"Neden bu kadar uzattınız ki ? O lanet adamın leşini yakıp küllerini okyanusun suyuna karıştıracaksınız."
Jungkook hiçbir duygu yüklenmesi olmayan stabil ses tonu ile karşısında ki adama karşılık vermişti.Aklı Min-Hyuk'a yapamadıkları da iken şimdi leşine ne yapacağı soruluyordu.
Jimin'in bu hale gelmesinden bir hafta geçmişti.Jungkook sevgilisinin bu haline biterken bu lanet oyunlara adapte olamıyordu.Jimin'in yanında buğazını yakan yumruyu sıkıp acı çekiyor,evden çıkınca acısını başka bedenler ile çıkartıyordu.
Tüm bunlar rutin haline gelmişken Jimin bir haftadır konuşmuyordu.
Kihyun kafası ile onaylayıp odadan çıkınca Jungkook genzini yakan sıvıyı buğazından kaydırmıştı tek dikişte.Sonrasında ise bardağı odanın zeminine sertçe fırlatarak bardağın kristellere ayrılmış haline baktı dipsiz bir kuyu gibi olan gözlerinden yanağına bir damla düşerken.
Sonra kafasını çalışma masasına çevirince masadaki çerçevenin içinde ki jimin'e mahmur mahmur bakıp eline aldı çerçeveyi.
Bir göz yaşı çerçevede ki bedenin yanağına düşerken Jungkook baş parmağı ile Jimin'i olmamıştı.
"İyi olacaksın."
Diye fısıldadı fotoğrafa.
Sonrasında fotoğrafı ters çevirip hızla dizinin altına kadar uzanan siyah kabanını üstüne geçirerek hızla odanın kapısını sertçe çarparak odadan çıktı.
Saat beş buçuk sularındaydı.Aklı hep olduğu gibi Jimin'deydi.Başına onlarca sağlık görevlisi bırakmasına rağmen biliyordu Jungkook Jimin'e iyi gelenin kendisi olduğunu.
-
Sıcak ama bir okadar da soğuk duvarlı eve girince hiç bir şeye dikkat etmeden direk jimin'in yanına gitti.Minik bedenin başında gördüğü doktorlara kafa işareti ile çıkmalarını emrettiğinde iki saniye içinde odada kimse kalmamıştı.
Jungkook gözlerini gözlerinde kaybolduğu gözlere kenetleyince yeşiller son bir hafta içinde olduğu gibi tepki vermiyor yalnızca yaş akıtıyordu.
Jimin son bir hafta içinde erimiş gibiydi.Zar zor bir kaç lokma yiyor vitaminlerini bile damar yolu ile alıyordu.Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş yeşilliklerin çevresi kızıla boyanmıştı.
Jungkook yavaş adımlarını jimin'in yanına yöneltip jimin'in tam karşısında çökmüştü.
Büyük ellerini ne kadar zayıflasa da tombulluğunu koruyan ıslak yanaklara götürüp baş parmağı ile yaşları sildi.
"Ciğerlerimi doldurup taşıran nefes kadar muhtacım sana."
Jimin hala tepki vermezken Jungkook Jimin'e yaklaşıp yumuşak yanağını uzun uzun öpmüştü.Geri çekildiğinde ise kalın sesi ile konuştu.
"Ne yaptın sen bal mı sürdün yanaklarına ?"
Jungkook Jimin'e bakıp içten bir şekilde güldü.Gülüşü tıpkı içi gibi yanıyordu.Jimin'in bu hali için hıçkıra hıçkıra tam karşısında ağlamak istiyordu.
Suratı düşmek üzere iken hızla toparlanmıştı Jungkook.Ayağa kalkıp bi çekmeceyi açtı ve içinden melhemler çıkardı.
Yatağa ilerleyip Jimin'i narince doğrulttu Jungkook.Küçük bedenin sırt kısmına dönerek yavaşça jimin'in üst kısmını çıkardı.
Sargılar içinde ki sırtın durumuna içi burkulsa da jimin'in ensesine ve omuzlarına güven veren rahatlatıcı öpücüklerini dizmişti Jungkook.
Yavaşça sargıları açtıkça elleri daha da titriyordu.Yaraları henüz kabuk bile tutmamıştı.Bazı spreyler ile kanamasına müdahale ediliyordu.Jimin sırtının üstüne yatamadığı için çok zor geceler geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMOFİLİ |JİKOOK|
FanfictionJeon Jungkook suç ortağının hastalığı nedeni ile herkesten sakladığı oğluna saplantılı derecede aşık olur. Hemofili, pıhtılaşma faktörlerinin eksikliğinden dolayı kanın olması gerektiği gibi pıhtılaşmadığı nadir bir hastalıktır.