Yeni, muhteşem bir güne uyanmıştı David. Aklında sürekli iş vardı ama şu uçakta gördüğü kabusu da unutamamıştı hâla. Bazı şeylere çok takılırdı. Takıldığı bu şeyler saçma olsa da bazen günlerce üstünde kafa yorardı... Ama son günlerde gördüğü kabusları enerji olsun diye aldığı küçük mavi hapa bağlamıştı çoktan... Tabi yoruluyordu tüm gün. Enerji kaybı yaşıyordu ve bunun telafisi herhangi bir doktora sormaksızın kullandığı o minik mavi haplardı.
Daha yataktan kalkamamıştı. Genelde erken uyansa bile yatakta yatıp düşünmeyi, vakit geçirmeyi severdi David. Yandaki sehpanın üstündeki kumandayla, mini buz dolabının üzerine yerleştirilen küçük televizyonu açtı. Türk kanallarını hızla geçti ve CNN'i buldu. Birkaç Amerika'dan haber izledi, sıradan, sıkıcı denilebilecek haberlerdi bunlar. Daha sonra biraz da Türkçe bir şeyler izlemek istedi canı. Mâlum Türkçeyi yeni öğrenmişti. Flash TV'de halay show yeni bitmiş ve haber bülteni başlıyordu...
Birkaç siyasi haberden sonraki haber vahşetti. Bir cinayet... Haberi sunan gazeteci heyecanla şöyle diyordu: "Ünlü, Tellkomme Şirketi sahibi Karadenizli işadamı Beşir Eniz, dün akşam saatlerinde kendi odasında vurularak hayatını kaybetti. " David bunları duyduktan sonra tam kısa süreli şok geçirmeye hazırdı ki duyduklarına Patron Beşir'i öldürenin en yakın çalışanı olan İhsan Bey olduğu eklendi. David birkaç saniyeliğine de olsa kendinden geçmişti çünkü daha o adamla dün bereberdi.
Haberi dikkatlice izlemeye devam etti. Silahtan İhsan Bey'in parmak izleri, polis evini aradığında da mavi ceketinin cebinden Beşir'in altın dişi çıkmıştı.
David kendine gelmek için hemen kalkıp yüzüne su çarptı ama çare yoktu, televizyonda hâlâ o haber vardı. Psikolojisi alt üst olmamıştı ama... O bundan daha büyük badireler atlatmıştı küçükken. Mesela bir gün amcası Jason için bankadan para çekmeye gitmişti. Beş dakika sıra bekledikten sonra tam sıra küçük David'e gelmişti ki, yüzleri maskeli iki soyguncu içeri dalıp ilk sırada olan David'i esir alıp silahı bankada çalışan görevliye doğrulttuktan sonra bağırıp çağırmaya başlamıştı etrafa... Tüm paranın diğer arkadaşının doğrulttuğu büyük siyah poşete konulmasını istiyordu. Tabi bir kolu David'in boğazında ve diğer elinde bir silah...
Kucağında çocuğu olan bir kadın kaçmaya çalışmıştı o karmaşada... Ama David'i tutan acımasız adam kadını vurmuştu kafasından. Yere düşen coçuğun ağlamasına tahammül edemeyip onu da oracıkta öldürmüştü dengesiz herif ve David kafasında silah dayalı bir şekilde olan biteni izliyordu. Yüreği titriyordu tabi onun da. Daha 13 yaşındaydı. Korkudan gözünden yaş gelmişti ama bağıramıyordu 'lütfen bana bir şey yapmayın' diye... Paranın tamamını aldıktan sonra lanet adamlar kaybolmuştu ortadan. Benzer birkaç olay daha yaşayan David aslında çok da devrilmemişti daha dün görüştüğü iş ortağının ölümüyle.
Yine şu küçük mavi enerji hapını almış, olanları düşünürken aklına birden İhsan Bey ile patron Beşir'in odasından çıktıktan sonra, odaya giren siyah smokinli üç adam geldi. Şüphelenmemiş değildi onlardan ama takılmamıştı da...
David'in kafası allak bullak oldu birden. Önünü göremez haldeydi şuan. Burdan çıkıp ne yapacaktı şimdi, tek güvendiği adam İhsan Bey'di ve tek tanıdığı adam da oydu aslında. Şu şüpheli siyah giyen adamlar geldi aklına tekrar ama onlara cinayet şuçunu yükleyemezdi. Tüm deliller Malatyalı İhsan Bey'i gösteriyordu malesef. Tamam, belki patronunu sevmiyordu hiç ve bunu ballandıra ballandıra anlatıyodu David'e ama o kadar câni biri olduğunu sanmıyordu hâlâ Amerikalı.
Bugün ne yapacağını düşünüyordu David. Açıkcası hiçbir şey yapası gelmiyordu da. Bir anda çalan telefon korkutmuştu David'i. Sunnin şirketinden, Amerikadan arıyorlardı. Olan biteni duyan Patronu Bay Mahone'du telefonun ucundaki. David'den acilen, şuanda hazırlanan bir uçakla Amerikaya dönüş yapmasını istedi. Ama kararsızdı David ve bir süre daha İstanbul'da kalıp olaylarla yakından ilgileneceğini söyledi cesur bir şekilde. Biraz bozulmuştu araları patronuyla, yapacak bir şey yoktu ama. Bu işe hayatını koymuştu. Kocaman yüreğiyle girmişte bu işe David. Bu yüzden küçük şeyler karşısında asla vazgeçmeyeceği konusunda kalbi ve beyni hemfikirdi.
Tam yorgun bir şekilde kendini yatağa atmıştı ki, aniden çalan kapı korkuttu David'i. Kalktı, kapıya bakıyordu öylece ve kapı da David'e...
Yorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERGÜZEŞT-İ DAVID
KurzgeschichtenSergüzeşt-i David : Adı üzerinde "David'in Serüveni" dir. David'in başından geçen olayları anlamaya çalışacağız beraber. Bazen bir POLİSİYE'nin içinde; bazen bir MACERA VE AKSİYON'un tam ortasında bulacağız kendimizi. Heyecan ve merak dolu bu romanı...