Önceki bölüme yorum ve beğenilerinizi esirgemeyin.
Sizleri çok seviyorum.♡♡İnsan hep imtihan olur.
Zira cevher harda,insan darda işlenir.Bulunduğumuz odanın duvarları koyu griydi.Şu anda ki ruh halim gibi.Boğuk,basık,kararsız ve bunaltıcı.Böyle durumlarda insan ne yapmalıydı ? Bilmiyordum. Biraz önce Hatem giderken nereye gittiğini bilmediğim gibi.
Silahlı bir saldırı geçirmiştik.Anın paniğinden kaynaklı bayılmıştım.Normal hayatımda böyle şeyler yaşamadığımdan ağır gelmeye başlamıştı ,olan biten herşey.
Hatem,bunları yapanları bulacağını söylemiş,havalanında beni bir odada bırakıp gitmişti. Gideli tam 4 saat 43 dakika olmuştu.Artık hava kararmıştı eminim.Bulunduğum odada bir pencere olmadığından,kapıda ki izbandut gibi adamlar lavaboya bile gitmeme müsaade etmediklerinden ; havanın karardığını gözlerimle göremezdim.
Bir ara Yağız yanıma uğramış. Onlara şans getirdiğimi yoksa böyle aksiyonların az olduğunu söylemişti.Bunu anlatırken öylesine mutlu ve neşeliydi ki,sanki silahlı saldırı değilde bir partiydi. İyiden iyiye onun deli olduğuna emindim. Hatem'in de iyi olduğunu düşünmüyordum. Yağız'ın farkı insani tepkiler veriyordu.Belleğin bende olduğuna dair imada bulunmuş,ona kızmam sonucu gitmişti.
Bulunduğum odanın içinde tam 33 tur atmış.13 kere kanepeye uzanmış geri kalkmıştım.Gelen yemeği yemiş,üstüne bir daha aynı yemekten isteyip yemiştim.Oldukça su içtiğim için altıma yapmam an meselesiydi. Kapıyı açıp önümde duran iki metrelik adamlara baktım.
"Lavaboya gitmem lazım."İçlerinden biri bana doğru dönüp:
"Erna hanım,maalesef böyle bir yetkimiz yok.""Vallahi bak işerim şuraya. Yapmaz diye düşünme açar işerim."
Elbisenin eteklerini tutmuş , bacaklarımı çişim gitsin diye birbirine sürtüyordum."Pekala,Erna hanım müsaade edin Hatem beye bilgi verelim."
Ay ne dediğinin farkına varmalıydı.Altıma yapacaktım.
" Yok,müsaade falan yeter. Çekil. Gidiyoruz."
Daha fazla konuşmasına müsaade etmeden,alışveriş merkezinde,annesinin elini bırakınca ; jet gibi hareket eden çocuklara dönüştüm. Son gaz lavabo olduğunu düşündüğüm yere doğru koştum,etraftaki insanların bakışları şu an umrumda bile değildi.
Lavaboya geldiğimde ve işimi halletiğimde derin bir oh çektim.Dışarı çıktığımda korumalar yoktu. Tam karşımda heybetli dikilen bir Hatem vardı.
Sol kaşı patlamıştı,buradan bakılınca bile dikiş atılması gerektiği belli oluyordu.Üstü değişmişti,giderken giydiği gömleğin kol düğmeleriyle, şu an üstündeki aynı değildi."İyi misin?"
Gözlerimle onu epey inceledim,bundan rahatsız olmamıştı.
"Hiç olmadığım kadar."
Ciddiydi.Söylediklerinde samimiydi.
"Kaşın patlamış,dikiş atmak lazım."
Eliyle, kaşını yokladı.
" Geçer. "
Yaran geçer elbet. Peki ruhundaki yaralar onlar nasıl geçecek?"Pansuman yapalım."
Böyle içim rahat etmez, evet de bana."Uçakta yaparsın gitmemiz gerek."
Evet dedi Erna ,sana hayır demedi.Söylediğim onca kırıcı şeyi, bir pansuman ile örtbas etmek istediğimi anlayamazdı muhakkak.
Aramızdaki muhabbet burada son buldu.Benim içimde yeşeren o küçük umut kıpırtıları, içimde kendi yuvasını oluşturmuştu bile.
Bindiğimiz uçak havalanalı çok olmamıştı.Hatem ,karşımda kemerini çözünce bende çözdüm.
"İlk yardım çantasını getirin."
Bunu diğerlerinden birine söylemişti. Bulunduğumuz uçakta ben, Hatem;Yağız ve
beş kişi daha vardık.
İçlerinden havaalanına gelirken arabayı süren adının Ecevit olduğunu öğrendiğim kişi kalktı ve çantayı getirdi.
"Buyur abi."
Çantayı Ecevit'in elinden alıp bana uzattı.
Beni büyük bir yükten kurtarmıştı.Şayet çantayı istemese bunu yapacak cesarete şu an sahip değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGENİN KÜLLERİ
Teen Fiction"Sevgiden mahcubum ben nasıl halledilir ki böyle bir sorun ,sevilmekten yara alan insan nasıl ayaklanır söylesene bu nasıl çözülür ?" Hatem gözlerimin içine bakıyordu.İlk defa bu kadar nettim ona karşı.Umudunu yitirmiş olacak arkasına dönüp yavaş ad...