Sana saatlerimi verdim, gecelerimi.
Kim olduğumuzu unuttuk, baştan aldık. Baştan, baştan aldık, baştan.
Güzelim, benden ummadığın tek yanım bir parça merhamet.Nedenini biliyorsun, bunu sen istedin, parmaklarımı boğazında, kaçık öfkemi yatağında arzuyla bekledin.
Sen sadece canını yaktığımda nefes alabiliyorsun.
Hastalıklı seviyor, karşılığını göğüslüyorsun.Gecenin kaçı unuttum, sen ve ben, zehirlerimizi pis fikirlerimize alet ediyoruz.
Bazı akşamların sabahlara varmayacağı yanılgısı dürter sık sık aklımı, nedenini bilmek çok da zor değil. Karanlığın kanseri öldürememiş, hasta hücrelerimde sözünü geçirmesiyle olur bu, yerin yıllarca altından kendimi, neyin içine atıldığımı izler dururum.
Ve yeterli gelir, sadece küçük bir tırnak çiziği, kafa karıştırıcı ufacık noktaların ilkel sürükleyişleri yüzünden evimden çıkar savunmamı yitiririm. Çivi çiviyi sökmez ben uykumdayken, arzularımla dolu bir odada kucağını bana açan en yanlış ruhla tanışırım. Bazı romanların sonu olmaz, bazı yazarların nokta koymaya ömrü yetmez. Bazı adamlar, bazı adamlara gürültüsüz gemilerde tutulmaz.
En gürültülü zelzeleleri ben yarattım. Ağzımı açmadan dünyayı benim ve onun üstüne yıktım. Sevgim kansız, aşkım yarasız olamadı. Ben en sevdiğimi, bir kez olsun susarak sevemedim.
Bana âşık olmanın kalbin atması değil, sarsılarak durması olduğunu sen öğrettin.
Birini sevdiğimde sakin severdim ben, senden öncesi bulanık zamanlarda sınırlarımı koruyarak ve temkinli gülümsememi elimden bırakmadan. Sevmek benim işimdi, sevmek ve kendimi sevdirmek konusunda ustaydım. Birini yavaşça, gözlerim açık, aklım başımda severdim. Kendimi bilirdim ben, kontrolü elimden bırakmamayı becerebilirdim.
Fakat hayat en yanlış sabahlara yağdırırdı fırtınalarını, beklenmedik kibritler çakılırdı sokaklarımda sağanak damlaların ıslatmasıyla. Ateşim çıkardı zerre hasta hissetmezken, kollarımı kimi tanımıyorsam onun boynuna dolardım.
Kim Taehyung ahlak yükünü sırtından temizlemiş danslarıma eşlik ettiği zaman, sabahtı ama açmıyordu yüzümüze güneş. Gülüyorduk ama kapatıyordu etten kesilme maskeler çehremizi, âşkın havasını soluyorduk ama kasırgası içimizi yakıyordu. Biliyordum, bu ne ilk savaşımız ne de son dansımız olacaktı.
Gelecek, geçecek bir adam değilsin. Söndürmek değil amacın, yakmayı seversin. Kül etmeyi aklımı, karnımı kasmayı, tutup saçlarımdan yüzümü gömmeyi sıcak omuzlarına.
Severken ayık değilim ki seni, derken haklıydı. Ben de değildim, bağımlıydım ben. Onun bana olan geri dönülmez tutkularının sabahlarında uyanırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Times
Fanfiction"Fazla konuşuyorsun." diyor batırırken ayı. "O ağızla ne güzel şeyler yapılabilir oysa."