Bir kadının en büyük kumarı düzelmeyeceğini bildiği adamla şansını denemektir...
Yabancı bir odada uyanmıştım, krem tonlarının hakim olduğu oda çok temiz ve ferahtı. Ayağa kalktım, üstümde elbisem yoktu, bedenime göre olan tişört, pijama vardı. Korkuyla kapıyı açtım, etrafı kontrol ettim. Sessizdi, kimse yoktu. Koridordan dümdüz ilerledim, köşeyi döndüğümde salonda oturan babamı gördüm. Rahatlamıştım, tanımadığım birini görmektense babamı görmek sevindirmişti.
"Uyanmışsın." Elindeki telefonu koltuğa bıraktı. Karşısındaki kahverengi koltuğu gösterdi. "Gel, otur." Etrafı inceleyerek koltuğa oturdum. Eski evimize benziyordu. Büyüktü, her şey vardı ama bir o kadar bomboştu.
"Nasıl hissediyorsun?" Bu soru aklıma gece yaşadıklarımı getirdi. Sinirle yumruğumu sıktım. "Kötü." Dedim soğukça.
"Gece neden onun yanında değil de dışarıdaydın?" Gerçekten bilmiyor muydu?
"Bilmiyor musun? Sen göndermedin mi o fotoğrafları?" Kaşlarını çattı, bilmiyordu. O değilse kim göndermişti o fotoğrafları. Gerçi babam olsa evlenmemem için kendi gelip söylerdi. "Neyi bilmiyor muyum?" Fotoğraflar aklıma gelince ağlamak istiyordum, gözlerim çoktan dolmuştu.
"Dün nikahtan önce bir zarf geldi, önemsemedim. Gece fark ettim açtım. İçinden..." yutkundum. "Karan beni nikahtan iki gün önce aldatmış. Başka kadınla öpüşürken hatta yatakta bile fotoğrafları vardı." Ellerimle yüzümü kapattım göz yaşlarımı görmesini önlemek için. Ortam sessizdi, sadece benim iç çekişlerimin sesi yankılanıyordu.
"Onun sana iyi gelmediğini söylemiştim," gözümden akan yaşları sildim yerine yenileri ekleniyordu. Babama baktım, elini çenesine koymuş düşünüyordu. "Fotoğrafları kimin gönderdiğini bilmiyor musun?"
"Bilmiyorum."
"Ne olacak bundan sonra, ne yapacaksın? Artık evlisiniz. Boşanacak mısın?" Başımı ellerimin arasına aldım, bilmiyordum. Yanıma oturdu, elini omzuma koydu. Başımı omzuna yasladım, ellerini saçlarıma götürüp okşadı. İlk defa bu kadar yakındık, ilk defa saçlarımı okşuyordu. "Baba... Beni niye sevmediniz?" Gerildiğini hissettim, derin bir nefes aldı. Konuşmadı, sessiz kaldı. Ağlamak istemiyordum, ağlamam bir şeyi değiştirmeyecekti ama kendimi tutamıyordum. Kalbim ağırıyordu.
"Onun gerçekten seni aldattığına emin misin?" Kaşlarını çatıp yaşlı gözlerle sorgularcasına babama baktım, "Efsun, biliyorsun Avcıoğlu soyundaki herkesten nefret ediyorum, hiçbirini sevmem."
"Biliyorum hatta onu öldürmek bile istedin." Burnumu çekip kafamı kaldırdım. "Onu anneannesini öldürmekle tehdit ettim hatta onu vur-"
"Anneannesini tehdit etmek nee? Nasıl yaparsın bunu?" Dedim öfkeyle. "Ona hiçbir şey yapmadım zaten, her neyse. Karan tüm bunlara rağmen senden uzak durmadı," durdu, boğazını temizledi.
"O iti sevmesem de onun seni çok sevdiğini biliyorum. O seni aldatacak biri değil." Ciddi miydi? Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Evet ciddiydi. Delirmiş gibi yüzüne baktım.
"Fotoğraflar var diyorum."
"Teknoloji çok gelişti." Yüzüme yapışan saçlarımı çektim.
"O kadın onun yanına oturmuş o da gitmesini söylemiş sonrasını hatırlamıyorum dedi, uyandığında o kadının yanındaymış." Düşünmeye başladım, babam haklı olabilir miydi? Belki de planlanmış bir şeydi.
"Niye yapsınlar böyle bir şeyi? Çok saçma!" Dudaklarını aralayıp konuşacağı sırada telefonu çaldı, telefonu kulağına koyup yanımdan uzaklaştı. Fotoğraflar aklıma gelince midem bulanmaya başladı, ondan iğreniyordum. Babamın söyledikleri aklımı karıştırmıştı. Ne yapacaktım şimdi? Onunla evliydim artık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haz
RomanceÇocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı olacağını düşünür. Her şey daha da berbat olur.. *** "Karann." Dedim kendimi tutamayarak İnlemelerim od...