{3~Öfke ve Silah}

31 6 8
                                    

Öfke en büyük silah olabilirdi ama özlem duygusu öfkeyi de yenebilirdi. Özlemek, Üzülmek demekti. Üzüntü ise zayıf düşürüyordu ama intikam arzusu hepsinden üstündü

Diğer verdiği hediye kutularına da baktim Atlas'ın verdiğinde zarif bir bileklik Doruk'unkinde de kar küresi vardı.

Kolyeyi incelemeye devam ettim. Bu kolyenin Ergün'de olması imkânsızdı. Annemin kolyesinin onda ne işi vardı ki? Aklıma saçma sapan düşünceler geliyordu. Kapının çalmasıyla o tarafa baktım. Eftalya gelmişti

"Konuşalım mı" dedi mahçup bir tavırla

"Olur" dedim ifademi bozmadan. Kolyeyi cebime attım

"Dün olanlar için üzgünüm" dedi burnunu çekip

"Sorun değil" dedim bana kısa bir an baktı ve bir anda sarıldı yavaşça ona karşılık verdim. Ağlıyordu

"Özür dilerim kendimi kaybetmiştim"

"Sorun yok. Geçti..." aynı annemin yaptığı gibi saçlarını okşadım bana sarılırken uykuya daldı onu yavaşça yatırdım

Kolyeyi çıkardım. Üzerindeki kanlar annemindi. Gözlerimin önüne o an geldi. Yarın herkez mezarlığa gidecekti annem için bense uzaktan izliyecektim. Gece olunca gitmek daha iyi hissettiriyordu

Ertesi Sabah

Gece Eftalya ile beraber uyumuştum ve içim biraz daha rahattı hatta geç kalmıstım hızla hazırlanıp evden çıktım ve sirkete gittim. Bilgisayarı biraz daha kurcalıyacaktım

Sirkete gider gitmez bilgisayarın başına oturdum ve flaştaki klasörlere baktım. İyiki dün kırmayı becerememiştim. Ama bir şey oldu

Klasörler boştu...

Bilgisayar birden kapandı.

"Hayır... Hayır. Hayır!" Siyah ekranla baş başa kaldım. Bilgisayar hacklenmişti "Biri benimle oynuyo..." derin bir iç çektim "kendine gel Açelya hadi" dedim ama kendimi motive etmeyi basaramadım.

Telefonum deli gibi çalıyordu. Açmam lazımdı. Yengem arıyordu

"Efendim" dedim bitkin sesimle

"Eftalya'yı hastaneye kaldırdılar! Ameliyatta!" dedi Lavin abla telaşla

"Geliyorum" panikle şirketten çıktım. Doktorun sözleri aklıma gelince daha da panikledim 'bir daha ameliyat olursa kurtaramayabiliriz' demişti

Hastaneye geldiğim anda ameliyathaneye koştum. Yerini ezberlemistim artık. Tüm hastaneyi ezbere biliyordum. Eftalya ameliyattayken hep etrafta dolaşırdım.

Kapıda bir aile kuyruğu vardı. Amcam, yengem, dayım, kuzenim, atakan ve Alara ablam hepsi burdaydı. Lavin yengem bana yaklaştı.

"Korkma durumu iyi" dedi güven verircesine

"Çok iyi bir doktor bulduk eğer ameliyat başarılı geçerse tamamen iyleşebilirmiş" dediğinde sinirlendim

"Doktor mu değistirdiniz benden habersiz! Zaten en iyi doktorlardan biriydi!" diye bağırdım öfkeyle. Benim üzüntüm öfkemdi ve öfkem de en büyük silahım olabilirdi bunu biliyorlardı

"Sakin ol Açelya" dedi amcam beni kenara çekip. Alara tam konusucakken onu susturucak bir bakış attı

"Kim bu doktor?" dedim sinirle bir şeyler dönüyordu ve bunun farkındaydım

"Ergün'ün oğlu" dedi Alara ablam "Doruk... kendisi çok iyi bir doktordur"

"Ne demek Ergün'ün oğlu lan!?" Tayfun amcam hala beni tutuyordu "Ben o adamın oğluna mı güvencem!?" dedim öfkeyle daha sonra Tayfun amcama baktım "Sen de izin mi verdin!?"

"Açelya biraz mantıklı düşün kardeşinin hayatı soz konusuydu" dedi Tayfun amcam dalga gecer gibi

"Durdursunlar ameliyatı! Kardeşime zarar vericek!"

"Sakin ol" dedi Lavin yengem

"Söz veriyorum Açelya hiç bir şey olmıycak" dedi Alara ablam da

Biraz da olsa onlara güvenmeye karar verdim ama güvenmedim. Saatler geçti doktor ameliyattan çıktı. En başta onun üzerine atlamak istedim ama yapmadım. Hepimiz ona bakıyorduk

"Ameliyat gayet başarılı geçti. Tamamen iyleşicek ama dikkat edilmesi lazım." İç çekti "bu kadarı yeterliyse iyi günler" dedi ve uzaklaştı

OAnun peşinden gittim ve boğazını tutup onu duvara yasladım. Hemşireler ve doktorlar bize doğru bakmaya başladı. Doruk 'sorun yok' dercesine bir işaret yaptı

"Bir şey mi oldu Açelya hanım" dedi bıkkınca

"Neyin peşindesiniz siz!?" diye bağırdım öfkeyle "Baban da sen de başıma bela mısınız!?"

"Neden bahsediyorsunuz?" derken bakışları sinirimi bozmuştu meydan okurcasına bana bakıyordu

"Seni örgütte gördüm." dedim fısıldayarak "şimdi doktor olduğuna inanmamı bekliyosun?"

"Doktorum zaten"

"Benimle oynama yoksa seni yok ederim. Babanın örgütte önemli biri olması da önemli değil bunu yaparım" boğazını bıraktım "Umarım kardeşim iyidir yoksa senin işini bitiririm" dedim ve uzaklasmaya basladim giderken söylendiğini duyabiliyordum

"Senin tehtitlerin bana sökmez Dolunay kim kimi bitiriyo görürüz" diye mırıldandı

Bu sözler bana hiç bir etki etmemişti bir an durakladım ve alayla gülmeye başladım. Sonra yürümeye devam ettim. İyice delirmeye başlamıştım

"Umarım kolyeyi beğenmişsindir!" diye bağırdığında hızla o tarafa döndüm ama etrafta yoktu

Ne demek istemişti şimdi bu?

Derin bir nefes alıp ailemin yanına döndüğümde Atlas da burdaydı. Tayfun amcamla konuşuyordu. İyice şüphelenmeye başlamıştım. Ben yanlarına gidince susmuşlardı

"Ne oluyo burda?" dedim şüpheyle

"Ergün yarın bir toplantı istiyo" dedi Tayfun amcam "Atlas onu söylemeye gelmiş"

"Ne için?"

"Babam aramızı düzeltmemiz gerektiğini söyledi bu yüzden seninle bir toplantı istiyor" dedi Atlas da

"İyi tamam yarın ofise gelsin" dedim bıkkınca. Tayfun amcam beni kenara çekti

"Ne ofisi Açelya? Ergün'ün ne yapacağı belli olmaz şirketi falan patlatır" dedi sessizce ama isyankar bir biçimde

"Öyle mi?" dedim alayla "Onun oğluna güvenen sendin amca" amcam sustu "benim işime bir daha karışma çünkü artık sana bile güvenmiyecek hale geldim" Atlasa döndüm "Ergün'e yarın ofisime gelmesini söyle"

"Tamamdır" dedi ve ordan uzaklaştı

"Açelya-" amcamın sözünü kestim

"Hiç bir şey duymak istemiyorum amca" dedim ve hastaneden çıktım

Akşam olmuştu annemi görmek istiyordum yanına gitmek istiyordum. Mezarlığa gittim

Annemin mezarına geldiğimde benim adımı taşıyan çiçekleri oraya koydum.

"Merhaba anne" dedim gülümsemeye çalışarak "Sözümü tutamadım sizden özür dilerim..." derin bir nefes aldım "Katilini bulamadım" babamın mezarına baktım "kardeşimi koruyamadım"

İki mezarın arasına uzandım ve toprakları okşadım. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve anneme sarıldım.

En azından mezarına sarılabiliyordum hala...

Annemin saçlarımı okşadığını hayal ettim. Biraz da olsa içim huzur doldu. İçım kan ağlıyordu fakat dışardan robot gibiydim. Yüzümde mimik oynamazdı. Şimdi ise annesinden ayrılmış bir yavru kedi gibi hissediyordum. Bu yüzden mezarlığa gelmezdim. Her geldiğimde zayıf düşüyordum

Söz vermiştim. Ben sözlerimi tutardım. Ne olursa olsun intikam alıcaktım.

~Bölüm Sonu

Böyle aklıma gelirse girişte sözler yazcam beğendiniz mi?

Vote ve yorum yapmayı unutmayın şekerlerim

BÜYÜK ÇIKMAZ [Psikolog'un Kızı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin