20.Bölüm; Davetiye.

190 21 34
                                    

(1 Hafta sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(1 Hafta sonra.) Göktuğ biraz daha iyileşmiş olacak. Sıktı bu yaralanma işi. Düzeltme yapınca bölümlerde uzayacak.

"Devin hadi güzelim!" Göktuğ'un seslenmesine karşılık cevapladım onu.

"Tamam Göktuğ bekleyin!" 1 haftadır evde olduğumuz için gezmek istemiştim. O ise beni kırmamış ve tamam demişti. Şimdi hepsi hazırlanmamı bekliyordu. Telefonumu cebime atıp, aynadan son kez kendime baktım. Saçlarımı toplamıştım. Odamdan çıkıp Göktuğ'un yanına adımladım.

"Bu kadar güzel olmana gerek yoktu. Sadece gezmeye gideceğiz." Sesinden akan kıskançlık ile gülmüştüm. Göktuğ'un dediklerini duyan, diğer arkadaşlar da gülmüştü.

"Oğlum ne kıskanç adamsın." Diyerek omzuna vurdu Baran. Göktuğ kaşlarını çatıp ona baktı.

"Sevdiğimizi de kıskanmayalım mı birader?" İçten içe gülerken, Baran kafasını sallamıştı.

"Ne bileyim aga, benim yok bilmiyorum."

"Hadi gidelim." Diyerek elini bana uzattı Göktuğ. Mutlu bir şekilde elini tuttum. Evden çıkıp motorların yanına ilerledik.

"Sahile gidelim." Diğerlerine bakarak söylediği sözler ile onay almıştı. Motorun üstünde olan kaskı alıp kafama geçirecekken, saçımın toplu olduğunu fark etti. Gülümseyip saçımı bozdu. Derin bir iç çekmişti bu sırada. Savrulan saçlarımı düzeltip kaskı kafama geçirdi.

Her hareketi ayrı güzeldi. Vizörü kapatıp kafama vurdu iki defa.

"Hazırsın güzellik. Atla arkama kaçırayım seni." Gülerek söylediği kelimeler ile kaşlarım çatıldı. Niye kafama vurdu ki şimdi?

"Kafama niye vurdun ki?" Boğuk çıkan sesime karşılık, kendi kaskını da takıp bana bir bakış attı.

"Hazır olduğunu söyledim."

"Tamam ama kelimeler boşuna mı var?" Göktuğ motora atlayıp arka koltuğa vurdu.

"Hadi güzelim hadi." Tip tip ona bakarak motora oturdum. Durup dururken trip atasım gelmişti. Sevgilimiz de nazımızı çekmesin mi?

Koltuğa oturup ona sarılmadım. Depoyu da tutmadım. Koltuğun arkasında olan demirlere tutundum. Tehlikeliydi ama bananeydi. Motor, Göktuğ'un motoru değildi. Şimdilik bir motor vermişlerdi. Asır'ın eski motoruymuş. Yenisini elbette alırdı ama hâlâ aklı kendi parçalanan motorundaydı.

Benim aklım ise, hastanede olan ve bir anda ortadan kaybolan Polat abideydi. Sahi kimdi? Niye gelmişti ve niye bir anda gitmişti? Göktuğ ile arasında ne vardı?

"Devin, güzelim tutsana depoyu." Motoru çalıştırdığında bana bakarak söylediği kelimeler ile ondan biraz daha uzaklaştım.

"Sür Göktuğ. Tutmak istemiyorum." Gaza bastığında dengemi kaybetsem de son dakika düzelmiştim. Sırf ben düşmeyeyim diye yavaş gittiğini de biliyordum. Çünkü diğerleri hızlı gittiği için gözden kaybolmuştu.

Motorcu Güzeli | Yarı Texting (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin