"Ben geldim!" Diye bağırarak eve girdim.
Paslanmaya yakın olan sivri uçlu anahtarı yere fırlatıp kafamı mutfağa soktum.
Annem görünürde yoktu. Garip normalde kapı sesi bile ona ulaşmadan bağırırdı.
Kafamı mutfaktan çekip salona doğru yürüdüm. Üst kısmı camla kaplı ahşap kapının boyası akmış tokmağını tutarak kapıyı açtım.
Daha odanın içerisine adım atamadan burnuma kötü bir koku geldi. Çürük yumurtalı çürük et gibiydi sanki. Ya da küflenmiş sığır eti.
Sararmış fayanstan küçük adımlarla, duvarları krem rengindeki,odaya girdim.
Gri tonlarında olan koltuktan geliyordu bu koku.Koltuğa doğru bir adım attım. Acaba annem koltuğun altına yanlışlıkla et falan mı bıraktı?!
Görünürde et falan yoktu. Koltuğun altına bakmak için eğildim.
Emeklemeye çalışan bebekler gibi bir pozisyon aldım. Bir elimi koltuğun üstüne bir elimi siyah yünlü halının üstüne koydum.
Kafamı yan yatırıp koltuğun altına baktım. Siyah bir gölge gördüm. Ama bu gölge oldukça büyüktü. Koku gitgide artıyordu.
Koltuğun üstündeki elimi gölgeye doğru uzattım. Elime değen şeyle çığlık attım. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Kendimi geri çekmeye çalıştım.
Ama bir bataklığa düşmüş gibi beni içine çekiyordu. Öbür elimle kendimi kurtarmaya çalışırken yere paspas gibi yapıştım.
Diğer elimi de kaptırmamak için başparmağım ile bileğime kadar yayılan,hareket eden ve ne olduğunu bilmediğim sıvımsı maddeleri itmeye çalıştım.
Böyle olmaz diyip elimi çektim. Hâla öbür elimi kurtaramamıştım. Ve bu şeyler her neyse dirseğime kadar gelmişti.
Koltuğun altındaki elimi dışarı çektiğimde başparmağımda bir şeyler hareket ederek artıyordu. Gözlerim ağrımaya başladı.
Kafamı yerden kaldıramıyordum. Koltuktan destek alarak tekrar eski halime geldim lakin başparmağımı görene kadar...
Tekrar çığlık attım çünkü parmağımda kanla kaplı karıncalar vardı ve bu karıncalar gitgide artıyordu.
Parmağımdan bir karınca-hayır hayır bir damla kan halıya doğru düştü ama siyah halı üzerinde çok belli olmuyordu.
Bu karıncalar kanımı emerek ürüyorlardı. Ve bunu canım yanmadan bir bataklığa çeker gibi yapıyorlardı.
Gerçek dışı bir şey bu!
Boynumda da aynı hissiyat başlayınca sağ tarafıma baktım bütün kolum kaplanmıştı.
Bu sırada odaya girdiğimden beri olan çürük et ya da her neyse bu koku artık dayanılamaz hâle gelmişti.
Çünkü bu kokunun asıl ham maddesi bendim. Burun deliklerim artık yanmaya başladı. Kusmaya çalıştım ama olmadı.
Artık sadece parmağım ve sağ tarafım değil her yerim karıncalanıyordu. İçimden bir şeyler çekilmeye başlamıştı.
Hem koku hem bu hissiyata daha fazla dayanamayarak veya gözlerime kadar geldiklerinden gözlerime karanlık çöktü.
...
Sanki vücudumdaki bütün kan çekilmiş gibi, nasıl tarif edilir bilemem ama vücudunuz nefes alamaz ya tam şuan öyleydim.Ben nefes alıyordum ama oksijen ciğerime doluyor muydu? Yoksa sadece burnuma girip geri mi çıkıyordu?
'Kanım çekildi' demek bunu mu ifade ediyordu? Kansız nasıl yaşar ki insan? Kan, kalbin pompaladığı bir şey değil mi?
Kalbim mi durdu yoksa?
Aklımdaki sorular giderek artıyordu. Göz kapaklarımı zorlamak istedim. En azından bu karanlıkta böyle sorulardan kurtulurdum.
Olmadı...
Gözlerim kapalı hareket etmek istedim. Belki bir umut kurtulurdum. Yani bu kabustan uyanırdım.
Olmadı...
Konuşmaya çalıştım. Bir umut sesim duyulur yardıma gelirlerdi. Belki de annem beni uyandırırdı?
Yine ve yine olmadı...
Sanırım ölmek buydu. Lakin ölmek ruhun bedenden ayrılması anlamına gelmez miydi? Peki neden ben kendimi hâla dünyada hissediyorum?
Neden?
...
"Hığh" diye içime kaçmış sesimle,acıyla olan, bir hıçkırık kaçtı kurumuş dudaklarımdan...Canım çok yanıyordu. Şuan ruhen değil belki ama fiziken o durduğunu düşündüğüm kalp tam şimdi gerçek anlamda durmaya yakındı.
Tekrar karnıma bir soğuk metalin girişini ve sanki karnımda olan eti katman katman delen bir acı hissedince gözlerim sonuna kadar açıldı.
Gözlerim sonunda açılmıştı. Hıçkırıklarla boğulmuştum. Kısacası sümük salya bağırmaya çalışıyordum. Ama sanki biri elini ağzıma dayamıştı.
Bağlıydı ağzım...
Aklımı kaçırmaya başladım. Önümde kimse yok?! Peki bu acı...
Etimi delen şey her neyse birden içimden birinin çektiğini hissettim.
Karnımı delerken, soğuk iken o hız ile çekildiğinde bu sefer sıcaktı.
Tam hıçkırıklarım azaldığı sırada,sanki biri bittiğini düşünüp tekrar canıma zarar vermeye çalışıyordu, karnımın başka bir köşesi yavaş yavaş delindi.
İçimdeki soğukluk başta rahatsızlık verse de vücudum ona uyum sağladığında içimdeki bir parça gibi duruyordu...
Kafamı eğerek bakmaya çalıştım. Lakin olmadı. Neden mi? Çünkü biri kollarımı ayrı,ayaklarımı ayrı ve kafamı sanki kurbanlık dana gibi bağlamışlardı?!
Acaba gaipten bişiler olmaya mı başladı?
Karnımı delen her neyse durmuştu. İçimde bir metal vardı ve kim bilir karnımı kaç kere deldi?
Hareket edemiyordum. Ama yine de balık gibi çırpınıyordum. Hıçkırıklarım artmıştı. Artık nefes alamayacak hâle gelmiştim.
"Gresty sen ne diyorsun?" Diye bir ses duyunca ses çıkarmaya çalıştım. Belki yardım ederlerdi.
"Medor,anlamak istemiyor musun? Bak baştan söylüyorum. Eğitimden gelince Mutfakta bir insanla karşılaştım. Başıma bir iş gelmesin diye de çatı katında bıraktım."
Kaşlarımı çattım. Duyduğum ses yaklaşıyordu. Medor ve Gresty kimdi? Hem ne eğitimiydi bu?
Kapı açılma sesi duydum. Daha çok çırpındım. "Uyandın demek? Söylesene seni kim yolladı?" Sesin sahibini göremiyordum.
Ama demin duyduklarımdan yola çıkarsam bu Gresty olmalıydı. Konuşamadığımı anlamamış mıydı?! Sanki ben oynaya oynaya geldim buraya!
Ne bileyim ben kim yolladı be kardeşim!
"Medor gördün mü canım benim?"
"Sen ciddi miydin? Vay canına hiç gerçek insan görmemiştim." Ne diyordu bu? Ne demek hiç gerçek insan görmemiştim?
Ben gerçekten kimin eline düştüm?
Canım ciğerlerim nasılsınız? İlk bölüm doğal olarak olayları kavramak için biraz sıkmış olabilir...
Ayrıca isimlere gelirsek kendi adım gibi değişik isimler uydurmayı seviyorum. O yüzden yüksek ihtimal çoğu karakterin ismi abidik gubudik olucak eheheh
Şimdilik ben gidiyorum sonraki bölümde görüşürüz💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Elin Dört Parmağı
Fantasía"Farklılıklarla dolu bir dünyada birbirine düşman topluluklar ve arada kalan bir grup insan..." "Özel güçlere sahip bir grup..." "Savaşçı kadınlardan oluşan bir toplum..." "Suç işlemekten zevk alan mahkumlar..." "Perilerden oluşan rehberler..." Nora...