İdris: Senin aklın yerinde mi baba! Sen az önce ne dedin ha farkındasın inşallah?
Ömer: Farkındayım elbet ne duyduysanız o!
Cumali: Kabul etmiyorum dede! Bu haksızlığı kabul etmemizi de bekleme! -dedi kıpkırmızı olmuş suratıyla
Doruk: Iı azıcık sakin mi olsak benim karım hamile sonuçta -dese de kimse onu pek takmadı
Yamaç: Ali amcamızın oğlu tamam kabul, bizim kanımızdan biri evet ama bu gerçekten haksız bir dağılım. Alinin başına gelen olaylar olmasaydı hiçbirimizi tanımıyordu konuşmuyordu bizimle şimdi böy-
Ömer: Yeter! Ne dediysem o bitti
Vartolu: Bitmedi dede bitmedi! Böyle bir şey olmayacak herkese hak ettiğini vereceksin!
Ömer: Hak ettiğiniz budur ne eksik ne de fazla sözümün üstüne söz ettirmem! De gidin gözüm görmesin sizi haydi! -derken İdris, Cumali, Vartolu, Yamaç ve Selim ayaklanırken Fatma da kalktı.
Vuslat: Yapmayın Allah aşkınıza anne abi çocuklar oturun lütfen
Selim: Gidelim biz dedem de aklını başına toplasın yoksa hiç hoş şeyler olmayacak (ayaktakilere döndü) yola çıkalım biz nene sende gelecek misin?
Fatma: Geleceğim elbet (kocasına döndü) sende iyi düşün bey evet Ali torunum ama bunlarda çocuklarım ve torunlarım eşit davranacaksın yoksa olmaz! -diyerek son sözünü söylerken evden çıkıp giderlerken Doruk şaşkınca Ömer'e bakarken Ezo annesine yanaştı
Ezo: Şimdi ne olacak? -diye sorduğunda Vuslat bilmiyorum bakışı attı.
*
Ömer Vefa büyük bombayı patlatırken Ali telefonu kapatmıştı. Nazlı şaşkınlık içinde Ali'ye bakarken kaşları çatılı Ali geçip koltuğa oturmuş, bakışları halıyı bulurken Nazlı da yanına gelip oturdu bir süre sessizlikten sonra kendine gelen,
Nazlı: Ne düşünüyorsun
Ali: Ağalığı -derken Nazlı kaşlarını iyice çattı
Nazlı: Neyini düşünüyorsun ağalığın? -diye sorduğunda Ali gayet rahat ve normal bir şekilde cevap verdi.
Ali: Koskoca aile bana emanet olacak, büyük bir sorumluluk üstüme yüklenecek. Vefa ailesinin ağası (gülümsedi) zaten idmanlıyım silah eğitimi aldım dövüş eğitimi aldım doktor olup ne yapacağım ki -derken her cümlesinde Nazlı sinirlenip öfkeleniyordu hızla ayaklandı ne diyordu bu adam. Mesleğini bırakıp ağa mı olacaktı şimdi...
Nazlı: Saçmalama! Kabul etmeyeceksin böyle bir şeyi! Sen doktorsun ya hayallerin vardı senin hayallerimiz vardı bizim? Hastaneye geri döneceksin-
Ali: Sen mi karar veriyorsun buna? -diyerek bakışlarını Nazlıya çevirdi
Nazlı: Evet karınım ben senin unuttun mu?
Ali: Benden daha iyilerini bulacağını söyleyen sen şimdi karım olduğunu mu söylüyorsun?
Nazlı:(eğildi ona doğru) Ali beni delirtme! Ağalığı kabul etmeyeceksin!
Ali:(ayaklandı) Benimle emir kipiyle konuşma Nazlı. Bu benim hayatım ve buna ben karar vereceğim -diyerek içeri girerken Nazlı ağzı açık arkasından bakakaldı. Ne yani Ali ağa olmayı cidden istiyor muydu?
*
1 ay sonra...
Vefagiller o günden sonra Ömer ile pek konuşmuyorlardı ama dedelerinden korktukları için elleri kolları bağlıydı malları üzerlerine almadıkça da ona karşı gelemezlerdi. Ömer ise mal dağılımında ve ağalık konusunda aynı fikirdeydi. Yaşlanıyordu gücünü her geçen gün kaybedecekti artık oğluna kızına ve torunlarına vereceklerini verip ileride bir sorun çıkmasını istemiyordu ama onun mal paylaşımı şimdiden sorun çıkartmıştı. Diğerleri ne Ali'nin ağa olmasını istiyorlardı ne de %51 lik kısmı Ali'ye verilmesine razılardı ama Ömer boşuna bunu istememişti.