2 Gün sonra
Görevdeydik pusuya düşmüştük terkedilmiş bir yerdeydik 2 katlıydı. Dışarıda yaklaşık 50-60kişi vardı. Kimse konuşmasada herşey anlaşılıyordu. Büyük bir hırsla kalan son kurşununumuzu bile kaçırmamaya yeminliydik
Muratla ikimiz atış yaptığımız kırılmış bir pencerenin iki tarafındaydık.
Önce elindeki silahı yere bırakıp duvara yaslandı.ardından silahı bende sağıma fırlattıktan sonra, Muratın gözlerine kenetlenmiştim sessizliği bozmak için ayağa kalkıp akan gözyaşlarımı kolumla sildikten sonra yan odaya nisaların yanına ilerliyordum sert adımlarla.
İzin vermedi gitmeme Elini belime kavrayıp beni kendine doğru çekti ve devam etti “ eğer Şehit olursam beni unutma nişan yüzüğümüzüde çıkarma sakın tamammı” gözyaşlarıma hakim olmaya çalışıyordum çok beklemeden ufak bir yutkunmadan sonra söze girdim zamanımız yoktu.
Gözlerine geri dönüp sus diye bağırdım konuşamıyordum ağlamaktan.Bir adım daha atıp başımı göğsüne yasladım ellerimi arkadan bağlamıştım. Bir süre Bekledikten sonra eliyle saçımı arka tarafa atıp diğer elini çeneme yerleştirdi başımı otomatik yukarıya çevirip ellerimi saçlarına götürdüm.
Murat ben korkuyorum ya seni bir daha göremezsem “şşş öyle bişey olmucak kötü düşünme üzülmek yok ben hala yanındayım seni bırakmıcam birtanem” ben herşeyi biliyorum Murat kandırma beni dışarda 50 tane adam var mühimmat sayımız bitti sayılır telsizde çekmiyor “ ben seni nasıl kandırayım komutansın kızım sen Ateş timinin şu ana kadar gelen en yüksek rütbeli kadın komutanısın demek gerçekleri duymak istiyorsun o zaman söyliyim” dur yapma Murat lütfen sus “ derin bir nefes aldı konuşsana dedim. cümlemi bitirmeden beni kendine çekti
Dudaklarımız birbirine kenetlendi. Akan gözyaşlarım yanaklarından akıyordu elimi saçlarından alıp gözyaşlarını silmek istediğimde izin vermedi. Kendini geri çekip
“Sakın” diye mırıldandı ve devam etti önce “sikiyim böyle işi ya” diye bir ses yükseldi ardından “ bitti komutanım” dedi. Suat abiydi bu onunda kurşunu bitmişti Muratın elini dahada sıkıyordum“Komutanım sizde mühimmat varmı” diye ses yükseldi başımı sola çevirmek istememiştim
Gözlerimi açıp Murat'a baktığımda onun ceylan gözleri hala kapalıydı geri gözümü kapattığımda Mert ayağıyla kapıya vurup içeriye daldı ikimizinde aynı anda başı sola döndü Mert bir kaç saniye sonra öksürmeye başlamıştı ama çok telaşlıydı içerden gelen bağırma sesleri ile Mert'in konuşmasını beklemeden odadan çıkıp koşmaya başladık
Alt kata indiğimizde olduğum yerde durakalmıştım S-Suat abi diye mırıldandım yerde heryeri kan içindeydi vurulmuştu.etrafa baktığımda herkes atış atmaya devam ediyordu Murat arkasına dönüp Mert'in elindeki silahı alıp pencere kenarına geçti. Mertde yanımda duruyordu istediğim malzemeleri vermek için
Herşeyi bir kenara bırakıp 4-5 adım attıktan sonra yere dizlerimin üstüne çöküp vurulduğu yere bakmak için Çelik yeleğini çıkartıp kıyafetin bir kısmını kestim kurşun göğüs kafesinin üstünden geçmişti kanaması çok fazlaydı onu azaltmam gerekiyordu.
Kanamanın olduğu yere bastırıyordum bez gibi bişeyle hissedebiliyordum acısını “hakkınızı helal edin Komutanım sizi Muratla az basmadım” dedi. Suat abi kötü şeyler düşünme daha İlayda ile düğününüz olucak “doğruyumu söylüyorsun söz ver bana” yutkunduktan sonra “Suat abi söz” diye vurguladım.
Bişeyin yok iyisin sen dememle gözleri kapanmıştı nabzına baktığımda bişeyi yoktu
Bezi kaldırıp yaraya baktığımda kanaması vardı hala.yeni bir bezle bastırırken kimsenin elinde silah yoktu mühimmat bitmişti herkes bıçakları çıkarmış bekliyordu sessizliği bozmak için dışarda durumlar nası kaç kişi kaldı diye ortaya soru attım çok beklemeden Elif “sayıları azalttık fakat az önce bir grup daha geldi” dedi.