.
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
.- Ufak bir not;Bu fic'i yazıp yazmamak bana çok kararsızlık verdi. Çünkü okuyacağınız tek bölümlük fic beni anlatıyor. Bu fic'de ki İsmail beni anlatıyor. Barış ise sevgilimi. Önceden düşünürdüm neden insanlar sevgili oldukları kadına yada adama sevgi göstermez? Hiç bir zaman bu durumu anlayamazdım. Ta ki kendim yaşıyana kadar. Bundan beş gün önce bir sevgilim oldu,ona duygularımı açan bendim. Ve en başta çok korktum çünkü aramızda hem dört yaş vardı o reşitti ve aynı zamanda aramızda mesafeler vardı. Ben kendisini çok sevdim. Daha önce bircok kez birilerini sevdim lakin kimseyi onu sevdiğim kadar sevememiştim. Uzaktan sevdim hep. Kimi sevdiysem söyleyemedim şu zamana kadar. İlk ona söyledim. Arkadaşlarımın gazıyla beş gün önce kendisine herseyi itiraf ettim. Beni red edecekti bundan adım gibi emindim. Çünkü ben onun dengi değildim,asla da olamam bunun hâlâ farkındayım. Ama beklemediğim birşey oldu. Bana "Denemekten zarar gelmez" dedi. Ve biz sevgili olduk. Çok eğlenceli bir ilişkiydi bu. Zaten cocuk çok kafa dengiydi. Ben o mesajı alır almaz mutluluktan ve şaşkınlıktan ağlamaya başladim ve o gece sabaha kadar uyuyamadım. Cocukla aynı koydeyiz bu arada sadece yazları görüşebiliyorduk normalde o başka bir şehirde ben başka bir şehirdeydim. Bir sonraki gün yüz yüze gelince suratıma bakmadı. Belki heyecandandır dedim. Ama diğer günlerde de bakmadi. Instagram'dan konuşuyorduk evet. Ama iki gün önce görüldü atmalar başladi. Şuan bile bana attığı görüldü hâlâ duruyor. Anlayamıyorum madem bana sevgi göstermeyecektin neden denemekten zarar gelmez dedin? Anlayamıyorum ve bu belirsizlik içimi yiyip bitiriyor. Keşke ona söylemeseydim,keşke duygularım benimle birlikte kalsaydı,köpek gibi pişmanım. Neyse fazla anlattım galiba zamanınızı yemeyeyim keyifli okumalar dilerim.
.
İsmail kemikli parmaklarıyla tuttuğu ve daha yeni okumayı bitirdiği kitabı sehpanın üzerine bıraktı. Kitapları severdi genç adam. Kitaplarda kaybolmayı,kitapların içindeki olaylara sürüklenmeyi çok severdi. Oturduğu koltuktan kalktı ve mutfağa doğru ilerledi. Sevgilisine en sevdiği tatlıyı yapacaktı. Probis. Sevgilisi probisi çok severdi,her buluşmalarinda ya kendisi yapardi yada satın alıp giderdi. Anlık düşündü İsmail,kendisi bu kadar sevgilisi için çabalıyorken sevgilisi onun için çabalamış mıydı hiç? Sorunun cevabı tabiki hayırdı. Sevgilisi ilgisiz bir adamdı. İlışkilerinin en başından beri böyleydi ve ikili üç yıldır birlikteydi. İsmail mutlu hissetmiyordu çoğu zaman çünkü sevgilisi bazen başkalariyla flörtleşir gibi konuşuyordu,Ismail ne kadar uyarsada genç,sevgilisini asla dinlemiyor ve kendi bildiğini okumaya devam ediyordu. Kalbi çok acıyordu İsmail'in. Kalp acısı hiçbir şeye benzemedi. Hele ki o kalp bir insan yüzünden acıyorsa. İsmail'in annesi ona her zaman kimsenin göz yaşı sebebi olma derdi. Ama bu sadece onun için geçerliydi. Başkaları onun göz yaşı sebebi olurdu hep. Ama İsmail kimseyi ağlatmamıştı o yaşına kadar,annesini dinlemişti. İnsanları kırmak ona göre değildi bunu bir hobi haline getirmiş kişilerde vardı. İsmail bunlardan iğrenirdi her zaman. Annesi bu sözü babası yüzunden söylemişti. Babası çoğu zaman ağlatırdı kadını. Babası onun da göz yaşı sebeplerinden biriydi. Ama İsmail babasını severdi. Cok severdi hemde. Onu kahramanı olarak görürdü. Sevgilisi ve babası çok benziyordu aslında ikiside ilgisizdi. Ama İsmail yinede seviyordu iki adamıda.
Bunları düşünürken tatlısını yapmayı çoktan bitirmişti genç adam. Hazır olan tatliları plastik bir kaba koydu. Ve kendiside hazırlanmak üzere odasina gitti. Hava soğuktu üstüne giydiği beyaz tişört ve gri eşofmanıyla üşüyebilirdi. Gözü dolabinda duran sevgilisinin siyah hırkasına takıldı. Hırkayı askıdan aldı ve üstüne geçirdi. Aynı sevgilisi gibi kokuyordu hırka. Sevgilisi onunla buluşmak istemediği zaman bu hırkayla özlem giderirdi İsmail. Odasından çıktı mutfak tezgahında duran plastik kabı aldı ve evden ayrıldı. Her zaman buluştuklari parka geldi banka oturdu ve sevgilisini beklemeye başladı. Yaklaşık yarım saat sonra karşıdan gelen sevgilisini gördü. Elleri sweatinin cebindeydi etrafı izliyerek geliyordu. Yeni uyanmıştı. Göz altlari şişikti ve kıvırcık sarı saçlari da dağılmıştı. Sevgilisi gün içinde sürekli uyurdu,uykuyu severdi coğu zaman mesajlarina geç dönerdi. Baktığında ise görüldü atıp geçerdi,cevap vermeye bile uğraşmazdı ilgisiz adam...
Barış İsmail'in yanına yaklaştı ve yanına oturdu. İsmail gülümseyerek sevgilisine baktı. Bir haftadır görüşemiyorlardı Barış görüşmek istememişti.
"Sevgilim,seni çok özledim. Sana en sevdiğin seyi yaptım. Probis!"
Barış hiçbir tepki vermedi ve cebindeki telefonunu çıkararak instagramda gezinmeye başladı
"Zahmet etmeseydin keşke,iştahım yok bugün"
Bu bardağı taşıran son damla olmuştu İsmail için. Sinirle kabı banka bıraktı. Ve gozlerindeki sinir ile sevgilisine döndü
"Bana bak Barış Alper,konuşmamız lazım"
"Ne konuşacağız İsmail? Mesgulum görmüyor musun?"
"Barış,ben çok yoruldum. Senin bu ilgisizliğin bana karşı sevgisizliğin beni çok yoruyor ve kalbimi acıtıyor. Her gece ağlamaktan çok yoruldum Barış,neden böyle yapıyorsun? Ne yaptım ben sana? Neden beni sevgisizliğinle cezalandırıyorsun?"
İsmail konuşurken göz yaşları çoktan akmaya başlamıştı. Genç adam artık dayanamıyordu. Cok birşey istememişti sevgilisinden. Sadece ona ilgi gösterip sevmesini istemişti. Ama biricik sevgilisi ona bunu çok görmüştü
"Ne saçmalıyorsun İsmail,daha ne istiyorsun? Daha ne yapayım senin için. Sana katlanmakla yeterince iş yapıyorum zaten"
Bu söz canını fazlasıyla yakmıştı.
"Barış,sen ciddi olamazsın. Ne dediğinin farkında mısın? Bu ilişki için elimden gelen herşeyi yaptım. Sen ne seviyorsan herşeyi yaptım. Karşılığı bu mu gerçekten?"
"İsmail,saçmalamaz mısın lütfen? İlişkimiz gayet düzgün iste. Senin yerinde olmak isteyen kaç kişi var biliyor musun? Kıymet bil biraz"
"Bitti,herşey bitti Barış Alper. Artık yerime geçmek isteyen kişileri alırsın"
İsmail bir hışımla yerinden kalktı. Gözunden akan yaşlar göruşünü bozuyordu. Kalabalık bir alana girdi. Ağladığı için insanlar ona garip bir şekilde bakıyordu. En sonunda evine gelince kapıyı açıp kendini içeriye atti. Sabahlara kadar ağladı. Canı çıkana kadar ağladı. Ama ağlamak hiçbir şeye çözüm olmadı,kalbinin acısını dindiremedi. Kalbinin acısı hiçbir zaman geçmedi
Ne kalbinin acısını durdurabildi ne de Barış'a olan aşkını unutabildi
.
Insanlar gelip geçer,şu hayatta karşılaşacağımız bir sürü insan olacak ama insanlarda kötü izler bırakmaya gerek yok. İnsanlara acı çektirmeye onlarin acısı olmaya gerçekten gerek yok. Bir insanın canını acıtınca huzurlu hissedebilen var mı? Çok merak ediyorum,umarım ki yoktur. Lütfen biriyle bir ilişkiye başlarsanız ona ilgi,sevgi gösterin.
Her insan sevilmeye değerdir.