Pavel masaya geçtiği gibi testin sonuçlarına baktı. "Bakalım neler varmış?" Edna gözlerini devirdi. Bacaklarındaki ağırlık azalmış ve eklem ağrıları hafiflemişti. Thedore eşofmanını çekiştirdi. Her ne kadar duş almış olsa da dinç hissetmiyor ilaçların yüküyle baygın-yılgın görünüyordu. "Tebrik ederim." dedi Pavel neşelenerek. "Hamilesin."
Edna gözlerini kapattı. Thedore ise bakışlarını kaçırdı. "Hey," dedi Pavel yumuşakça. "Sevinmelisiniz." Edna başını kaçmak istercesine geriye attı. Elleri düz karnına gitti. Therore çekingen bir şekilde, "İyi olacaklar mı?" diye sorunca Pavel koltukta doğruldu. "İyi olmaları için her şeyi yapacağım." dedi yemin edercesine.
"Bugün günlerden ne?" diye sordu Edna. Sesinde merak vardı. Bu konudan uzaklaşmak ve kendini iyi hissedecek şeyler düşünmeye ihtiyaç duyuyordu. "Hangi aydayız?"
"Yapmayın." dedi Pavel umursamazcasına. "Bunları mı düşünüyorsunuz?"
Thedore sivri bir dille karşı çıktı. "Tutsağız!" diye sinirle soludu. "Ne bekliyorsun?"
"Sevinmenizi." Açıkça söylemi bile Edna'yı çıldırtmaya yetti. Fakat hiçbir şekilde karşılık vermedi. Sadece kareli duvarlara baktı. Ruhu her şeyi kabullenmişti. Sessizce, çaresizce soğuk fayanslara gözlerini dikiyordu. Üstündeki atletin askıları bir o yana bir bu yana düşmüş, kabarık-temiz saçları omuzlarına dökülmüştü.
"Bir bebeğiniz olacak." diye yineleyince Thedore hoşnutsuzca homurdandı. "Sen gerçekten hastasın." Pavel ona cephe alırcasına döndü. "Şu hastalık yakıştırmasından hiçbir zaman hoşlanmadım."
Edna, "Ailenin seni kuruma bırakmasına şaşırmamalı." diyerek umursamaz bir edayla araya girdiğinde Thedore ona destek çıktı. "Er ya da geç bu gerçek açığa çıkacak."
"Sonsuza kadar burada kalmayacağız." dedi Edna, Thedore'ye çanak tutarak. Pavel sağ ayağını diğer ayağının üstüne atıp arkasına yaslanıverdi. "Sonsuzluk epey uzun bir kavram." dedi düşünür gibi yaparak. "Hem öyle demeyin bu sıkıcı, basık duvarlar aramıza bir bebeği getirdi."
Thedore gözlerini sinirle devirdi. Edna, akışın dağılması için Pavel'in odağını kaptı. "Angel'in sağlığı nasıl?" diye sordu. Pavel doğruldu. Koltukta dikleşti. "Sabit durumda. Bu ayki değerleri bekliyorum. Yakında teste gideceğiz."
"O zaman ayın sonlarındayız?" dedi Edna dizlerini ovarak.
"22 Haziran."
"Yaz!" dedi Edna. Yüzüne ince-saydam bir mutluluk yağdı.
"Epey bunaltıcı bir hava var. Her yaz olduğu gibi." dedi Pavel belgelere göz atarken. Edna başını Thedore'nin omuzuna koydu. "Yine de yazı özlemiştim." Thedore gülümseyerek kolunu sıvazladı. "Yaz bir başka, değil mi?"
"Her yaz kardeşimle adaya giderdik." dedi uykulu bir sesle. "Butik otellerde çalışır sonra işi bırakır, güzel bir tatil yapardık." Pavel verilere göz atarken tüm dikkati belgelerdeydi ta ki kendisine yönelen soruyu duyana dek. "Angel iyi olursa, iyi olurum, oluruz değil mi?"
Pavel elindeki belgeleri bıraktı. "Onu iyi etmek zorundayım." dedi nihai bir kesinlikle. "Biz iyi olacağız." dedi Thedore Edna'nın elinden tutarak. "Buradan çıktığımızda sana iyi bakacağım."
Pavel dönüş yolunda düşünceliydi. Parmak boğumları kanı çekiliyormuşcasına beyazlıyor ela gözleri kısılıyordu. Şakakları ve teni gerildikçe çocuk buyurgan tavrıyla onu süzüyordu. "Annem sence de çok sessiz kalmadı mı?" diye sorunca Pavel gözlerini akıp giden yoldan ayırmadı. "Yakında patlar balonu."
"Yine de endişeliyim. Çok git-gel yapıyoruz takip edilme riski...içimi yiyor." dedi çocuk elini sıcaklamışcasına sallayarak.
"Sorun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
General Fiction"Kiminle evli olduğunu biliyor musun, küçük tilki?" Angel alayla güldü. "Bir dahiyle." dediğinde hattın ucundaki adam histerik bir gülümsemeyle mırıldandı. "Ben." dedi donuk bir sesle. "Şeytan demeyi tercih ederdim." Angel 4 senedir bir peri masalın...