Güneş Tutulması

32 3 4
                                    

"Angry,senin lakabın mi?"

Mavi saçlı çocuk, sorduğum soruya karşılık olarak bana kötü kötü bakmayı tercih etmisti. Hoş, normalde de zaten kötü kötü bakıyordu ama şimdi daha da kötü bakıyordu. Onu yumuşatmak için türlü şeyler denemiştim dünden beri. Gülümsedim,olmadı. Kahkaha attım,olmadı. Normalde fazlaca güleç olan yüzümü resmen bu çocuk soldurmuştu. En son Dabi ile bu kadar zıtlaştığımızı hatırlıyordum ama pekte sorun değildi. Vücudumun başka ihtiyaçları yüzünden karşımdaki insanların düşüncelerini veya kişiliklerini düşünecek, gözlem yapacak halim yoktu. Her bir fenalaşmam da burnuma tutulan bu ispirto ve tuzlu su yüzünden artık midem beni bile kabul etmez hâle gelmişti. Kapi bir gürültü ile sonuna açılınca ben cenin pozisyonunda hala yatakta oturuyor sekildeydim. Yanıma gelen ve isminin Izana olduğunu öğrendiğim çocuğun hemen ardından sarı saçlı Chifuyu'da gelmişti. Dünden beri bu üçlü benimle ilgileniyordu ve açıkçası ilgilerinin berbat olduğunu emindim.

"Izana-sama. Ben artık bu sudan içmek istemiyorum."

"Sana böyle bir şık verdik mi lan biz,ibne?"

'Ama yani bu üslup hiç hoş değil. Bu çocuk deneme yanılma tahtası mi? İçmeyecekse ağzına sokacaksınız. Ne diye dil döküyorsunuz?' (Chifuyu)

"Başından aşağıya kaynar su dökmediğimize otursun da şükür etsin." (Angry)

Üçüne de neredeyse korku dolu olacak gözlerle bakarken sonunda Chifuyu'nun uzattığı sudan bir bardak içerek yüzümü buruşturup bardağı yeniden ona uzattim.

"Tamam beni kaçırdınız,anlıyorum. Şantaj mi yapacaksınız, ne alakası var orasını anlamadım ama lütfen en azından bir duş alayım."

'Ne o paşam, pis mi geldi bizim sığınak Sana?' (Izana)

"Hayir,hayır. Ama sadece kendimi pis hissediyorum."

'Pissin zaten kardeşim. Pissin. Ellerinde kim bilir kaç kişinin kanı var. Pissin yani.' (Angry)

"Siz de bir çete değil misiniz? Buradaki tek katil,ben miyim?"

"Sence de bir gün cezanı çekmen gerektiğini düşünmüyor musun?" (Chifuyu)

Yatağa oturan bedenle kaslarim catilinca hafiften sinirlenerek bacaklarımı yataktan sarkıttım. Hala sol bileğim yatağa zincirli bağlıydı. Onu kendime doğru çekerek bakışlarımı da zincire çevirdim.

"Dışarıdan nasıl görünüyorum?"

'Aciz. Bitmiş. Yavşak ve yalnız.' (Izana)

"Haklısın."

Üçünde de gözlerimi gezdirirken Izana pes etmiş olacak ki odadaki küçük kapının kilidini açmış, ardından benim yanıma gelerek ayağımın zincirini cozmustu. Ayağımdaki zincir çekilince usulca ayağa kalktım ve koluma girilince banyoya girer girmez rutubet yüzüme doğru çarpmıştı. Midemin bulantısından dolayı başım bir anlık dönmüştü.

"Önce duşunu al. Sonra da yemek vereceğim sana. Hadi,uyuşuk uyuşuk durma."

Yürümediğimi fark edince beni omzumdan itip kapıyı kapatmıştı. Tabii o gidince yere kapaklanmam bir olmuştu çünkü adim atacak hali kendimde bir süre bulamamistim. Dünden beri her yerim,basta beynim olmak üzere zaten uyuşuktu. Zor bela nemli küvete tutundum ve suyu açarak üzerimdeki kıyafetleri cikarttim. Sanki bütün vucudum dövülmüş gibi aciyordu. Bu acı çok başka degildi,daha büyük acılar da hissetmistim ama yoğun uyuşukluk beni sinir ediyordu. Sonunda soğuk suyla kısa bir dus alarak saçlarımı elimle kurulayip banyonun kapısını araladjm. Tam kapının kenarında bulduğum siyah eşofman takımını üzerime geçirmiş, ardından kolumdan yeniden tutulunca irkilmiştim.

"Pis kokun gitmiş. Böyle daha iyi olmuşsun. Zengin bebe. Yürü hadi."

"Pis kokmam ben."

"En az bir leş kadar iğrenç kokuyordun."

Ona göz devirip hiç cevap vermeden yeniden yatağa oturdum. Çarşaflar da değişmiş gorunuyordu. Saclarimdaki sular omzumdam asagiya akmaya devam ederken Angry yeniden ayağımı zincirlemişti.

"Bonten'de önemli degil miydin sen? Neden senin adına bir şey yapmadılar?"

"Eskisi gibi onemim yok. Mikey meselesinden sonra kavgaliydik zaten."

"Ondan beri de olmalısınız. Bu adamlar senin hayatını karartmadi mi?"

"Bonten'de hava hep yagmurludur. Hiç güneş doğmaz. İçine güneşin dogulmasina izin verilmez. O karanlıkta kaybolur gidersin."

"Kendinize bunu neden yapıyorsunuz?"

"Biz yapmıyoruz. Biz diye bir şey yok. Patron ne derse o."

"Eger patronun istemediği bir şey yaparsanız ne olur?"

'Ölüm mü?'

"Keske ölüm olsaydı."

Aklıma dolanan bütün anılara karşılık olarak başıma ağrı girince Angry elinde tuttuğu gazlı bezi, rahatlamam için burnuma sürmüştü. Ben de bir süre derin nefes alarak tek kolumla yatak başlığından destek aldım.

"Çoğunlukla sevdiklerine senin zarar vermeni ister. Mesela Ran ve Rindou, babalarını öldürdüler."

'Haliyle senin babanı da?'

"Siz,bizim kardeş olduğumuzu nereden biliyorsunuz?"

Aslında aklımda dolanan tonla düşüncenin arasında bir sürü soru işareti de vardı. Bu üçlü, benim hakkımda bu kadar bilgiyi nereden biliyordu?

'Inupi söyledi. Hem, ittifak çeteleriydik. Haliyle biliyoruz.'

'Babanın ölümü seni üzmedi mi?'

"Baba? Annemin beni para karşılığı sattığı baba mı?"

Üçlünün bakışları bana doğru döndüğünde başımı olumsuz anlamda salladim.

"Acımayın bana. Ben alışkınım böyle şeylere. Her neyse, müsaadenizle uyumak istiyorum."

"Uyuyacak misin gerçekten?"

"Evet?"

Izana ayağa kalkıp elini alnıma koyduğunda başım da refleksif olarak arkaya doğru düşmüştü. Ardından hiçbir şey söylemeden ellerini omuzlarıma koymuş, beni hafifçe sarsmisti.

'Kaku'da Inupi'de geri dönecek. Kalplerimiz, onlarinkinin kalbinin yanında değil mi Koko?'

O an yutkunamadim. Kendi kalbimi yıllar önce Akane ile gömmüş olduğumu sanan ben, aslında öyle olmadığını bir kez daha bu mor gözlerin esiri olup başımı salladığım da anladım. Bir güneşe daha tutulmuştum. Üzüldüğüm tek şey, güneşin tutulması kaybolduğunda ona olan hislerimi söylemenin anlamının olmamasıydı. Güneş tutulması her zaman görülen bir şey değildi. Haliyle şu anda dünyam yeniden karanlıktı.

Öyle. Kalbim,onun yanında.

*_Hissediyor musun Inupi-san? Şu anda, nerede ve nasıl olduğumu biliyor musun? Yıllardır orada büyümüş birisi olarak benim tahminlerim senin yanında olan kalbimi çok daha endişeye sokuyor. Ama zeki olduğun için, bir planın olduğuna inandirdim kendimi. Seni ilk gördüğüm günden beri, belki altıncı his bilmiyorum ama kendini koruyabilecegine olan inancım tamdı. Ben,seni korumadim. Ben sadece, sana bir zarar gelecekse dahi benim yüzümden gelsin istemedim. Benim kendimi koruyamadigim kadar senin kendini de beni de koruyabilecegini biliyordum çünkü. Tıpkı.. şu anda yaptığın gibi. Güneş tutulması, benim güzel güneşim, seni bekleyeceğim._*

Glowing in the Dark | Kokonui. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin