kendini keşfetmek

309 55 204
                                    

Yeonjun'un yatağında oturmuş, yıllardır tozlanmaya bırakılmış klasik gitarının kopuk tellerini yenisi ile değiştiriyordum. O da yatağın diğer ucunda yatarak vantilatörden gelen hava ile serinlemeye çalışıyordu. Telleri yenileri ile değiştirdikten sonra paslanan telleri bir köşeye attım. Telleri takmıştım, şimdi sırada akort etmek vardı. Yeonjun sesleri duyunca ters bir şekilde yattığı yerden doğrulup bana baktı. Ağzında buzdan bir dondurma vardı, meraklı bir şekilde beni izliyordu.

Yıllar önce büyük annesi ona doğum gününde almış bu gitarı ama hevesi geçince bir kenarda çürümeye bırakmış. Ancak sanırım yeniden gitarı ile ilgilenmek istemiş olacak ki beni de gitarını yeniden düzeltmem için eve çağırmıştı.

"Ne kadar çalabiliyorsun?" dedim sesini ayarlamaya çalışarak telleri sıkarken.

"Yıllar önce öğrendiğim iki akordan başka bir şey çalamıyorum. Onları da çok zor öğrendim."

Üç parmağımı telin üzerine yerleştirdim. İlk öğrendiği akor bu olmalıydı, la minör. Sonra bütün parmaklarımı bir tel yukarı çıkartıp ikinci akoru çaldım. Gözlerini büyütüp parmağını gitara doğrulttu.

"Aynen bunlar! Parmaklarımı aynı anda hareket ettirmekte çok zorlanıyorum." diye dudaklarını büzdü.

"Gitar çalarken sabırlı olmalısın. Eğer her gün düzenli çalışırsan kısa zamanda öğrenirsin."

Bitirdiği dondurmasının çubuğunu elinde sallarken arkasına yaslandı.

"Hiç uğraşamam ben ya." dedi.

Yaptığım işi bırakıp sinirle kafamı kaldırdım.

"Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Madem çalmayacaksın bir saattir niye tamir ediyorum ben bunu?"

Yeonjun kahkaha attığı zaman gitarı klavyesinden tutup havaya kaldırdım.

"Lan dur!Senin için o gitar!"

Donakaldım, gitari yavaşça indirip kucağıma bıraktım.

"Ne?"

"Ben kullanmıyorum zaten. Burada çürüyeceğine bir işe yarasın. Elektro gitarı grupla çalıyorsun zaten. Kendine ait bir gitarın olmuş olur bununla da."

"Ama bu sana hediye..."

"Ben de sana hediye etmek istiyorum. Senin elinde güzelleşecek. Hem klasik çalışını da dinlemek istiyorum."

Yanaklarımın ısındığını hissetmeye başladım. Ne diye böyle utanmıştım ki? Bana ait olan gitarı babam paramparça etmişken, onun kendine hediye edilen gitarı bana vermesi çok tatlıydı. Kafamı eğip parmaklarımı gitarın tellerine yerleştirdim. Birkaç notayı çalıp minik bir melodi bıraktım odaya.

"Teşekkür ederim." dedim sessizce.

Gitarın işi tamamen bitince bir köşeye bıraktım. Zaten hava sıcaktı bir de onunla uğraşınca iyice bunalmıştım. Ben de kendimi yatağa atıp uzandım. Sıcak yüzünden ikimizin de hareket etmeye bile hali yoktu. Öylece uzanırken bir anda bir hafta kadar önceki geceyi hatırladım. O zamandan beri hayatımızda bazı değişiklikler olmuştu.

Benim ısrarlarım üzerine arkadaş grubumuza gerçeği anlattıktan sonra biraz azar yemiştik. Hem onlara anlatmadığımız hem de kendimizi tehlikeye soktuğumuz için kızmışlardı. Bir o kadar da endişelenmişlerdi. Kasabaya döndüğümüzden beri her gün sırayla birileri Jay'i görmeye gidiyordu. Hareketleru çok kısıtlanmıştı. Belinde ve bacağında kırıklar vardı. Doktor kolay iyileşmeyeceğini ve uzun bir süre fizyoterapiye ihtiyacı olacağını söylemişti. Bu yüzden pek keyfimiz yerinde değildi. Jay'in durumdan dolayı başka bir şey düşünecek vaktimiz olmamıştı.

hana'nın yıldızı ╬ taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin