niyet

543 44 3
                                    

Bir hissiyatla Zeynep'e bu kadar yaklaşmışken nasıl geri çekileceğini düşünüyordu genç adam, kız onu her şeyiyle kendine daha çok çekiyordu sanki.

Sonunda yatağın başına tuttuğu ellerini çekebilmiş, Zeynep'le göz göze gelmişti, aralarındaki mesafenin hâlâ çok az olmasından mıdır bilinmez Cüneyd bayılacak gibi hissediyordu.

Zeynep onu tekrar omzundan itene kadar gözlerini kızdan ayıramamıştı, kızın itmesiyle Cüneyd'in yaralı olan omzu ağrımış, istemsizce acı içinde inlemişti.

Acıyan omzunu o anlık tutsa da sonrasında bırakmış kızdan uzaklaşmıştı.

Acısını umursamadan konuşmaya devam etti," Kimse görmese bile beni görer dediğim sensin, şimdi sen söyle bana ne kabahat işledim ki üflesem soğuyacaksın?"

Zeynep gülümsemişti,"Hâlâ anlamadın mı?"

Cüneyd, kızın dediğinden bir şey anlamazcasına kafasını iki yana sallamıştı, gözünün içine bakıyordu.

Kızın gözleri tekrar dolmuştu belli etmemeye çalışıyordu, karşısındaydı ama ne bir çift güzel söz edebiliyordu ne doyasıya izleyebiliyordu, o yaklaştıkça geri çekmekten başka görevi yokmuş gibiydi.

Cüneyd tam tekrar konuşacakken kızın gözünden akan yaşı fark etmesiyle sözü geri dudaklarının içinde kaçmıştı.

Cüneyd kendini affettirmek için her şeyi yapmaya çoktan hazırdı, Zeynep'in bu halleri onu ufalasa da vazgeçmeyecekti.

"Zeynep, Zeynep'im."

Cüneyd içinden ne olur bu defa kendinden uzaklaştırmasın diye dualar ederek yaklaşmıştı, elleri kızın saçlarına gitmiş okşamıştı.

Kızı okşadığı güzel saçlarından kendisine çekip göğsüne saklamıştı, belki böyle duyardı içindekini.
Bir süre böyle kalmışlardı, tekrar itileceğini anlayınca kızın iki elini birden tutmuş parmak uçlarıyla ellerini korkarak sevmişti.

Zeynep, adamın bu hallerine daha fazla dayanamamış biraz olsun böyle konuşmak, o kötü sözleri etmemek istemişti, içinden lütfen hiçbir şey sormasın diye dua ediyordu.

Cüneyd soru sormak şöyle dursun, sesini çıkaramıyordu, hapsolmuştu adeta, kızı özlemekten perişan olmuştu.

Zeynep'in kıpırdanmasıyla Cüneyd, dudaklarını ısırıp gülümsemişti. Daha fazla onu tutamamış elleri saçlarında dolanırken göğsünden hafifçe kendine çekmiş, kıza bakıyordu.. Onun bu hallerini gördükçe Cüneyd'e bir haller geliyordu, Cüneyd kendisinin gövdesi Zeynep'e bakıyordu.

Sonra bir şey yaptı Cüneyd, kızla arasında çok az bir mesafe bırakmıştı, elini Zeynep'in dudaklarına götürmesiyle kız daha fazla direnememiş yaşanacak olanı beklemiş yavaşça gözlerini kapamıştı.

Cüneyd, Zeynep'i izledi gözündeki kirpiklere kadar ezbereydi, elleri yeniden dudaklarına gittiğinde Zeynep'e dokunan parmağını kendi dudağına bastırmıştı, Zeynep gözlerini açmış, onun bu haline bakıyordu.

Cüneyd, istiyordu. Kalpleri birleşmişti bunu hissedebiliyordu sözleri de birleşsin istiyordu, onu istese de bu şekilde böyle olamazdı, şu an ne daha fazla burada durabilir ne onu öpebilirdi,tekrar birlikte olacakları gün için çabalamayı göze almıştı. Buluşacakları zaman geldiğinde hiç eskimeyecekleri bir ana hapsolacaklardı.

Ertesi gün evine varan Cüneyd, kapıyı açmış etrafa bakınıyordu.
Bir çift göz eksikti evin içerisinde, ne kadar yorgun olsa da yukarı çıkmak istemedi öylece kaldı durduğu yerde.

Etrafta göz gezdirirken yavaş yavaş evin salonuna adımlamış amcası ve kuzenini görmesiyle adımları daha da yavaşlamıştı.

"Amca?" Cüneyd ne olduğunu anlamaya çalışıyor, dan diye evinde bu insanları bulmanın nedenini sormak istiyordu saygısızlık etmeden.

Amcası yeğenine eliyle oturmasını söyleyip gözlerini dikmişti, Cüneyd'in dediğini yapmasıyla da konuşmaya başladı.

"Cüneyd, yeğenim biliyorsun bu dergahta ayrılık gayrılık olmaz, sen bizi bilirsin bizde seni öyle değil mi?"

Cüneyd, amcasını onaylamıştı, ve tekrar devam etmişti.

"Seni buralarda bir başına bırakamayız, o kızcağızda yokken evinin işini gücünü kim görecek, eh sana kim bakacak?"

Cüneyd uyarır tonla konuşmuştu "Amca.."

"Hele bir dinle, biz yabancı değiliz Hasna yengen var ben varım, e Feyza kızım var, lafın berisi diyorum ki sen evde yokken Feyza kızım sana yardım etsin evinin işini görsün, yalnız da olmaz Hasna yengen olur.

"Amca sağ olasın beni düşünmüşsünüz lakin gereği yok"

"Hemen kestirip atma! Senin ruhun bile duymadan ne ihtiyacın varsa karşılar gider yengenler, sen de hele bakayım bir şeyden mi rahatsızsın?"

"Estağfurullah sadece.. O yokken evin güzelliği de eksin kalsın amca."

Feyza Cüneyd'in sözüyle kıpırdanıp sessizce öksürmüştü.

Ardından bir gülümseme takınıp konuştu.

"Baba, Cüneyd de haklı lakin onun işlerinin yükünü de hafifletmek gerekir, ev işleriyle meşgul olmak benim, bizim vazifemizdir.

Cüneyd, Feyzanın dedikleriyle içinden sabır çekmişti.

"Amca ben diyeceğimi dedim, fazlasına gerek yoktur."

cüretkâr' cünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin