BÖLÜM 29

24 2 8
                                    

İlayda Efseryan

Arel ile olan konuşmaya girdim ve bir nefes aldım. Tamam, şimdi saçmala ve kaç zamanıydı.

---

Siz: Seni hiç alakadar etmez.

Belki sevgilim var?

Görüldü.

---

Anında görüldü olmasıyla yutkundum. Telefonun başında mı bekliyordu bu adam? Halbuki şirkete gideceği süre geçene kadar beklemiştim. Cevap yazdığında tekrar ekrana baktım.

---

Arel Yılmaz: Kiminle tanıştın da sevgilin olsun İlayda?

Doğruyu söyle.

Siz: Yo, tanıştım ki!

Seninle dosyaları düzenlediğimiz gün kahve almaya gittiğimde bir yakışıklıyla konuştuk.

Arel Yılmaz: Hah!

Beni güldürme.

Ve hemen şimdi doğruyu söyle.

Siz: İnanmazsan inanma be!

---

Uygulamadan çıkıp ekranı kapattım. Bildirim gelmeye devam ediyordu ama umursamıyordum. Daha düşünmem gereken şeyler vardı.

Bir anda telefon çalmaya başladığında ekrana baktım. Arel arıyordu. Yok, bu adam beni salmayacak cevap almadan!

Telefonu açtım ve ciddiyetle "Efendim?" dedim. "Bana doğruyu söyle." dedi. Sesi öfkeli geliyordu.

"Doğruyu söylüyorum zaten Arel abi." dedim. Bir iç çektiğini duydum. "Öncelikle bana abi deme. Ve o çocuk ile sevgili falan olmadığını biliyorum. Dün evlendi çünkü!" dedi. "Ne saçmalıyorsun?" dedim anlamadığım için.

"Kahve almaya gittiğinde konuştuğun çocuk diyorum İlayda. Çocuk sadece kahve makinesini gösterip gitti, yüzüne bile bakmamıştı. O yüzden bana yalan söyleme!" dedi. "Sen o gün beni mi izledin!?" dedim sinirle.

"Konu bu değil!" dedi bağırarak. "Hayır, tam olarak bu! Kafayı mı yedin sen. Beni izlemek ne demek!?" dedim onun gibi bağırarak.

"Sabır..." dedi ve sustu. Bir nefes aldığını işittim. "İlayda, kim ile konuşuyordun?" dedi sakince. "Dediğim gibi, seni hiç alakadar etmez!" dedim ve telefonu kapattım.

Saniyesinde tekrar aradığında sesini kısıp yatağımın karşısındaki koltuğa attım. Sonra gidip yatağıma uzandım. Gözlerimi kapattım, uzun bir süre sonra uyku bastırmıştı. Ama birden "İlayda!" diye bir ses duyunca ayağa fırladım ve cam kapıyı açarak balkona çıktım.

Arel gelmişti. Dağınık saçları, düğmeleri yarısına kadar açık olan ve kolları kıvrılmış gömleği ile öylece bana bakıyordu.

"Gerizekalı!" dedim ve içeri geçtim. Telefonu elime alıp onu aradım. Anında telefonu açtı.

"O telefonu niye açmıyorsun!?" dedi. "Sana ne ulan!? Sana ne!? Ne güzel uyuyacaktım içine ettin, defol git buradan!" dedim. "Endişeden öldüm ulan ben burada! Ne demek bana ne? Hemen aşağı in, buraya gel." dedi. "Gelmiyorum." dedim. Evde kimse yoktu ve ben bununla uğraşmak istemiyordum.

"O zaman duvardan tırmanır ben gelirim." dedi ve telefonu kapattı. Gözlerim kocaman olurken balkona çıktım. Duvara tırmanıyordu.

"Saçmalama aptal adam! Bekle beni." dedim ve tekrar içeri döndüm. Sürahideki suyu görünce elimi uzatıp içinden çektim ve elimde top şeklini alan su ile balkona çıktım. Suyu üzerine attım.

EFSERYAN AİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin