Flashforward

8 2 6
                                    

*Flashforward*
...

Midem ağzıma gelirken Minho'dan kaçmaya çalışmak çok zordu.

Eğer tuvalete gidene kadar zaten yemediğim yemeği kusmazsam kapıyı kilitleyecek vaktimde olurdu.

"Sikeyim..."

Dünya durmuş ve ben etrafımda dönüyormuş gibi hissetmeme rağmen koşmaya devam ettim, düşsem de, yere takılsam da devam ettim çünkü onun önünde bayılmak son isteğimdi.

Eğer öyle olursa yine aynı şeyleri yaşardım.

Ve benim buna hiç niyetim yoktu.

"Ya Han Jisung!"

Siktir, sesi geliyorsa yetişmiştir.

"Han Jisung bırak şu inadını, kendini öldürmek mi istiyorsun!"

Tamam yeter bu kadar.

Başımı çevirirken ağzımdan akan turuncu renkli sıvıya rağmen koşarak konuşmaya çalıştım.

"Lee Minho, sen de biliyorsun ben zayıf ölmeyi kilolu yaşamaya tercih ederim!"

"Han-"

Tuvalete girip hızlıca kapıyı kilitlediğimde ayaklarımın bağı çoktan çözülmüştü.

Yere düşerken çıkardığım ses Minho'yu korkutmuş olmalı ki dışardan kapının yumruklanma sesini duyabiliyordum.

Kendimi yerde sürüye sürüye tuvalet kabinlerinden birinin önüne getirmeyi başardığımda zaten boş olan midem, içindeki sıvıyı kusmaya başladı.

Başım dönüyordu, yer altımdan kayıyordu ve bu en şiddetli dalgada sörf yaparken denize düşmemeye çalışmak gibi hissettiriyordu.

Yavaş yavaş gözlerim kapanırken kendimi soluklanmak üzere yere bıraktım, ağzımdan çıkan son sözlerse;

"Üzgünüm Minho, dediklerini yapmadığım için..."

Bilincim kapanmadan önce duyduğum tek şey Minho'nun ağlamaklı bağırışı ve arkadan gelen siren sesleriydi.

--------

"Ne kadar zamandır gıda takviyesi almadı?"

"Ya-yaklaşık bir haftadır doğru dürüst bir şey yemedi"

"Serumu hazırlayın!"

Acil müdahale alanına sevdiğinin sedyesini koşarak sürüklemek çok kötü bir şeymiş. Bugün bunu öğrendim.

Gözlerimden akan yaşlar gömleğimin yakalarını ıslatırken, Jisung'umun elini tutmuş diğer koluna açılacak damaryolu için hazırlanmasını izliyordum.

Hemşire, elindeki yeşil renkli turnikeyi Jisung'umun koluna bağlayıp belli bir sıkılığa getirdikten sonra eline aldığı alkollü olduğunu düşündüğüm bezle  dirseğinin iç kısmını sildi.

Kalın, mavi klipsli iğne bebeğimin kolunu deldiğinde dudaklarımı alnına götürüp sanki değseler ona zarar gelecekmiş gibi öptüm.

Tedaviyi reddediyordu.

Bu ölümle sonuçlanan bir psikolojik rahatsızlıkken reddediyordu.

Aklımda onun güzel ses tonuna hiç yakışmayan koridorda söylediği cümle duyuldu.

"Lee Minho, sen de biliyorsun ben zayıf ölmeyi kilolu yaşamaya tercih ederim!"

Kafamı hızlıca ayılmak için iki yana salladım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ᴛᴏ ʙᴇ ʙᴏɴᴇ ☂︎ ᴍɪɴsᴜɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin