Üzülme

757 11 0
                                    


Dünkü olan her şey dahala kafamda dönüp duruyordu. O neydi öyle. Yani tamam yanlış anlamayın dün hepimiz üzüldük, ağladık. Ama çok iyiydiler ve hepimiz çok gururluyuz. Dün akşam bizim çocuklar Hollanda'ya karşı oynadılar ve kaybettiler. Olabilir. Öyle nasipmiş.

Flashback
Sera ve ben otelde bekliyorduk. Lobide deri koltuğa oturup, kafamı onun omuzuna yaslamıştım, bekliyorduk. Sera kafasını benim kafamın üstünde yaslamıştı. Çok iyi arkadaşdık.

Benim kafamdan tek geçen şey Barıştı. En iyi arkadaşımdı ve onun sadece iyiliğini istiyordum. Ben kara kara düşünürken otelin kapısı açıldı ve dışardaki bütün herkes bağırmaya başlamıştı. "Kafanızı kaldırın biz sizden gurur duyuyoruz" diye bağırıyorlardı.

Ben ve sera birden kalktık, elerimiz sıkıca Türk bayrağı tutuyordu. Bir tane onun avuçlarının içinde, bir tane de benim. Korku değildi bu his. Kalbim çok hızlı atıyordu. Heyecan mıydı acaba.? Onun mutsuz olduğunu görmekten mi korkuyordum? Bilmiyordum.

Çocuklar girdiğinde gözlerim doldu. Hepsi birbirinden daha mutsuzdu. Derin bir nefes aldım ve oradaydı. Sera Ferdi'yi gördüğünde çabukça ona yürüdü ve sımsıkı sarıldı. Ben ağaç gibi dikilmiş barışın gözlerine bakıyordum. Gözlerim dolmuştu ve beni gördükten sonra bana doğru gelip kollarını bedenime sarıp beni sıkıca tutup kendine çekti. Kafasını enseme doğru sokup hiç bir şey demeden sarıldı. Kollarımı boynuna sarmaladım ve ellerimle saçlarını okşadım.

"Üzülme lütfen" diye fısıldadım gözlerimden yaş aktı ama çabukça sildim. Yine bir şey söylemedi, beni yavaşça bıraktı ve yüzüme bakmadan benim elimden tutup odasına doğru çekti.

Odasına girdik ve beni yatağa doğru çekti. Yattığımdan sonra geldi kafasını karnımın üstüne yasladı ve uzandı. Kolları her bir tarafımdaydı. Saçlarıyla oynamaya başlamıştım.
Şimdik ben ona yarın Amerika'ya gitmek zorunda olduğumu nasıl anlatayım?
Amk.

"Barış?" Diye seslendim yavaşça. "Mhm" diye mırıldandı. "Rizeliler hangi ara sarışın oldu ya?"
Diye sordum. Allahım inşallah güler. "Delirdi amk" dedi gülümsediğini gördüm. Azıcık bile olsa gülümsedi. Allahım seni seviyorum. Elimi saçından yüzüne doğru getirdim ve okşadım yanağını.

"Hadi bakalım, duşa girip yıkan, bende hazırlanayım yavaş yavaş-" dedim ve durdum. İyi bok yedin rüya. Anlat. Bir kere ağzından kaçmasa şaşardım zaten. Kafasını kaldırdı ve ellerini iki tarafıma koyup kendini tuttu. "Hazırlanmak? Niye?" Kaşlarını çattı. Aha gelde anlat bakalım. "Ya...Sena Chanel için modellik teklif almış da benim için...biliyorsun menajerim- ama 1 haftaya falan dönerim-" beni böldü ve gülümsedi. "Chanel sana yakışır güzelim. Beni merak etme" dedi yanağıma öpücük kondurdu kalktı duşa doğru gidiyordu.

"Dur bakalım iki dakika." Dedim önüne durdum kafamı kaldırdım ona bakmak için. Malum insan 1,58 olunca amk bu hallere düşüyor. Bana baktı yorgun, üzgün gözleriyle. Bir gülücük attı, çok hafif. "İstersen kalırım. Yani seni yalnız bırakmak istemem biliyorsun-" lafımı yine böldü ve çenemi tutup parmağınla alt dudağımın altını okşadı. "Rüya. Saçmalama. İyiyim. Hem bu bir hafta değil mi? Hadi hazırlan"

Beni çenemden kendine çekti ve bir kere daha öptü. Bu sefer dudaklarım hemen yanını.
Noluyor amk. Bu bir haftadan beri böyle. Derin derin gözlerimin içine bakarak boğazını temizledi ve bıraktı beni.
"İyi geçeler rüya"
Bu kadar. Kapıyı kapatı ve hemen sonra duşu açtığını duydum. Odasından çıktım ve kendi odama doğru gittim.
Flashback bitti

Bütün gün boyunca yazdım ona ve hep görüldüye attı. Affedin ama kafamı sikiyor. Bu ne ya.

"Rüya!" diye ismimi duyduğumda sena'ya baktım. "Dalmışım ya ben" dedim ve taksiden indim. "He he dalmışsın. Barışı düşünüyorum demiyorda" kolunu çimdikledim. "Ah! Yuh! Tamam bir şey demiyorum." Dedi kolunu ovarak. "Elhamdulillah. Susmak bilmiyorsun" dedim ve kıkırdadım. Önüme baktığımda kocaman
Coco Chanel yazıyordu.
Hadi bakalım rüya.
Kap şu işi.

ARKADAŞLARRR UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDIR. (İnşallah) KENDNDNEDKDK

Seviyor sevmiyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin