"Kimse kendisine ait olanla vedalaşamaz.Kimse kendisinin olanı arkasında bırakamaz."
☆
Tatlı ve sıcak bir mahalle olan Begonvil Mahallesi, adını her köşe başında rastlanan pembe renkli çiçeklerden almıştı. Dar ve kıvrımlı sokakları, eski taş binaları ve samimi atmosferiyle, burada zaman adeta yavaşlardı.Hayatın o akılalmaz koşuşturmasını bir an olsun unuttururdu renkli evlerin arasında dolaşmak.
Sabahın erken saatlerinde, güneşin ilk ışıkları mahalleyi yumuşak bir ışıkla aydınlatırken, sokakta yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı.
Evin önündeki bahçelerde açmış rengarenk çiçekler, tatlı kokularını yayarak sokaktan geçenleri bu sabahta selamlıyordu.Mahallenin tam ortasında, asırlık çınar ağacının gölgelediği küçük bir meydan vardı.Bu meydanın etrafında, mahalle sakinlerinin sıkça uğradığı küçük dükkanlar sıralanmıştı. Köşedeki fırından taze ekmek ve simit kokuları yükseliyordu. Acıkan midem,aldığı kokuyla kendini belli etmek ister gibi guruldadı.Aceleci adımlarımı fırına çevirdim.
Ahmet amca sabahın ilk müşterilerine gülümseyerek ekmeklerini uzatırken tezgahtan alfığım 2 tane sıcak simidi kese kağıdına koydum.
"Günaydın, Hazal kızım."
"Günaydın Ahmet amca. Çok geç kaldım derse, hadi kolay gelsin sana kaçtım ben."
Ahmet amca her sabah aynı şey dercesine baktı yüzüme.
Fırının hemen yanında, Nazlı Teyze'nin işlettiği küçük bakkal dükkânı vardı. Raflarını rengârenk şekerlemeler, ev yapımı reçellerle doldurmuştu. Sattığı çoğu şey kendi el emeğiydi Nazlı teyzenin.
"Hazal koş,koş otobüs gelmek üzere."
Hemen arkamdan durağa doğru koşan Bahar yanıma ulaştığında kolumu tutup beni peşinde sürüklemeye başladı.
"Bahar Allah aşkına koşma! Ayağıma topuklu giydim bugün,bileğim burkulacak!"
"Hazal söylenme gözünü seveyim. Yok azılırsam bırakacak bu sefer beni. Daha hızlı olmalıyız!" diye tekrar söylendi Bahar.
Yürümekte zorlanıyor olsam da, hızımı artırmaya çalıştım. Yolun sonuna doğru, otobüs durağı göründüğünde, otobüsün yavaş yavaş hareket ettiğini fark etmiştik.
"Dur! Bekle!" diye bağırarak son bir gayretle koştuk.
Şoför,telaşımızı fark edip durakta biraz daha beklemeye karar vermiş olmalık ki aracı durdurdu. Son anda yetişmiştik otobüse,her zamanki gibi. Derin bir nefes alarak kapıdan içeri girdik.
Bahar "Son anda yetiştik," dedi, nefes nefese.
"Evet, yine başardık!" diyerek yumruk tokuşturduk. Her sabah aynı telaşı yaşıyorduk.Otobüs hareket ettiğinde en arkada ki boş koltuklara ilerleyip yerleştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonvil Sokağı Çıkmazı
Ficción GeneralAdam, yalnızca gözlerinden anlaşılan derin bir hüzünle oturmuştu denize bakan banka. Bakışları uzaklara dalıyordu.İçsel bir çekişme yaşadığı belliydi. Her an öfkesi tarafından kırılabilecek gibi duran bir sessizlik içindeydi. Hazal hemen arkasında d...