Telefonuma oflayıp attım yatağımın üstünde ve dışarı baktım. Noluyor? Beni dün yanağımdan öpen adamın hallerine bak. Telefonumu elime aldım ve kereme yazdım.
Ben: Kerem sen bugün barışla hiç konuştun mu? Masajlaştınız mı yani? 22:59
Bebek potter 🪄 Hee niye ki? Hem nerdesin sen kızım herkes seni soruyor Bodrumda izin yapıyoruz sende gel 23:05
Ben: Öylecesine sordum ya New York'tayım biraz işim vardı Ben Antalya'ya doğru gideceğim heralde Size iyi eğlenceler yavru kuş 23:06
Bebek potter 🪄 Seninki Rize'de 2 güne geliyormuş 23:06
Ben: Neyse Cehenneme kadar yolu var 23:07
Bebek potter 🪄 Yuh kızım Noluyor yine Ne bok yedi bizimki yine 23:08
Ben: Hiç Öylesine Yazdığımı barışa söylersen küp küp kesip yerim seni 🥰 23:10
Bebek potter 🪄 Yuh Ya sabır ya selamet Vallaha bir şey olmuş Görüldü 23:13
Telefonumu attım yine kenara ve bir iç çektim. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. 10 yıllık arkadaşım bu benim ya. Ney yapacaktım? Dizlerimi göğüsüme doğru çekip kafamı yasladım üstlerine. Sevinmeliydim ben aslında. Chanelin modeli oluyordum. Yarın ilk çekimler başlayacaktı ve ben kocaman New York'ta apartmanımda oturup barışı düşünüyordum. En iyi arkadaşımdı sonuçta. Sevgimi hep onunla paylaşıyordum. Her şeyimi.
Odamın kapısı açıldı ve Sena girdi. "Dahala mesaj yok mu?"
Kafa salladım ve gözlerim doldu. Gözlerimi kapattım ve ağlamamaya çalışıyordum. Bu ne ya. Bir ağlama kızım. Hiç bir şey olmadı. Hemen sulan amk.
Sena geldi yatağıma oturdu ve saçımı okşadı. Menajerim, en iyi arkadaşım, kardeşimdi sena. O olmasaydı ben hiç burada olmazdım. Beraber, hem iyi günden geçtik, hem kötü günden. Çanımın bir parçasıdır sena.
"Rüya. Ağlama belki işi vardır. Belki stresliydi sana cevap vermeye unuttu. Barış senin için ölüme kadar gider. Seni ne kadar sevdiğini hepimiz biliyoruz. Takma kafaya yavrum"
Burun çektim ve kafamı kaldırdım ona baktım. "Keremle mesajlaşmış ama. Bana hep yazardı, sorardı bir şey yapardı ya. Noluyor bu çocuğa. Bir gün önce seviyordu beni daha, yanağımı okşuyordu, öpüyordu benim yanaklarımdan."
Dedim ve koptum. Artık kendimi tutamıyordum ve göz yaşlarım yüzümden akmaya başlamıştı. Sena beni sıkıca tutuyordu ve kolarında ağlıyordum.
Nasıl yapardı bunu? Nasıl?
-
"Your eyes are a bit swollen darling when did you go to bed?" (Gözlerinin altı biraz şişmiş tatlım ne zaman yattın?)
Diye sordu makyajımı yapan hanımefendi. Ah bir bilsen abla.
"A bit later than usual to be honest. I hope it's not too bad." (Dürüst olmak gerekirse normalden biraz geç. Umarım çok kötü değildir)
güldü ve gözlerimin altını kapatıcıyla kapattı.
"Photoshop will do it don't worry" (Merak etme fotoşop yapıyorlar saten. Hiç bir şey gözükmez)
Bir süre durdu ve rujumu sürmeye başladı. "Pretty girls shouldn't cry. No matter what the cause is. No matter who the cause is. Pretty girls don't cry" (Güzel kızlar ağlamamalı. Nedeni ne olursa olsun. Sebebi kim olursa olsun. Güzel kızlar ağlamaz.)
Hanımefendi bunu dedikten sonra hiç bir şey diyemedim. Anlamıştı. Ağladığımı yani. Çok güzel dedin abla. Helal olsun.
Makyajımı bitirdikten sonra teşekkür ettim ve gülümsedim. Tatlı kadındı. Kamaralarının önüne geçtim be çekim başladı. Kendimi biraz garip hissediyordum. Bu resimlerin bir tanesi bütün dünyada reklam olarak gözükecekti. Her yer de benim yüzüm. Garip.
-
Rüyaatesss
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Anlaşıldı 🥸
Liked by seravrij, keremakturkoglu, semihkilicsoy9 and 1.394.843 others
