Şükran'ın, Tahir ve Vicdan'ın geçmişini öğrendiği, Tahir'inse bu yüzden Şükran tarafından terk edilmekten korktuğu alternatif sahne.Dakikalardır elindeki fotoğrafa bakıyordu adam. Mucizesi olacağını bilmeden felaketi olduğunu düşündüğü o günün fotoğrafına.. Ne kadar da güzeldi Şükran.. aceleye getirip aldığı, "giy bunu işte" dediği o eski püskü gelinliğin içinde bile çok güzeldi. Ki Tahir o gün bunu fark edemeyecek kadar kör, kırgın ve kızgındı. Hoş kızgınlığı Şükran'a değil babasınaydı. Onu istemediği bir evliliğe iten babasına..
Zamanla çok şey değişmişti elbette. Bağlanmıştı Şükran'a, sevmişti.. Ama babasına olan öfkesinin faturasını bu hikayenin en masumu olduğunu bildiği halde ona kesmeye devam etmekten de geri durmamıştı. Pişman mıydı? evet. Peki bu pişmanlığa Şükran inanır, ona geri döner miydi orası bilinmez. Hayatında ilk defa Şükran'ı kaybetme korkusu yaşıyordu. Ve bu korkuyla yüzleşmesini sağlayan şeyse yıllar sonra geri gelen geçmişi, Vicdan'dı.
Göz pınarlarından süzülen yaşlar elindeki fotoğrafı ıslatırken acı bir şekilde tebessüm etti. Kızgınlığı bu sefer kendisineydi.. Nasıl da zehir etmişti o düğün gününü Şükran'a. Onun ne düşündüğünü, ne hissettiğini, ne istediğini umursamamıştı bile. Gerçi bütün bunları hiçbir zaman umursamamıştı. Bir kez daha lanet etti kendine.
"Sence de bunun için geç kalmadın mı?"
Duyduğu sesle irkilmiş, hemen gözlerini silmişti. Karşısında, kapıda duran kadına baktı.
Tahir: Ne için?
Şükran: Bunun için işte.. böyle pişman olmak için, göz yaşı dökmek için..
Odaya girip kapıyı kapattı Şükran. Usulca yanına oturdu.
Tahir: Ben pişman olalı çok oluyor Şükran.. sana yaptığım her şey için sonrasında çok pişman oldum ben. Her seferinde.. a-ama yapamadım, bir adım atamadım.. özür bile dileyemedim ben senden. O cesareti kendimde bulamadım, bulamadıkça da sana eziyet etmeye devam ettim.
Dikkatle karısının yüzüne baktı.
Tahir: Bu hikayenin en masumu sensin Şükran, en çok zarar göreni de.. ben.. ben özür dilerim.
Şükran'ın görmesini istemediği göz yaşları yeniden bir bir akmaya başlamıştı. Mahcuptu ona karşı ve o mahcubiyetle başını eğdi.
Tahir: Çok özür dilerim Şükran..
Şükran'ın da gözleri dolmuştu. Tahir'e baktı. Dudakları titremeye başlamış, bir kaç damla yaş süzülmüştü.
Şükran: Niye yaptın ki bunu bize Tahir? niye yaptın.. niye demedin bana? niye karşıma geçip ben seni sev-
Yutkundu.
Şükran: Ben seni sevmiyorum demedin..
Sesi titremişti. İkisi de ağlıyordu.
Şükran: Benim gönlüm başkasında, onu unutamıyorum deseydin ben oturur muydum o masaya? evet der miydim? Sever miydim hiç seni.. öyle saçma sapan hayaller kurar mıydım?
Ağlaması şiddetlenince ellerini yüzüne götürüp kapattı. Tahir ise ne söyleyeceğini bilemiyor öylece ona bakıyordu. "Ağlama.." diyebildi sadece zar zor duyulan ses tonuyla. Dayanamıyordu onu böyle görmeye..
Şükran toparlanınca ellerini indirdi. Şu an olduğu gibi yıllarca ağlamasına neden olan adam karşısına geçmiş ağlama diyordu şimdi..
Şükran: Yapma Tahir.. yapma. Pişmansın tamam, vicdan azabı çekiyorsun ona da tamam, hatta acıyorsun belki bana.. ama yapma. Ben, beni hiçbir zaman sevmediğini, hiçbir zaman da sevmeyeceğini bu gece kabullendim. O kadın.. hâlâ o kadını sevdiğini, onu hâlâ unutamadığını da kabullendim. Ona mı gitmek istiyorsun? git. Hiç durma şimdi git. Sen de bir yerde mağdursun.. istemediğin bir evlilik yapmışsın, yıllarca bu yastığa benimle baş koymak zorunda kalmışsın. Tamam.. benden bu kadar. Git mutlu ol. Sevdiğin kadınla ol.. Aranızdaki tek engel bensem eğer, ben çekiliyorum. Bu hikayenin en masumu sensin dedin az önce.. bizim hiçbir zaman bir hikayemiz olmadı ki en masumu ben olayım. O kadınla.. Vicdan'la yarım kalmış bir hikayeniz var madem, git tamamla. Boşanalım Tahir..
Boşanalım Tahir..
Tahir'in beyninin içinde yankılanıp durdu bir süre bu cümle. İlk defa canının bu kadar yandığını hissetti.. korktuğu başına gelmişti. Evi terk edip gidecek olması korkusuyla yanıp tutuşurken "boşanalım"ı duymuştu şimdi. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da bir şeyler söyleyebilmek için dudaklarını aralıyor ama tek kelime edemiyordu. Söyleyecek o kadar şeyi vardı ki oysa. Her şeyden önce sevdiğini söylemek istiyordu.. geçmişin, Vicdan'ın artık umrunda bile olmadığını, tek gerçeğinin o olduğunu söylemek istiyordu ama yapamıyordu. Ne kadar zor olabilirdi ki bu bir kaç cümle? Tahir için dünyanın en zor şeyiydi. Sustu. Hiçbir şey söyleyemedi.. Şükran yanından kalkıp, geçip giderken o sadece ardından bakmakla yetinmişti.
"Gitme Şükran.."
Eveet, selamlar! Bu sefer oneshot ile geldim. Bu bölümü, hatta kitabı cağnımın içi FacalilardanSinsinar 'a armağan ediyor ve iyi geceler diliyoruum.
Ps: bir sonraki bölüm bu yıl içinde gelir :D