Sezar Alasoy'un yanından ayrılışımın üzerinden henüz bir saat geçmişti. Şuan kafam darmadağınıktı. Sezar Alasoy ile bir olul abim ile sevdiğim adamı bitirmek işi kafama bir kere yatmıştı.
Telefonumu kapatmıştım. Kafamı direksiyona yaslamıştım. Uyumak, ve uyandığımda her şeyin bir kâbustan öte olmadığını görmek istiyordum ama ne uyuyabiliyordum, ne de bu iğrenç kâbustan uyanıyordum.
Kafamı dağıtmak istiyordum. Şuan gideceğim en mantıklı yer Kuzey'in eviydi. O eve bir daha asla gitmezdim. O evi satın almak için acaba kaç tane insanın organları satılmıştı?
Kuzey, beni defalarca aramıştı. Ondan Sezar Alasoy'u araştırmasını istemiştim ve Kuzey, Sezar Alasoy'un bir mafya olduğu bilgisine de ulaşmıştı. Bu nedenle beni bir kaç kere aramıştı. Ama telefonu kapattığım için şuan arasa bile bana ulaşamayacaktı.
Kuzey'in evine sürerken gözlerim ağlamaktan şişmişti ve ağrıyordu açıkçası. Ama buna rağmen gözümü açık tutan tek şey kindi. Gözümü kin bürümüştü.
Telefonu açtım ve aniden telefonum kasıldı. Ekrana düşen bildirimlere baktım göz ucuyla.
Aslan Parça'm kişisinden 28 arama, 19 mesaj.
Canım Yengemmmm.. kişisinden 12 arama.
Kuzey'imm kişisinden 7 arama 10 mesaj.
Mesajları tek tek okumak istemiyordum. Zaten şuan beni takip ettirdiğini biliyordum. Ajandı sonuçta o. Pardon, Üst Kıdemli Ajan idi kendisi. Unutmuşum.
Ama izimi kaybettirmenin bir yolunu bulacaktım ve Sezar Alasoy'un benim için ayarladığı evde kalacaktım. Numaramı değiştirecektim, belki de ismimi. Bilmiyordum. Ama sıfırdan başlamak istiyordum.
Öte yandan yengem de o evde kalmak istemeyecekti. Defne'yi alıp gidebileceği hiç kimsesi yoktu. Tüm ailesi yıllar önce ölmüştü. Akrabası da yoktu. Yengeme yardım etmek istiyordum, ancak yengemle yüzleşecek gücü kendimde bulamıyordum.
Ayrıca artık mafya alemine ben de giriş yapmıştım. Onları yanıma alamazdım, bu onların da tehlikede olduğu anlamına gelirdi. Onlara bugün ulaşacaktım.
Yengemi aradım. Telefon hemen açılmadı. Bir dakikaya yakın hattın ucunda kaldım ama tam kapatacakken yengem actı telefonu. İlk ben konuşmadım. Nereden başlayacağımı bilmiyordum. O da bilmiyordu, o da konuşmuyordu. İlk adımı onun için attım.
"Yenge," dedim ağladığım için değişen sesimle. Ve burnumu çektim. Karşı taraftan bir ses gelmedi. "Benim." Sarsıldım. "Yengen iyi değil."
"Yengem nerede?" diye sordum onu umursamayarak.
"Evde. Bayıldı-" Telefonu, Üst Kıdemli Ajan Aziz Atakan'ın suratına kapattım. Ve hemen eve sürdüm.Bu eve gelmektense, cehenneme gitmek daha mantıklı geliyordu ama yapacak bir şey yoktu. Eve sürdüm, göz yaşları içinde. Acaba Defne, Nisa'nın sıktığı silahın sesine ne kadar korkmuştur?
Yengemi düşünmek bile istemiyordum. O da bir ihanet yaşamıştı, benim gibi. Onu anlıyordum ama anlamamayı dilerdim.
Eve yaklaşınca göz yaşlarımı sildim ve ağladığımı Üst Kıdemli Ajan Aziz Atakan'a göstermek istemedim.
Arabayı kocaman evimizin önünde durdurup indim. Etraf polis ve basın mensupları ile doluydu. Beni gören basın mensupları benimle röportaj yapmak istedi ama onları umursamadan eve girdim. Yatak odasından gelen seslerle yukarı, yatak odasına çıktım. Odaya girmemle odadaki tüm bakışlar bana döndü. Yengem yatakta uzanmıştı. Yanında Gökçe ve Nisa vardı. Bir de o. Asla- Pardon, Üst Kıdemli Ajan Aziz Atakan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN
RomansaYağmur'un babası mafyadır ve yıllar önce bir cinayete kurban gitmiştir. Şarkıcı Yağmur babasının kalp krizi geçirerek öldüğünü düşünüyordur. Ancak babasının cinayete kurban gittiğini öğrenince gözünü kin bürür. Şarkıcı Yağmur'un yeğeninin doktoru Za...