Çocuksu heyecan mı, yoksa profesyonellik mi?

214 12 2
                                    

Tekrardan merhaba. Birkaç gün önce internette yazarlık ile ilgili, yayın evlerinin ve yazarların yazdığı yazıları okuyordum. Yazar olmak için neler gerekli, yazar olarak para kazanılır mı, yazarken en çok neye dikkat edilmeli tarzı yazılar yani. En sonunda bir yazıdaki şu kısım çok dikkatimi çekti.

"Yazmak herkes için son derece romantik bir eylem. Ne kadar profesyonel olursa olsun, insanlar kitap yazmak söz konusu olduğunda çocuksu bir heyecana kapılıyor."

Bu kısımda söylemek istedikleri şey şu; yazar olmak isteyen insan bu işten o kadar keyif alıyor ki resmen bir çocuk gibi davranıyor ve işin profesyonelliği kaçıyor. Şimdi size bu konudan bahsetmek istiyorum.

Önceki yazılarımda da şiddetle savunduğum bir konu vardı. O da şuydu; sadece yazarken değil, herhangi bir sanatı yaparken, eğer gerçek anlamda sanat yapmak istiyorsanız gerçekten içinizde ne varsa onu aktarmalısınız. Yani biliyorum, sanat konusu çok fazla tartışılan bir konu. Pek Edebiyat dersini dinlemesem de, "sanat sanat içindir, sanat toplum içindir" tarzı bir tartışma olduğunu duymuştum geçmişte. Bana sorarsanız her şekilde de olabilir. Ama, öncelikleri gözden geçirmemiz gerekiyor. Siz yazarlara sesleniyorum. Ya da yazar olmanıza da gerek yok. Resim çiziyor, heykel yapıyor veya herhangi bir sanat dalıyla uğraşıyorsanız o da olur. Şu soruya bir cevap verin; sanatı gerçekten kim veya ne için yapıyorsunuz?

Sanat sanat içindir derken kast ettikleri şey muhtemelen "Sanat güzeli ortaya çıkartmak içindir" idi. Aslında bir bakıma benim dediğim şeye biraz benziyor. Çünkü benim bahsettiğim şey, içinizde o bütün tutkuyla sevdiğiniz şeyi sanat haline çevirmenizdi. Bir bakıma, güzeli ortaya çıkartmak. Başkasına göre güzel olmasa da, o sizin için güzel. İşte bu yüzden sanat zorlu bir şey. Çok fazla kişisel düşünce ile boğuşmanız gerekebilir. Ama bu durumda yapılacak en doğru şey, sanatı özellikle kendiniz için yapacak olmanızdır.

Çünkü şu yazıdan yaptığım alıntıda bahsedilen çocuksu heyecan, aslında sanatı sanat yapan şeydir. Çocukların her daim daha yaratıcı olduğunu çoğunuz biliyordur zaten. Peki neden yazarların çoğu yetişkin insanlar da, çocuklardan hiç yazar çıkmıyor? Mesele profesyonellik mi yoksa? 

Bana sorarsanız dikkate almadıklarından dolayı böyle bu durum. Yani cidden düşünün, o yazıda çocuksu heyecanın bütün yazarlık işini batırdığını söylüyorlar. Ama bir düşündüğümüzde, gerçekten güzel oların yaptıların aslında o sanatçının içindeki tutkusunu açığa çıkarmasıyla olduğunu fark ediyoruz. İnsan büyüdükçe o "çocuksu heyecanını" kaybettiğine göre, çocuksu heyecanımızı bastırıp bir "profesyonel" gibi davranmak ne kadar doğru olur? 

Ne yani, yapmamız gereken şey içimizdeki çocuğu bastırıp "Hadi bakalım, bunu bir çocuk gibi değil profesyonel gibi yapmalıyım" demek mi? Böyle yapmak bize ne kazandıracak? Hiçbir şey kazandırmayacak, aksine kaybımız olacak.

Yani bir bakıma, eğer çocuksu heyecanınızı bastırıp bir profesyonel gibi davranırsanız... Bilmiyorum, belki de çoğunun seveceği, harika bir yapıt ortaya çıkartabilirsiniz. Orasını bilemem. Ancak asıl mesele şu, bundan siz keyif alacak mısınız ki? Almayacaksınız, neden? Çünkü bu işi bir "profesyonel" gibi yapmış olacaksınız. Bunun ne anlama geldiğini söylememe gerek yok... Yazarlığa iki türlü bakış açısı vardır. Biri gerçekten keyif almak için yapar, biri de bunu bir meslek olarak görür. 

Kendinize bir sorun. Yazarlığı gerçekten ne için yapmak istiyorsunuz? Amacınız yalnızca para kazanmak olacaksa o zaman sizi durduramam. İçinizdeki o çocuksu heyecanı bastırıp bir profesyonel olmaya çabalayabilirsiniz. Ama o zaman büyük bir şeyi kaçırıyor olacaksınız. Ne o peki? Yazmanın size verdiği o anlatılamaz tat! Gerçekten. Eğer gerçekten içinizde olan şeyleri yazıp, bundan keyif aldıysanız ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur. Çünkü bu hissi ben çok iyi biliyorum. Dünyadaki en iyi hislerden biri.

Bir şeyler yazmaya başlarsınız, ardından o şey size güzel gelmez. O zaman yapmanız gereken şey nedir? Yazdığınız şeyi gerçekten sevip sevmediğinizi bir gözden geçirmek. Diyelim ki hep ormanda yaşayıp, oradaki yaşam ortamına ayak uydurmak istemişsinizdir. Bu bazılarına uçuk bir hayal olarak gelebilir ama eğer siz istiyorsanız, gerisi önemli değildir. Yazmak için önünüzde hiçbir engel yoktur.

Ya da "Ben profesyonel olmayı düşünüyorum, keyfi önemsiz. Asıl keyfi para verir zaten." diye düşünüyorsanız, o zaman çalışıp bunu bir sanattan çok bir zanaata dönüştürürsünüz. Eh, sizi yargılamak istemem sonuçta. Sizin seçiminiz olacak bu. Ama bana sorarsanız, hayatta paradan daha çok keyif veren şeyler de vardır. Yazarken aldığınız keyfi karşılayacağını düşünmüyorum paranın.

Umarım yazarken içinizdeki en büyük tutkuları yazıya dökebilirsiniz sevgili yazarlar. Çünkü inanın bana bu çok iyi hissettiren bir şey. Bir karar verin. Ya içinizdeki çocuğu bastırın, ya da o çocuğu ortaya çıkartın. Sonsuza dek çocuk kalmanız dileğiyle. İyi yazmalar... 

...

Aklımdaki düşünceleri yazmaya son hızda devam ediyorum, yorumlarınızı eksik etmeyin. Son olarak da hikayesini her yerde reklam yapan birine dönüşmek istemem ama, yeni bir hikayeye başladım. Adı "Bana şans dile". Bu hikaye benim için büyük bir yenilik oldu çünkü 3-4 senedir yazan biri olarak ilk defa Türk karakterler denedim. Eleştiriler benim epey bir işime yarayacaktır. Ona da bir göz atıp, olumlu/olumsuz eleştiriler yapabilirseniz çok iyi olur. Tekrardan teşekkürler.

Doğaçlama DüşüncelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin