Bölüm 14

36 7 0
                                    


Odaya döndüklerinde İnci'nin bütün bedeni ağrıyordu. Bir saat daha duruşlar üzerine çalışmışlardı. Bir yerden sonra bacakları jöle gibi titremeye başlayınca Ayla ona gülmüş ve azat etmişti. Bütün bir antrenman boyunca İnci, Ayla'nın dokunuşları karşısında ne yapacağını şaşırmış, yaşadığı duygu karmaşasıyla allak bullak olmuştu.

"Güya sporun strese iyi gelmesi gerekiyordu." diye söylendi. Oysa İnci kendini gerim gerim gerilmiş hissediyordu.

Sürünerek kendini duşa attığında suyu önce sevdiği sıcaklığa getirip kaslarının gevşemesine izin verdi ama sonra sahada yaşadıkları aklına gelince istemsizce kendinden utanarak hüsran dolu bir ses çıkardı. Çıkardığı gibi eliyle ağzını kapattı. Sesi duyulmuş muydu?

Ayla "Orada her şey yolunda mı?" diye bağırınca İnci bir an yerinden sıçradı. Sesi tam kapının dışından geliyordu.

"E-EVET!" diye telaşla bağırdı İnci. Sonra da suyu en soğuğa çevirdi ve içinde çalkalanan bütün duygular yatışana kadar öylecene duşun altında kaldı. Halbuki soğuk sudan nefret ederdi. Havlusunu almadan banyoya girdiği için saçların sular süzülerek dışarı çıktı. Yerleri ıslattığının farkında olarak hızlı hızlı havluların durduğu köşeye yürüdü. Tam o sırada Vera'nın geldiğini ve Ayla ile konuştuğunu gördü. Onlar... Fısıldaşıyorlar mıydı?

Vera onu gördüğü gibi Ayla'ya bir şey demişti. Ayla ise elinde tuttuğu bir şeyi hemen arka cebine saklamıştı.

"Neler oluyor?"

"Size bakmaya gelmiştim ve kapının önünde bir zarf buldum." dedi Vera.

"Sana bir davetiye var." dedi İnci'ye elindeki diğer gümüş rengi zarfı verirken.

İnci, ona uzatılan zarfı aldı ve üstünde zarif bir el yazısı ile kendi isminin yazılmış olduğu gördü.

"Nereden?" diye sordu İnci.

"Üç yüzlü tanrıçanın yeniden doğuş ayini için Zincirsizlerden." dedi Ayla. Sesinde çok büyük bir saygı vardı.

"Aydoğanların sadece kadınlardan oluşan bir tür dini tarikatı olan Zincirsizler'in her yıl yeniden doğan genç kızın doğum gününe denk gelen dolunayda düzenledikleri bir tören. Sadece Zincirsizler, seçilmiş hanım ve efendilerin katılabilir."

İnci, yırtmamaya çalışarak zarfı açtığında üstünde sadece dolunay resmi olduğunu gördü. Hiçbir şey yazmıyordu.

"Alabilir miyim?" diye sordu nazikçe Ayla ona.

İnci, davetiyedense Ayla'nın bu halinden daha çok etkilenmişti. Zarfı dikkatlice onun ellerine geri teslim etti. Ayla bir eliyle davetiyeyi tutarken diğer eliyle de ateşi çağırıyordu. İnci, Ayla'nın mavi alevlerini pek de fazla çağırmadığını fark etmişti. O daha çok ayın ona verdiği güce, hıza ve dövüş kabiliyetine güveniyor gibiydi. İnci, mavi alevlerin yükselişini ve davetiyeyi sarışını hayranlıkla izledi. Ancak o zaman üstünde ne yazdığını okuyabilmişlerdi.

"İnci Akmeşe, Elçilerin seçilmişi olarak Zincirsizler'in huzurunda yeniden doğuşa davet ediliyorsunuz. Son döngünün kırılma noktasında görüşmek üzere."

"Bu tam olarak ne demek?" diye sordu merakla Ayla'ya.

Ayla alevlerini geldiği gibi geri göndermiş hala davetiyeye bakıyordu.

"Kimse bilmiyor. Selin hanım bu konu üzerine konuşmuyor ve hiçbir Zincirsiz de tarikatın sırlarını dışarıyla paylaşmaz. Gittiğinde öğreneceksin."

İnci, Ayla'nın sözleriyle irkilmişti.

"Nasıl yani? Sen benimle gelmeyecek misin? Nasıl olacak?"

Döngü Bozan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin