Türkiye ye gelişimde suikaste uğramıştım yaralı ve kötü durumda olan ayağım artık bana bir şey hissettirmiyordu sapa yoldan çıkıp bir telefonla ki benimki çatışmada düşmüştü tüm gücümü geri almalıydım
Çatışma oldukça yakındı ve muhtemelen tüm İtalya şuan beni arıyordu canlı ya da cansız bedenimi
ayagımdaki sızıyla sapa yola çıktım tam o esnada bir ışık araç ışığı gördüm hayır tanrıya inanmazdımama bu, bu benim kurtarıcı meleğimdi
Önder;
Gece 2.40 son sarhoş gençleri evlerine bıraktım paramı fazlasıyla almıştım sarhoşken fazla vermeleri benim suçum değildi kestirme yoldan evime giderken yok çok ıssız olduğundan telefonu hoparlöre bağlayıp rahatlatıcı bir şarkı açtım şimdi daha iyi hissediyordumÖnüme birden çalıların arasından bir beden çıktı çığlık attım aracı hemen sağa kırdım o beden sol elini kaldırdı yardım ister gibi bir hali vardı simsiyah giyimli bu aklıma kötü şeyler gelirken ayakta duramıyordu eğik duruyordu ama cüssesi genişliği boyu bu şekilde bile belli oluyordu
indim ne kaybedebilirdim iyi misin yardıma mı ihtiyacın var dediğim esnada yağmur birden bardaktan boşalırmışçasına yağmaya başladı converselerm kayarken yanına biraz daha yaklaştım
bana baktı gözlerni secemiyordum o kadar ışık yoktu yanlız cok durgun ve cok duygudan yoksun duran surat ifadesiyle kafasını hafif önüne eğdiği sırada bende başımı eğdim gözünü seçmek için
birden kocaman elleriyle bedenimi tuttu alıma silah dayadı bedenimi ilerletti ben olduğum yerde tepinip tüm bedenimi oynatmaya çalışırken gran etkilenmiyordu onun bedenini geçemiyordum arabaya bindi tek hamlede beni yola doğru ittirdi
sarsılmanın etkisiyle yere düstüm elime devasa (küçük) taş girmişti arabayı ilerletti biraz sonra durdu hemen kalkıp koşmaya basladım camı açıp
silahı alnıma dayadı "beni götür" dedi tek hamleyle yan koltuğa geçerken ayağındaki yarayı farkettim
muhtemelen kurşun yarasıydı çok kanıyordu simdiyah üstü heryeri kandı o an gaza basamadığını anladım "sürr" diye yüksek sesle söylediaksanlı Türkçesi ve görünüşüyle yabancı olduğunu anladım korkarak bindim "hadi" diye ikinci ikazında silahın namlusunu çoktan şah damarıma dayamıştı
'tanam bak sürücem ama bana bir şey yapmıcaksın anladın mı beni' dediğim esnada sağıma döndüm
şimşek çakıp birden yüzü aydınlanınca kaşının kenarından uzanan dev yara izi gergin yüz hatlarıyla o kadar ürkütücü gözüktü ki kücük dilimi yutuyordum'ta tamam' dedim gazladım
telefonumu aldı tutacaktan yüzümü okuttu ana ekranımda erasmusla İtalyaya gittiğim de ünlü plajlarından birinde verdiğim poz vardı bir salise rezil olduğumu düşünürken o bakmış ve direkt arama yerine girmişti
bir numarayı tuşladı "yavaşla" dedi
yavaşladım ilk çalışta açan numarayla İtalyanca bir şeyler konuştular tek kelime olan güvenli kelimesini anladım kapattı konumu açıp "buraya git" dedi
tutacaga koyduğu telefona daha doğrusu konuma eğilip bakmak isterken sıcaklığına alışmış olduğum silah namlusunun soğukluğunu hissettim
'burayı iyi bilirim bu yoldan gidersek 2 saatten önce ulaşamayız sende kan kaybından ölürsün bende arabamda bir adamın nasıl öldüğünü patrona açıklayamam' dedim derin nefes aldım cok konuşuyodum acaba anlıyor muydu beni
"çok konuşuyorsun sen" dedi "ters hareketinde ecelin olurum he olmazsam seni asla kaybetmem bulurum haberin olsun" dedi gür sesiyle yerimde küçülmüştüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntı
RomanceRobert Del Piero ünlü İtalyan mafyası Önder Fehmi Nalcı makine mühendisi öğrencisi ikilinin yolu Türkiyede bir tesadüfle kesişir ve bu tesadüf hayatları kökten değiştirecektir