Incheon

2.4K 334 103
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Felix kahvaltıdan yeni kalkmışken telefonu çalmış, hemen açarak kulağına koymuştu.

Arayan biricik kardeşi Jisung'tu.

"Hyung, nasıl oldun?" Derken sesi telaşlı geliyordu.

Felix gülümsedi. "İyiyim Jisung."

"Sesini iyi duyduğuma çok sevindim. Sahiden sorunlarınızı çözdünüz mü?"

Felix gülümsedi.

Oturup uzun uzadıya konuşmamışlardı ama artık biliyordu. Hyunjin'in aslında ona ihanet etmediğini, onun için geri döndüğünü biliyordu.

Artık Hyunjin'e öfkeli değildi. İkna olmuş, onun sevgisini kabul etmişti.

Çünkü sevgisi... Yalan olduğu düşünülmeyecek kadar gözle görülür, elle tutulurdu aslında.

"Hı-hm." Diye yanıtladı kardeşini.

"Peki babam?"

Felix derin bir nefes aldı, yüzündeki gülümseme yavaşça yok oldu. "Düğünden sonra istediği şeyi alacak. Sonrasında-"

"Ne istemişti ki?"

Jisung biliyordu. En başından beri yaşanan her şeyi biliyordu ama bilmemezlikten geliyordu.

"Yok bir şey." Dedi Felix.

Jisung da diretmedi, konuyu değiştirdi. "Peki, öyle diyorsan... Yarın İncheon'a gideceğim. Gelmek ister misin?"

"Tatil için pek uygun bir zaman olduğunu sanmıyorum."

"Tatil için değil hyung, bir gece kalıp döneceğim. Biliyorsun, iki gün sonra... Dedemin ölüm yıldönümü. Onun anısını yaşatmak için mumları yakıp anma törenine katılacağım."

Felix irkilerek telefonundaki tarihe baktı. Jisung'un söylediği doğruydu, küçüklüğünde çok büyük anılara yer edinmiş yaşlı adamın ölüm yıldönümü gelmişti.

"Hyunjin'le konuşup haber vereceğim." Diyerek telefonu kapattı.

Kafasını kaldırdığında çoktan ona gülümseyerek bakan Hyunjin'le göz göze gelmişti.

Hyunjin konuşmasını rica edercesine başını sağa eğen bir hareket yaptığında Felix de gülümseyerek karşılık verdi.

"İki gün sonra büyükbabamın ölüm yıldönümü. Jisung anma töreni için İncheon'a gidecekmiş."

"Biz de gidelim öyleyse. Yaşlı adamı bu günde yalnız bırakmak istemeyiz."

Felix başıyla onayladı.

Yüzünde saf bir çocuğun bakışlarına benzer saf bir tebessüm, bir mutluluk vardı.

𔓘

Sonraki gün ufak birer çantayla evden ayrıldılar. Kış mevsimi soğuk ve epey karlı geçiyordu bu yıl.

Bu yüzden arabaya binene kadar Felix'in süt beyazı teni kızarmış, hafifçe üşümüştü.

Hyunjin çantaları bagaja attıktan sonra Felix'in kapısını açtı, onu güzelce koltuğa oturttu.

Ardından da direksiyona geçti.

Hafifçe çalan müzikle yavaş yavaş ilerliyorlardı. Yol kenarları bembeyaz karla kaplıyken manzara daha da hoş oluyordu.

"Ne yapmak istersin Felix?"

Hyunjin bir anda konuşunca Felix şaşkınlıkla ona döndü. "Büyükbabamın yanına gidiyoruz ya işte." Dedi ne olduğunu anlamaz bir tebessümle.

"Ondan bahsetmiyorum." Derken Hyunjin de gülüyordu. "Hani..." Gülüşü yavaşça söndü. "Artık şirkette çalışmıyorsun ya."

İnci Çiçeği | Hyunlix ﴾ Omegaverse ﴿ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin