beş: hatıralarla yaşamak

3K 199 152
                                    

2020 Ağustos

"Leyla, çaktırma ama şu çapraz masadaki oğlan tam 20 dakikadır seni kesiyor." Nazlı, notlarına kafasıni gömmüş olan arkadaşını dürttü.

  Dersten sonra biraz ders çaışabilmek için bu kafeye gelmişler ancak tüm çalışma masaları dolu olduğundan normal bir masada sıkışarak çalışmaya çalışıyorlardı. Leyla kafasını kaldırdı, gözlüklerini düzelterek Nazlı'nın dediği yere baktı. Kumral, uzun boylu bir çocuk gerçekten de bu tarafa bakıyordu. Leyla'nın baktığını görünce panikle kafasını çevirdi.

"Ay ne biçim saçı var öyle?" Dedi Nazlı. "Yolda görsem yolumu değiştiririm."

"Bence hoş." Leyla dürüstçe söyledi. Tamam biraz kötü bir tarzı vardı ama sonuçta malzeme iyiydi.

"Sen hep böyle zevksiz misin ya?"

"Ne var ya?" Leyla kendini savundu. Tekrar baktı çocuğun olduğu tarafa. "Saçlarının önünü fönlemezse gayet hoş çocuk."

"Aşkım inşallah evlenirsiniz, ne diyeyim?"

  Biraz daha gülüşüp notlarına döndüler. Ama Leyla çalışmakta zorlanıyordu. İkide bir kafasını kaldırıp bakıyordu yine o tarafa. Ne güzel yüz hatları vardı çocuğun!

"Babam mesaj atmış, gel artık diyor. Ben gitsem ayıp olmaz sana dimi?" Nazlı telefonuna bıkkınlıkla baktı.

"Yok aşkım, bak keyfine. Ben de biraz daha çalışıp dönerim yurda."

"Bırakalım seni de. Binme otobüse."

"Yok yok," dedi Leyla hemen. Çocuğun ismini cismini hiçbir şeyini bilmiyordu daha. "Ben biraz daha çalışayım."

  Nazlı, eşyalarını toplayıp gidince Leyla artık daha rahat bir açıdan görüyordu çocuğu. Çocuk da aynı şekilde ona bakıyordu. Bir süre sonra yanına geldi.

"Merhaba," dedi tok sesiyle. "Barış ben."

Leyla gülümseyerek kendine uzatılan eli sıktı, "Leyla ben de."

"Oturabilir miyim?"

****

  Eski fotoğraflara bakmak canını yakıyordu. Barış'ın yüzünü her gördüğünde artık aynı insan olmadığı gerçeğiyle yüzleşiyor ve bu onun için hayatının sonuna geldiği düşüncesiydi.

  En başlarda her şey ne kadar güzeldi. Onun antrenmanlardan çıkar çıkmaz  Leyla'nın yanına koşması. Hiçbir şey yapmadan saatlerce konuşarak geçirdikleri o ilk aylar. İlk öpüşmeleri, ilk planları, ilk birlikte uyumaları... Sonra 1 sene sonunda yazın 2 günlüğüne gittikleri tatilde ilk sevişmeleri. O zamanki heyecanı, tutkusu bambaşkaydı. Birçok sorunu vardı, ikisi de hayatını yoluna koymak konusunda çok başarısızlardı ama birlikte öğrenmiş, birlikte yaşamışlardı. Bu yüzden Leyla aralarındaki bağın hic kopabileceğini düşünmemişti. Ama kopmuştu.

  Barış onu öpüp o lavaboda tek başına bıraktığında kopmuştu. Çünkü bu ona deliler gibi aşık olan Barış'ın yapabileceği bir hareket değildi. Evet, Barış onu artık sevmiyordu ve bu fikre bir an önce alışıp hayatını yoluna koymalıydı. Akışına bırakmaya karar verdi.

  Yağız ile mesai saatleri çıkışında içtikleri kahveler Leyla'yı mutlu ediyordu. Yağız inşaat mühendisiydi ve ilgi alanları Leyla'dan çok daha farklıydı ama bir şekilde konuşacak, vakit geçirecek bir şeyler buluyorlardı. Yağız, bir kadını nasıl mutlu edeceğini bilen, ayakları yere sağlam basan, oldukça kararlı ve stabil biriydi. Yani Barış'ın tam tersiydi. Barış'ın dengesiz halleri, her şeyden kavga çıkarmaya yönelik yeteneği, çoğu zaman Leyla'nın tüm enerjisini sömüren davranışları... Tüm bunlara rağmen Barış'ta hissettiği hissetmiyordu Yağız'a karşı.

cold as you // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin