...
Yüzüme vuran sıcak günışığı tanıdıktı. Sanki bu anı daha önce yaşamış gibi bir his doldu içime. Ne kadar uyanık olsamda uykulu göz kapaklarıma söz geçirmek sandığımdan zordu. Vücudumu sıkan bir şey olduğunu fark ettim. Kıpırdanarak kurtulmaya çalışsamda bir bataklığa batmış gibiydim.
Üstüme örttüğüm çarşaf cok boğucu ve sıcak hissettirmeye başladı. Mırıldanarak kurtulmaya çalıştım. Bir elin göğsümü kavradığın fark edince tutup diğer tarafa attım.
"Rahat bırak.." mırıldandım ama söylediklerimi bir tek kendim anlayabildim.
Sabah yorgunluğuyla vücudumu germek istedim. Nerede olduğum veya ne yaptığım o an aklımda değildi. Vücudumu yan tarafa yatırdığımda yatağın sol ucunda olduğumu bilmiyordum.
*GAAAH*
Kendimi yere sert bir şekilde çarpmışken buldum. Rüyadayken boşluğa düşme hissi gibiydi. Göğüs kafesim acımaya başladı. Şokla gözlerimi açtığımda yatağın altındaki tuşlu telefonu gördüm. O an nerede olduğumun ve kiminle olduğumun farkına vardım. Bir hışımla telefonu komidinin arkasına ittim. Eğilip görmek imkansızdı. Boş bir an bulup sonra onu oradan çıkarmalıydım.
Kafamı kaldırdığımda Andrei'nin yatakta uzanmış beni izlediğini fark ettim. Kafasını yastığa gömmüş baygın gözlerle bana bakıyordu. Dün gece ki anılar gözümde ufak ufak canlanmaya başladı. Utancımdan ölmek istedim. Keşke yer yarılsa içine girseydim. Vücudumu saklamaya çalıştım.
Dayak yemiş gibi hissediyordum. Sanki birisi beni uykumda tekme tokat dövmüş gibiydi. Elimi sızlayan karnıma götürdüm. Bileklerimdeki izler ve vücudumdaki morluklarda sızlıyordu.
Vücudumdaki izleri incelediğimi gören Andrei sırıttı.
"Günaydın."
Cevap vermeden gözlerimi kaçırdım. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum ya da ne söylemem gerektiğini. Yutkunarak zonklayan boğazımı yumuşatmaya çalıştım. Kendimi kirli hissediyordum. Ayağa kalkmak istesemde bacaklarımda o gücü bulamıyordum.
Andrei doğrularak esnedi. Vücudunu hafif gerip yatakta oturur pozisyona geldi. Dikkatimi çeken ilk şey boynundaki morluklar oldu. Doğru ya , dün onu ölesiye boğmaya çalışmıştım.
Anılarım canlanınca gözlerimi kapatarak unutmaya çalıştım."İyi misin?"
Bu soruyu duymamış gibi yapacağım. Evet iyi olmam için hiçbir sebep yok. Neden iyi olayım? Sen bu durumda olsan iyi mi olurdun? Böyle bir canavardan empatiyi beklemiyorum ama birazcık aklı vardır diye düşünüyordum. Yavaş yavaş bir volkan gibi patlamaya başlayacak sinirimi kontrol altına aldım. Öfke mantıklı davranmamın önüne geçiyordu. Derin bir nefes aldım. Aklımı kullanarak her şeyin üstesinden gelebilirdim.
"Aynen çok iyiyim."
İç çekerek elimle alnımı ovuşturup kendimi rahatlatmaya çalıştım. Sanırım artık biraz harekete geçmenin vaktiydi. Bir şeyler yapıp kurtulmalıydım bu cehennemden.
Andrei odadan çıkar çıkmaz telefonu nereye saklayabileceğimi düşündüm. Dünkü kıyafetlerim kirliydiler. Büyük ihtimalle yeni kıyafetler alacaktı. Göz ucuyla Andrei'ye baktım. Boş boş duruyor hiçbir şey söylemiyordu. Şuan omu görmek istemiyordum.
"Beni yalnız bırak." Sesim çatallaşmıştı. Boğazımda bir yara varmış gibi hissettiriyordu. Bunu bir emir gibi söylemiş olsamda ikimizde bunun bir istek olduğunu anlayabiliyorduk.
"Neden?"
Ellerimle yüzümü kapadım. Göz göze gelmek bile dün geceki anıları canlandırıyordu zihnimde. Şuan bunlarla yüzleşmeye hazır hissetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI | BXB
Romance•Dubcon(dubious consent) ve CNC(consensul non-consent) içerir!🔞 " Gerçekten bu numarayla kaçabileceğini mi düşündün Demir?" Aklıma gelen her yolu denemiştim ama çıkmaz sokaklarla dolu bir labirentte gibiydim. "Andrei.." diye fısıldadım. Kolla...