0.1

55 9 14
                                    




-"Bir Allah'ın günü tatilimiz yok sikeyim böyle hayatı da mesleği de..."

Yardımcım önünde olay yeri incelemenin arabası olan binanın önüne park ederken söylendiğimde o beni ciddiye almadan sırıtmıştı. Üçüncü kata çıkar çıkmaz merdivenin başındaki kapısı açık daireye girdim. "Hoşgeldiniz başkomserim." Elimi sıkan olay yeri polisine başımı sallayıp içerdeki karmaşanın arasında kalmış cılız cesede baktım. Ben sormadan hemen anlatmaya başladı yanımdaki beyazlar içindeki memur. "Hoyeon Kim. Bıçaklanmış komiserim. Tam göğsünden, göğsündeki morartılara bakılırsa katil canını yakmak istemiş. Ama zorlama yok, hatta zorlamayı bırakın kapıyı bile kendi açmış katiline. Bıçağı eline bırakmışlar ama bu pozisyonda kendi kendini bıçaklamış ola-"

Konuşmayı bırakan polise tam kızacakken arkama baktığını fark edip döndüm. Tam da aradığım insan buradaydı. Olay yeri inceleme ekibinin başındaki Minjeong aptal gibi sırıtarak yüzüme bakıyordu.

-"Çocuk bir şey anlatıyor şu an hiç seninle uğraşamam."

Gülümsemeye devam ederken elini omzuma koydu. "Anlatır canım kaçmıyor ya. Hem bu kadar geciktiğine göre acelen yok ha?" Yine o sinir bozucu ses tonuyla konuştuğunda omzumdaki elini ittirdim. "Winter siktir git cidden hiç havamda değilim." Omuz silkip cesede döndü. "Banyoda uyuşturucu bulduk. Muhtemelen onun etkisinde olduğu için zorlama yok. Ayrıca evde silah da bulduk çocuklar sana yollarlar inceleyip. Kızın kollarına yazı yazmışlar Fransızca, gel bak." 20'li yaşlardaki kadın cesedine biraz daha yaklaştığımızda Winter eldivenini geçirip kolunu sıyırdı.

- "Je suis désolé mon amour..."

Dışımdan okuduğumda yanımıza gelmiş yardımcım sırıtarak konuştu. "Amirim siz Fransızca da mı biliyordunuz?" Kaşlarımı çattığımda ciddiyetine geri döndü. "Şekil yapacağına çevirseydin ya. ,Özür dilerim aşkım, yazıyor Ryujin." Bu sefer yardımcıma yakınlaşmaya çalıştığında derin nefes alıp işime odaklanmaya çalıştım. "Burda ne yazıyor peki amirim?" Tam ağzımı açacakken bizim olay yeri yine atladı. "Je vous aimerai pour toujours yani seni sonsuza dek seveceğim." Bizimki düşmanın yakınlaşmasına aldırış etmeden sorularına devam etti. "Seven sevdiğini öldürür mü be?"

Odayı incelemeye başlarken yardımcımın sorusunu da cevapladım. "Takıntılı derecedeyse hem de nasıl öldürür." Birkaç adım ileri yürüyüp kitaplığına baktım genç kızın. Geneli psikolojik türde olan kitapların birkaçı da tıpla alakalıydı. Kitapların hemen altında birkaç video oyunu ve konsolu vardı. Elimi oyunlardan birine uzattığım an bir ses yükseldi. "Hop komiser! Her şeye elleme de olay yeri işini yapsın değil mi?" Gece gece sinirlerimi taşıran Winter'a döndüm.

-"Gören de büyük iş yapıyorlar sanacak anasını satayım. Gece olay yerine biz gelelim cinayeti biz çözelim sonra yediğimiz muameleye bak."

Winter aptal gülümsemesini yüzünden düşürmeden arkasını dönüp uzaklaştı. Bu sırada tekrar yanıma yaklaşmış olan Ryujin konuştu. "Ablası ihbar etmiş amirim." Gözleriyle karmaşanın arasından sıyrılmış bir köşede gözyaşlarına boğulmuş kızı işaret etti. Yerde yatan cesetten çok da büyük durmayan uzun boylu aynı kardeşi gibi zayıf bir kızdı bu. Yardımcıma başımı sallayıp kıza doğru yürüdüm. "Başınız sağ olsun. Birkaç sorumu cevaplayabilecek durumda mısınız acaba?" Yere bakan yorgun gözler bana döndüğünde acısını anladığımı belli eden bir yüz ifadesi takındım. "Cevaplayabilirim." O burnunu çekerken ben dinliyor mu diye yanı başımdaki yardımcıma göz gezdirdim. Her zamanki gibi duygusuz bir suratla odağını bize vermişti.

-"Aynı evde mi yaşıyordunuz kardeşinizle?"

Kadın başını basitçe sağa sola salladıktan sonra açıklamasını yapmaya başladı. "Öğlen beni aramıştı. Sevgilisiyle tanıştıracaktı beni. Gelin görün ki geldiğimde..." Kız tekrar ağlamaya başladığında bizimki ısrar etti. "Eee devamı?" Ryujin'e sert bir bakış atıp elimi çoktan yas tutmaya başlamış kızın sırtına koydum. "Adınız neydi?" Kız hıçkırıklarının arasında ismini zar zor söyledi. "Hyein." Elimi kızın sırtında son bir kez daha dolaştırdım.

-"Pekala Hyein seni biz rahat bırakalım. Lütfen toparlayınca cinayet büroya uğra ifadeni alalım olur mu? Kardeşine bunu kimin yaptığını bulmamız için bunu yapman çok önemli anlaştık mı?"

Kız başını salladığında ayaklanıp büroya gitmeden önce cesede son bir kez göz gezdirdim. "Yeji'ye söyle sabaha kadar kimi kimsesi varmış iyice bir araştırsın. Özellikle de sevgilisini" Ryujin sevgilisinin ismini duyunca hemen cinayet havasından çıkmış, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşmişti. "Ben eve gideyim mi komiserim işim yoksa? Yeji büroda ya bizim köpeğe mama vermedik." Derdini sikeyim dememek için derin bir nefes alıp başımı salladım. Şansını zorlarsa vazgeçeceğimi bildiğinden hemen ağzı kulaklarında daireden çıktı.

Ben de peşinden gitmeden önce üniformasını çıkartan Winter'a baktım. "Yarına rapor elimde olsun." Bu sefer ben onu sinirlendirmek istemiştim. Başarılı da olmuştum anlaşılan. "Sen kimsin de bana emir veriyorsun ya? Bir gecede raporun başını alırsın." Kendi kendine sinirden kuduracağını bilerek daireden çıktım.

-"Bak Ryujin hele bir hız yap bir daha şu arabayı eline vermem ha."

Yardımcım başını sallayıp gecenin karanlığında arabayı sürmeye başladı. Aklımda hala kızın cansız bedeni vardı. Cebimdeki bir paket bademi çıkartıp Ryujin'e uzattım önce. Gülümseyip bir iki tane alınca aynı miktarda ben de alıp ağzıma attım. "Ya amirim sormayayım sormayayım diyorum da merak işte..." Kaşımı çatıp bakınca boğazını temizledi. "Şu olay yerinin başındaki polisle siz ne iş? Niye kavgalısınız merak ettim. Nasıl davranacağımı şaşırıyorum ondan sordum yani." Sorduğu şeyle kaşlarım daha da çatıldığında Ryujin'in gözleri bir bana bir yola bakıyordu.

-"Önüne dön seninle de kavga etmeyeyim Ryujin."

Oflayıp önüne döndü çocuk gibi. "Siz beni hiç sevmediniz ha başkomserim." Dediği şeye gülüp bademlerden bir avuç daha doldurdum elime. "Yeji'yi de al git eve. Bu saatte çalışmasın. Sabah erkenden bakın ama geldiğimde kızın sevgilisi olacak herif sorguda olsun." Hemen modu değişen yardımcım sırıta sırıta getirdi bizi cinayet bürosunun önüne.

Bademleri tekrar cebime atıp indim arabadan. "Siz ne yapacaksınız amirim?" Üst katın merdivenlerini adımlarken kendi kendime sorunun cevabını düşündüm. Ben ne yapacağım? "Biraz bakınırım sonra San'a söylerim bırakır beni eve." Başını sallayan yardımcım merdivenlerin sonunda sevgilisini görünce koşup sarıldı. Arkalarından gülümseyerek bakıp odama doğru yürüdüm. Deri ceketimi çıkartıp askıya astıktan sonra telsizimi ve silahımı masama bıraktım. Sandalyeme oturup ayaklarımı masama uzattıktan sonra saçlarımla uğraştım.

Uyku üzerime çökmüştü çökmesine ama ne zaman gece uykum bölünür de cinayete çağrılırsam uyku bir daha tutmazdı beni. Aklım cesette kalmıştı yine. Saymayı bile bıraktığım cesetler bana hiç alışkanlık kazandırmamıştı. Aksine her yenisinde daha çok ağrıyordu başım. Elim ister istemez telefonuma gitti. Rehbere girip kaydırmaya başladım. "Annem." Hemen basıp telefonu kulağıma götürdüm. Aylar önce ölmesine rağmen bir umut her gece arıyordum numarasını açacakmış gibi. Her zamanki gibi arama başarısız olduğunda telefonu masaya atıp başımı geriye yasladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Love CaptainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin