"Arkana bak"
Karanlık ormanda yankılanan ses tüm sessizliği bozuyordu.Yine kabus görüyor olmalıydım.Ama bu kadar gerçekçi olması tam olarak emin olmamı engelliyordu.Hızlı hızlı nefes alıyordum.Yere baktım.Beyaz geceliğimin alt kısımları çamur olmuştu.Ayaklarımın altındaki kurumuş yaprakların soğukluğu ve rahatsız ediciliğini tam anlamıyla hissediyordum.Ellerimi kollarıma doladım.Çok soğuktu.Etrafımı görmekte zorlanıyordum.Kıpırdamak istemiyordum,eğer hareket edersem bana daha da yaklaşırdı.Şimdi de buralarda bir yerlerdeydi.
"Arkana bak"
Olduğum yere çöktüm.Ellerimi başımın arasına aldım.Dişlerimin arasından konuşuyordum.Korkmak beni sinirlendirmeye başlıyordu.
"Git buradan.Rahat bırak beni."
Şimdi daha yakınımdan bir kahkaha yükseldi.
"Üzgünüm tatlım bu mümkün değil.Seni asla yalnız bırakmam"
Artık dişlerimi kıracak kadar sıkıyordum.Birden kendime hakim olamayıp ayağa fırladım.Avazım çıktığı kadar bağırıyordum.
"Defol burdan!Uzak dur benden."
Gözlerimden akan yaşlara hakim olamıyordum.Onu duymamak için kulaklarımı kapadım.Ben didindikçe sesi iğrenç bir hal almaya başlıyordu.Şuan tam arkamda olmalıydı.Bir o kadar da yakın...O kadar çok gülüyordu ki bir insan böyle gülse boğulup ölürdü.Kafamı çevirip bakmaya cesaret edemiyordum.
Birdenbire sustu.İşte şimdi bir şeyler olacaktı.Aynı anda ağzımdan bir küfür çıktı.Derin bir nefes aldım.O'nu görmek istemiyordum.Gözlerimi tekrar kapadım.
"Sakin olmalısın Lia o gerçek değil."
Nefesimi verdim.Tam o sırada boynumda bir nefes hissettim.Titremeye başladım.Hemen ardından omzuma 3 defa dokundu.Dokunmaktan ziyade orayı delmek istiyor gibiydi.Aniden gözlerimi açtım.Odamın tavanına yapıştırdığım yıldızları görünce rahatladım.Dijital saate baktım.
"3.07"
Elimi alnıma götürdüm,çok terlemiştim.Su içmek istiyordum.Merdivenlerden aşağı inip mutfağa doğru ilerledim.Halen titriyordum.Cam sürahiden bir bardak su doldurdum.Tam içerken pencereye baktım.Dışarı çıkıp temiz hava almak istedim.Çok ses çıkarmadan yavaşça bahçeye adımımı attım.Aynı zamanda omzumda bir ağrı hissediyordum.Tam O'nun dokunduğu yer...
Kafamı sallayıp unutmaya çalıştım.Ağır ağır ıslak çimlerde yürümeye başladım.Yağmur yağmış olmalıydı.Biraz yürüdükten sonra gözüme bir ışık yansıdı.Refleks olarak o tarafa baktım.Odamı gören tarafta, çalılıkların orada bir şey vardı.Ne olduğunu görmek için adımlarımı hızlandırdım.Zannedersem oraya bir yere takılmış metal bir cisimdi.Tahminimde yanılmamıştım.Çalılığın yola bakan kısmında minik bir kolye sallanıyordu.Elimi uzatıp aldım.Kolye ucu küçük üçgen plakanın üzerine kazınmış değişik bir yazıdan oluşuyordu.Sanırım başka bir dildi.Kimindi acaba?Nasıl buraya gelmişti?Kafamdaki sorularla eve gidiyordum.Odama çıktığımda masa lambamı açıp kolyeyi iyice incelemeye koyuldum.Levha gümüştendi,yazıların ise Rusça olduğunu tahmin ediyordum.Merakım a yenik düşüp telefonumla çeviri yapmaya karar verdim."оставайся сильным"
"Güçlü kal."
Doğrusu şaşırmıştım.Ama hoşuma gitmişti.Bana verildiğini düşünmek isterdim,tabi böyle bir ihtimal yoktu.Biri yolda yürürken düşürmüş olmalıydı.Kolyeyi avucumda sıktım."Keşke" diye mırıldandım.Keşke bunu yapabilseydim...