Terk edilmiş motele yerleşmeye çalışıyorduk. Avriel, Kaiyo ve Astra erzaklarımızı motelin içine götürüyordu. Erzakları gözden geçirirken, bunların ne kadar süre yeteceğini düşünüyordum. Konserveler, temel gıdalar, atıştırmalıklar ve su... Arkadaşlarımın yüzüne bakarken, her birimizin günlük ihtiyaçlarını düşündüm. Acaba bu yiyecekler bize bir hafta yetecek miydi? İçimde bir endişe dalgası yükseldi. Eğer yiyecekler tükenirse ne yapardık? Bu zombi kıyametinde dışarıda güvenli bir şekilde yiyecek bulmak imkansız gibiydi. Belki de erzakları daha dikkatli tüketmeli, her öğünde daha az yemeliydik. Her halükarda, bu durumu arkadaşlarımla konuşmalıydım.
"Athena?" dedi Mete endişeli bir sesle. Uzun zamandır konuşmuyordum, endişelenmiş olmalıydı. "Efendim?" Mete kafasıyla Clementine'ı işaret etti, "Şey...Dışarıda, Clementine gibi değerli küçük bir kızı tehlikeye atacak pek çok şey olduğunu söyleyecektim. Tanıştığımız günden beri Clementine'ı koruyup kollaman gerçekten harika bir şey."
"Sağol Mete." Dedim hafifçe gülümseyerek. Mete ve ailesine güveniyordum, sanki yıllardır arkadaşım gibilerdi.
Astra ile konuşmalıyım, dedim kendime, erzakların miktarını o biliyordu. Belki bir plan yapardık, hem kasabada sadece bir market olmamalıydı başka bir market varsa oraya da gidebilirdik.
Astra'nın motelin giriş katında bir odaya girdiğini gördüm. Hemen peşinden gittim. Kapının aralığından içeri süzüldüm ve onu odanın ortasında, elinde bir defterle erzakları sayarken buldum. Açık kahverengi saçları omuzlarına dökülmüş, kahverengi gözleri dikkatle erzakları inceliyordu. "Astra," dedim, sesimdeki endişeyi gizlemeye çalışarak. "Erzaklarımızın tam olarak ne kadar yeteceğini bilmemiz gerekiyor. Bir plan yapmalıyız." Gözlerimle ona güven vermeye çalıştım, çünkü bu zor durumda hepimizin birbirine ihtiyacı vardı. Astra başını sallayarak bana döndü, elindeki deftere notlar alarak sayım yapmaya devam etti.
"Ava, Mete ve senin ava gittiğini düşünürsek... bu motelde daha fazla kalabiliriz." Dedi anlayışla.
"Peki yemek dağılımını nasıl yapacağız? Ve bir mutfak var mı?" diye sordum hemen, makarna, salata gibi şeyleri yapmamız için mutfağa ihtiyacımız vardı.
"İki yan odada bir mutfak var, ben pek yemek yapmaktan anlamam ama Avriel bize yemek yapabileceğini söyledi. Erzaklarımızı saydım, bugün yemek dağılımını yaparız." Dedi. Bende erzakların bulunduğu odayı incelemeye başladım.
Kocaman bir kutunun üstünde "MAKARNA" yazıyordu, kutunun içinde çeşitli makarna çeşitleri vardı, kutunun kapağını kapatıp diğer kutuya geçtim. Diğer kutuda ise paketlenmiş meyveler ve konserve sebzeler bulunuyordu. Küçük bir kutuda haşlanmış fasulye, nohut ve bezelye konserveleri buldum. Koli koli sular, içme suyumuzu sağlayacak kadar doluydu; bu, en azından su konusunda endişelenmememiz gerektiği anlamına geliyordu. Bir başka kolide bisküviler, krakerler ve atıştırmalıklar dikkatimi çekti, diğer kolide ise çeşitli içecekler vardı. Her birini dikkatlice inceledik ve Astra, defterine bu erzakları ve miktarlarını not aldı.
Odanınköşesine doğru ilerlerken, diğer eşyalar dikkatimi çekti. Şampuanlar, temizlikmalzemeleri ve pedler vardı. Bu küçük lüksler gibi görünen eşyalar, aslındaburada büyük bir rahatlık ve güven duygusu sağlıyordu. Derin bir nefes aldım;en azından hijyen konusunda da bir süreliğine rahat olacaktık. Şampuanların ve temizlik malzemelerinin kokusu, odada hafif bir ferahlık yaratıyordu.
"Astra," dedim, gözlerimle bu malzemeleri işaret ederek, "Bunlar önemli. Temiz kalmamız lazım, özellikle bu koşullarda." Astra başını sallayarak not aldı ve ben de kendimi biraz daha güvende hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜYEN DÜNYANIN İÇİNDE
Ficción GeneralZombi kıyametiyle sarsılan bir dünyada, Athena ve Clementine, vedaların, ihanetlerin ve umutların izinde hayatta kalmaya çalışıyorlar.