• Giriş •

548 56 6
                                    


Yalnız kalmak istemiştim ama gerçekten yalnız mı kalmak istiyordum yoksa birileri benim yalnızlığımı görüp engellesin miydi isteğim şu an bilmiyordum. Evimde tek başıma sadece televizyondan yansıyan ışıkla otururken çünkü bir şeyler kalbime batıyordu. Daha sesli bir şekilde aileme diyememiştim ama kadrolar resmi olmasa da açıklanmıştı ve koç sakatlığım geçmediği için beni geride bırakıyordu. Tüm sene, tüm emeklerim, Paris biletini elimde tuttuğum an hepsi hızlı ve acı verici şekilde beynimde dönüp duruyordu.

Sakatlandığım ilk an başlansaydı tedaviye ya da hayır oyuna girmeseydim ya da Amerika sonrası Türkiye'ye dönseydim... bu sorular hepsi beynimde dolaşırken asla sonucu değiştirmiyordu. Bitmişti. Mucize gerekiyordu şu an sadece, bir anda iyileşmem için. Oysa Santrelli'ye iyileşeceğimi ve olimpiyatta eksiklik çekmeyeceğini demiştim ama onun bunu kabul etmesi için işte o mucizeye ihtiyacım vardı.

Ekrandaki spikerin sesi yankılanırken milli takımın ilerlemesi belki beni biraz mutlu eder diyordum ve 2-1 skor tabelası da aslında mutlu edecek sonuçtu. Üst tura geçeceklerdi. Onlar hayalleri olan platformda oynamaya devam edeceklerdi.

Bir gol daha olursa... diye geçirmeden edemedim. Son dakikalara giriyorduk ve eğer bir gol daha olursa mucize olacak demekten kendimi alıkoyamadım.

"Hadi gol olsun." Derken elimi yalvarır gibi kenetlemiş ve çenemi de ona dayamıştım. Bu gol olursa mucize olacaktı, eğer gol atılırsa kadroya alınacaktım. Öyle inanmıştım işte. Gözlerimi kapatıp sallanan dizimi durdurmaya çalışırken gol sesi duymak istiyordum sadece. Bir anda o boşlukta süzülür gibi hallerim gitmiş ve sadece maça odaklanmıştım.

"Barış topu kaptı ve kaleye doğru süratle koşuyor." Cümlesini duyunca ise kalbimin teklediğini, nefesimin kesildiğini hissediyordum. Gözlerimi açıp saniyeler içinde rakip sahaya süratle koşan Barış'ı izlerken "Hadi." Diyordum sanki beni duyacakmış gibi. 2-1 öndeydik ve çıkacağımızı biliyordum ama eğer bu gol de olursa son dakika değişikliğiyle Santarelli'nin beni kadroya alacağına tüm umudumu bağlamıştım.

Kaleye yaklaşınca "Vur topa." Diyerek yerimden kalktım lakin Barış daha da ilerleyip geriye doğru pas atmıştı, biri vursun diye. Ama orada kimse yoktu. Gol olmamıştı. Ellerim çözülürken çok sıkıca tuttuğumu anca öyle anlamıştım.

"Saçma bir totemdi zaten." Diyerek kendimi koltuğa geri bıraktığımda ağlayacak gibi hissediyordum oysa. Sanki o gol olsa, Barış geriye değil de kaleye atsa ben olimpiyat kadrosuna girecekmişim de şimdi gol olamadığı için giremiyormuşum gibi hissediyordum saçma bir şekilde.

Yutkunup kısa bir nefes aldığımda maçın bitiş düdüğünün çaldığını ve herkesin sevindiğini görüyordum. Hepsi bulanıktı. Sesler boğuktu. Tek net gördüğüm kendini sırt üstü yere bırakan sarışının kollarını kaldırarak sevinmesiydi. O tüm ışıkların altında parlarken ben nefes alma sebebim dediğim olimpiyata gidemeyen o karanlığın içindeydim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sen varsın diye | Barış Alper Yılmaz x İlkin AydınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin