beline koydu ve onu içeri çekti. Dışarısı soğuktu, kış ayaz ve sertti bu sene. Zaten üşüdüğü belli olan kendisine göre küçük bedenin daha fazla üşümesini istemedi bu karlı havada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha'nın İntikamı - Toji Fushiguro
FanfictionZen'in Klanı'nın acımısızlığını görmüş, birbirlerine ilaç olan iki çocuk. "Sen ateşsin." "Sen de yanmayansın."