18

176 30 69
                                    

"Naptın, naptın?!" Babannem yüzünü buruşturarak babama bir kez daha sordu. Babam ellerini önünde kavuşturmuş babaannemin öfkesi karşısında gittikçe küçülüyordu. Babam gözlerini kaçırarak konuştu. "Pikniğe Çınar oğlumuzu da çağırdım."

Evet, bütün aile pikniğe gidiyorduk. Bütün aile. Kalabalığı tarif edebiliyor muyum? Her seferinde olduğu gibi yine bir olay patlak vereceği kesindi. Hele de babannemle dedem yan yanayken.

Yanan yine kesinlikle ben olacaktım bu piknikte de. Her seferinde her işi ben yapıyordum. Sesimiz çıkmıyor diye her işi bana kakalıyorlardı. Bir mangalı ben yakmıyordum. Bunlar da yetmezmiş gibi babam Çınar'ı da pikniğe çağırmıştı.

Günlerdir yüz yüze gelmemek için mahallede onunla resmen saklambaç oynamıştım fakat babam şimdi beni sobelemişti. Tam atlatmaya çalışırken olacak iş miydi bu?!

"Sen bize sormadan niye kafana göre iş yapıyorsun?!" Diye çıkıştı Babannem. Ona anlattıklarımdan sonra Çınar'a kin güdümüştü. Çınar'a üzülüyordum. Babannemin nefreti bedduasına yansır, o bedduada döner dolaşır yerini bulurdu.

"Anne, daha geçen güne kadar Çınar oğlum diye ölüp bitiyordun. Noldu birden?" Diye sordu annem. Babannem bastonunu anneme doğru salladı. "Sus kız! Ailecek bir pikniğe gidelim dedik, yaptığınız iş mi?!" Herkes babanneme hayretle bakıyordu. Daha düne kadar bağrına basıp aileden biriymiş gibi davrandığı Çınar'a böyle yapınca herkes şaşırmıştı tabii.

"Babaanne, valla bizden bile çok sevdiğini düşünüyorduk Çınar beyi. Niye böyle yapıyorsun şimdi, bir şey mi oldu?" Diye sordu abim. Abi oraları çok kurcalama. "Neden sizden çok sevecekmişim? Siz benim her şeyimsiniz." Bunu derken Babannem bana baktı. Hafifçe gülümsedim.

"Tamam Şahide'm, çocuklar yapmış bir hata. Bu seferlik mazur gör." Dedem babannemi kollarından tutmaya çalışarak konuştu. Babannem onu farkedince yan yan baktı ve "tamam tamam. Bu seferlik böyle olsun!" Diyip kapıya doğru yürümeye başladı.

"Noluyor bu kadına hiç anlamıyorum!" Diye konuştu Şule ablam. "Gerçekten, neden birden böyle oldu? Çınar bey bir şey mi yaptı?" Cüneyt eniştemin sorusuyla kafamı başka yöne çevirdim. "Her zamanki Babannem işte, yine bir şeye sinirlenmiştir buna patlamıştır." Diye geçiştirdi Yunus. Herkes onayladı. Biliyorduk ki Babannem canı istediğinde herkese sataşırdı.

Hepimiz aşağıya indik. İner inmez babannemle Çınar'ı gördüm. Çınar sessizce duruyor, babannemse memnuniyetsizce bizi bekliyordu. Çınar'la göz göze geldik. Nedense bir şey diyecekmiş gibi hissediyordum. Hemen başka tarafa baktım. "Hadi herkes hazırsa gidelim." Babamın konuşmasıyla hepimiz arabalara yöneldik.

Ben daha nolduğunu anlamadan bizim arabanın kapısı iki saniye içinde açıldı ve doldu. Korkuyla kaşlarımı çattım. "Noluyor ya?!" Sude ablam, Erhan eniştem ve Yunus arka koltuklara kurulmuşlardı. "Abin çok araba olmayalım diye arabaları almayın dedi, biz de almadık." İyi bok yediniz demek yerine derin bir nefes aldım.

Tarık eniştemin arabasına yöneldim. Abimler de bu arabaya doluşmuştu. "Bu ne ya? Boş bulduğunuz yere kurulmuşsunuz?!" Diye isyan çıkardım. Daha piknik yerine gidemeden benim mental sağlık çöküyordu.

"Ne bağırıyorsun Ahu?! Başladın yine!" Diye azarladı abim. "Arabalarınızı getirseydiniz!" Diye bağırdım. "Ahu, benim arabama gel istersen." Arkamdan duyduğum sesle kaskatı kesildim.

Tok bir ses duydum. Babannem bastonunu yere vurmuştu. "Şulelerin arabası boş, biz oraya bineceğiz." Dedi net bir şekilde. Dedem koluma girdi. "Ama bak, Çınar beyin arabası da boşmuş." Diyip beni o tarafa yürüttü. Babannem tişörtümden tutup beni durdurdu. "Ablasının arabası dururken niye binsin? Çekil bakayım sen!" Diyerek dedemi uyardı.

Deli ile divaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin