Abimin vurulmasının üzerinden 1 hafta geçmişti. Alparslan ve Umay gelip gidiyordu. Bu süre zarfında abimin evine gelmiştik. Ve bende burada kalıyordum haliyle. Yine Alparslan aramış ve geleceklerini söylemişti.
"Abi gel buraya!" Daha hala üç kurşun yarası geçmemiş olan abime en sevdiği -şaka en sevmediği- kelle paça çorbasını içirmeye çalışıyordum. Ama kaçıyordu.
"Kızım bırak peşimi sevmiyorum kelle paça bilmiyosun sanki. Ayrıca o çorbayı sende sevmiyorsun hadi sıkıysa sen iç." Bir durdum evet bende sevmiyordum ama bu abime yapmayacağım anlamına gelmiyordu.
"Tamam abi içme bende kabahat zaten niye sana çorba yaptıysam." Trip atar gibi konuşmam ile şıpıdık terlikleri ile yavaş adımlarla yanıma geldi. "Tamam be hemen tribe gir zaten ver içeyim bari." Demesiyle sırıttım. "Ama bak artık endişelenmeyi bırak yaralar kapanıyor bile artık iyiyim kızım ben vücudum alıştı böyle şeylere."
Birşey söylemedim sanki elimdeydi endişelenmemek. O da çorbayı içmeye başladı. Aklıma gelen şey ile abime döndüm ve en melül bakışlarımı atmaya başladım. Bana dönüp"Söyle Nil, söyle ne isteyeceksin?" Dedi. Canım abim hemen nasıl da anlıyor. Boğazımı temizledim.
"Abi hani şimdi yaz geldi ya"
"Eee Nil"
"Ben diyorum bu yaz böyle geçip gitmesin ben birkezcik çilek yiyeyim olmaz mı?" Hemen kaşlarını çattı.
"Saçmalama Nil. Alerjin var sonra hastanelerden toplarım seni sakın öyle birşey yapma!"
"Ama abi tadı çok güzel"
"Tadı güzelse güzel alerjin var yiyemezsin. Sakın bir daha duymayacağım." Derin bir of çektim. Evet alerjim vardı ama tadı da çok güzeldi. Ayrıca bana o şeyi yapma deyince içgüdüsel daha çok yapasım geliyordu napabilirim yani? Kesinlikle gördüğüm an mideye indirirdim. Kendimle iç savaşlardayken kapı çaldı.
"Hıh geldi yine bizimki git aç şu kapıyı." Diyen abimle kapıyı açmaya yöneldim.
"Hoşgeldiniz geçin içeriye." Diyerek yol açtım girmeleri için.
"Hoşbulduk." Dedi Alparslan. İçeriye geçince tekrardan konuşması ile ona döndüm.
"Umay çilek çok sever yolda karşımıza çıkınca bende aldım belki sende seviyorsundur diye." Demesiyle gözlerim irice açıldı. Abimin de hemen kaslar çatıldı tabi. Yeter ve abi yerinden çıkacak o kaşlar.
"Evet çok severim ver ben bir sudan geçireyim yiyelim sonra." Dememle abim hemen ayaklandı ve elimdeki poşeti kaptı. Tabi bende poşeti almaya çalışıyordum.
"Ya abi ne olur biraz yesem? Bir tane yiyeyim bari. Tadı çok güzel." Dememle bu sefer Alparslan konuştu
"Oğlum versene kıza yesinler işte Umayla." Kafamı salladım hemen çok haklıydı. Alparslan'ın bu lafına karşı abim daha fazla sinirlendi tabi. Hayır sanki o hastanelik olacak.
Ama seninle o uğraşacak.
İçimden gelen sesle durdum. Abimde o sırada Alparslan'a cevap vermekle meşguldü.
"Sen ne diye çilek alıyorsun lan? Alerjisi var ama seviyor işte bu hep böyleydi zaten yapma deyince inadına yapardı." Sonra bana döndü durgunlaştığımı görünce
"Fıstığım asma yüzünü zararlı olmasa önüne sererim biliyorsun ama canına zararlı."
"Benimle uğraşmamak için mi izin vermiyorsun yememe?" Belki öyle değildi ama yinede öyle düşünüyordum nedense kesin regl dönemim yaklaşmıştı bu duygu değişimleri ondan oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Hayatlar
Fanfiction"Alparslan bana bak! Bak bana sakin ol. Bak ben buradayım, yanındayım. Derin nefesler al sakin ol birşey yok. Şuan bu andayız. Sakin ol." "B-ben ona dönüşmüşüm Nil. Ben çoktan o olmuşum. Doğruymuş Nil, insan dönüşmekten korktuğu kişiye dönüşürmüş." ...