heaven in your lips

2K 201 71
                                    

Kısa ama oldukça bilgilendirici sohbet ve güzel bir yemek sonrası geri dönüyorduk. Mary biraz olsun açılmış ve beni rahatlatmıştı. İnanın bana susup duran ve sorulara başıyla cevap veren biriyle pekte iyi vakit geçirilmiyor.

Eve iyice yaklaştığımızda Castiel'i gördüm, ya sesi duyup çıkmıştı ya da uzun süredir ordaydı. Arabayı durdurup centilmenlik yapmak adına Mary'nin kapısını açtım, yan gözle de Castiel'i takip ediyordum bir taraftan.

"Hoşgeldiniz," dedi yüzündeki gülümsemeyle, ikimize de sırayla bakıp. İfadesinde bana inandırıcı gelmeyen bir şeyler vardı, neden bilmiyorum. Belki de Mary'nin anlattıklarından sonra paranoyak birine dönüşmüşümdür, kim bilir?

Mary "Ben içeri geçeyim." dedi sessizliği bölüp. "Çok güzel bir akşam geçirdim, teşekkürler Dean."

"Benim için zevkti," diye cevapladım onu, Castiel'e bir adım daha yaklaşırken. Onun burda kalıp benimle konuşacağını biliyordum.

Mary yeterince uzaklaştığında "Merak etme,"  dedim fısıldayarak. "Onu üzecek hiçbir şey yapmadım, gayet iyi geçti randevu."

Gözlerinde buruk bir ifade gördüm ve bundan emindim, sanki üzgündü yada kötü bir şey olmuştu.

Bir dakika olmamıştı ki kendini toparlayıp "Güzel," dedi. "Mary ve senin adına sevindim."

Peki kendi adına, diye sormak istedim. Sen sevinmiyor musun Castiel?

Fakat zaten cevabı biliyordum, ses etmedim. "Bir akşam bizde çıkmalıyız."  dedim onun yerine.

Bakışlarını benden çekip "Akşamları evde olmalıyım," dedi. "Belki haftasonu falan bir şey yapabiliriz."

Gülümsedim ama bu içimdeki öfkeyi gizlemek için yaptığım bir şeydi. O adam benden sadece metreler uzaklıktayken burada eli kolu bağlı durmak berbat ve iğrençti.

"Cas," diye seslendim koluna dokunurken. "Baban nasıl biri?"

"İyi." dedi omuzlarını silkip ama artık işe yaramıyordu, maskesinin altındaki gerçeğe ulaşabilmiştim Mary sayesinde.

Babasının görüntüsünün aksine çok sinirli ve otoriter biri olduğunu öğrenmiştim ve Castiel'i rahip olmasi için zorladığını da.
Biraz ısrar ve birkaç kadeh şarap sonrası Castiel'in yıllardır akşam dışarı çıkma izni olmadığını ve her gün yapması gereken belli görevleri olduğunu söylemişti.
O adam kesinlikle kafayı bozmuştu, İsa-Tanrı ve onun gizemli işleriyle.

"Bilirsin Cas, yalan söylemek günahtır."
Neden herkesten gizliyordu ki yaşadığı zorlukları, neden yardım aramıyordu ?

"O iyi,"  dedi. "Sadece biraz öfke problemleri yaşıyor o kadar."

Sonlara doğru kısılan sesi, gözlerindeki hüzün kendimi daha da kötü hissetmeme sebep oluyordu ve dayanamıyordum artık. Gidip o adamın ağzını yüzünü dağıtmak istiyordum.

Nasıl bir baba pazar günü kiliseye gitmedi diye oğlunu döverdi ki? Ve daha bunun gibi birçok şey.

Mary ile dışarı çıktığım için minnettardım, fazlasıyla açık sözlü olduğu içinde.

"Babanın bir psikoloğa görünmesi gerekiyor." dedim yumruğumu sıkarken. "Anlamadığım şey ona nasıl dayanabiliyorsun? Neden onun yanındasın hala ?"

"Dean o benim babam. Lütfen git artık, tüm bunlar seni ilgilendirmez. İyi geceler."

Arabaya binmeden önce söylediğim son şey "Seninle alakalı her şey beni de ilgilendirir." olmuştu.

Onu bu hayata mahkum etmeyecektim, bir yolu olmalıydı. Eve gidince ilk iş babamla konuşmaya karar verdim, o ne yapılacağını bilirdi.

-

Benny'ye bugün öğle yemeğini Marstiel ile yiyeceğimi söylediğimde gözlerini kısıp beni izlemiş, 'Bana her şeyi anlatacaksın' bakışlarından atmıştı yine. Konuyu uzatmamak adına "Aklımda" dedim. "Tüm ayrıntıları konuşacağız."

"Yakın bir zamanda olsa iyi olur." dedi homurdanarak. Her ne kadar aptal olsada onu çok severdim, hiç sahip olmadığım kardeşim gibiydi. Gülümseyerek başımı sallayıp gruptan ayrıldım ve o çok sevdiğim masaya doğru ilerledim.

Mary'nin olmayışına sevinsem mi şaşırsam mı bilmiyordum, üzülmek seçenekler arasına bile giremezdi zaten.

Düşünceli biri gibi görünmek adına "Kuzenin nerde?" diye sordum karşındaki sandalyeye otururken.

"Bugün pek iyi hissetmiyordu, evde kalmasını söyledim."

"Güzel," dedim gülümseyerek, gözlerini bana diktiğinde ise devam ettim "Evde kalmasını söylemiş olman güzel. Hasta olmasını istemeyiz değil mi ?"

"Evet." diyerek yemeğine geri döndü. Pek iştahım olmadığı için ben yiyecek bir şey almamıştım bugün ve konuya hemen girmek çok cazip bir fikir gibi geliyordu. "Cas baban hakkında şikayetçi olursan ondan kurtulabilirsin." dedim öne doğru eğilip.

Babamın avukat olması bazen iyi bir şey olabiliyordu. Cas sessiz kaldı önce, yemek yemeyi bırakıp masaya baktı sadece.

"Babam avukat," diye ekledim. "Ona durumundan bahsettim biraz."

"Ah, Mary."

Sesi çaresizlik-öfke karışımı çıkmıştı. O aşık olduğum mavileri bana çevirip "Babam ve biz gayet iyiyiz."  dedi. "Sana basit bir öneri Winchester, başkalarının hayatına karışma."

Tepsiyi masada bırakıp koşar adım yemekhaneden çıktı ve bende tabiki peşinden gittim. Üst kata çıktığında "Biliyorum." diye seslendim arkasından, herkes aşağıda olduğu için biri duyacak korkusu yoktu içimde. "Onun sana nasıl davrandığını biliyorum ve bir baba oğluna öyle davranmamalı."

Olduğu yerde dönüp, karşıma geçti. "Benden ve babamdan uzak dur Dean. Tüm bu ilgi ve şefkati Mary'ye gösterebilirsin."

"Ama," dedim vurgulu konuşarak. "Senden uzak durmak istemiyorum. Hayatımı sonunda bulmuşken intihar etmeye hiç niyetim yok."

Yüzünde alaycı bir ifade belirdi. "Ne tür bir oyun oynuyorsun bilmiyorum ama beni kandıramazsın. O öpücük olayından sonra yapmam gereken buydu zaten, bir daha yanıma yaklaşayım deme."
Gözlerinde tehditkar bir ifade vardı ama beni etkileyemedi tabiki.

Ona iyice yaklaşarak "Demek öpücük olayından sonra bunu yapmalıydın?" dedim. İçimdeki öfke gitgide artıyor, beni yanlış yerlere sürüklüyordu. "O zaman senin için tekrar edeyim," dedim dudaklarına uzanırken tüm gücümle onu sardım, yakın tuttum kendime. Kalp atışını hissedebiliyordum ve tek istediğim şey bu an'ın sonsuza dek sürmesiydi.

Geri çekilmemle sağ yanağımda acıyı hissetmem bir olmuştu. Önemli değil  dedim kendi kendime. Zor insanları severim.

Castiel bir şey demeden yürümeye devam ederken "Senden hoşlanıyorum!" dedim bağırarak . Artık içimde tutmanın bir anlamı yoktu, o da bilmeliydi. Üstelik sesli söylemek iyi hissettirmişti, daha özgür ve kesinlikle umut dolu.

cool kids dont love //destiel ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin