Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur Tokyo sokaklarını sırılsıklam ediyordu. Ve tam da bu anda Jujutsu Lisesi'ne kuşbakışı bakılsaydı, giriş kapısının önünde dikilen bir kız görülürdü. Orada duruyor olması anlaşılabilirdi çünkü birkaç adım atsa, yağmur onu kollarının altına alacaktı. Şemsiyesi olmayan birisi için aptalca bir hareket olurdu bu.
Aptal kafam, diye geçirdi aklından Kana. Bu sabah yağmur yağacağını biliyor olmasına rağmen aklı beş karış havada olduğu için şemsiyesini almayı unutmuştu ve sonuç ortadaydı. Bu yağmurda otobüs durağına kadar yirmi dakikalık mesafeyi yürümesine imkan yoktu. Islanıp üşütme ihtimali çok yüksekti ve bir lise son sınıf öğrencisi olarak hastalıkla uğraşırken derslerinin aksamasını istemezdi.
Ne yapabileceğini düşünüyordu bir yandan. Okul binasına geri dönüp yağmurun dinmesini bekleyebilirdi ama yağmur uzun da sürebilirdi. Annesinden veya babasından gelip onu almasını isteyemezdi; ikisi de çalışıyorlardı ve bu saatte işlerini bırakmaları mümkün değildi. Arkadaşlarını arayıp da onları rahatsız etmek istemiyordu; hem Yuuji, hem de Nobara liseye uzak bir semtte yaşıyorlardı ve ona bir şemsiye getirmeleri gidiş dönüş olarak iki saate patlardı.
Kana, düşünceli bir şekilde yağmuru izleyip ne yapacağını düşünürken yukarıdan kendisini izleyen bir çift gözden habersizdi.
Kana'nın her hareketini ikinci kattaki pencereden dikkatle izleyen kişi Megumi Fushiguro'dan başkası değildi. Boş bir sımıfta oturuyor, Gojo'nun gelip onu almasını bekliyordu. Acele bir işi çıktığı için şu an kampüste değildi. Normal bir zamanda olsa Megumi kendisi eve gidebilecekken yağan yağmur yüzünden Gojo'yu beklemenin daha mantıklı olacağına karar vermişti. Şemsiyeyle eve kadar yürümektense Gojo'nun boş yapmasını dinlemeyi tercih ederdi.
Kana'yı da tesadüf eseri farketmişti. Sınıfta kayda değer hiçbir şey yapmadan otururken yağan yağmuru seyretmeye koyulmuştu. Ve o anda kampüs binasından hızlı adımlarla çıkan kız görüş alanına girmişti. Bahçede hiçkimse olmayınca göze hızlı batmıştı Kana.
Megumi, onun şemsiyesini açıp yürümeye devam etmesini beklemişti doğal olarak. Fakat bu gerçekleşmeyince gözlerini kırpıştırdı. Belli ki şemsiyesi yoktu. Hafifçe iç geçirdi ve çantasından şemsiyesini çıkarıp eşyalarını sınıfta bırakarak koridorlarda yürümeye başladı.
Kana ile öyle özel bir tanışıklığı yoktu Megumi'nin. Hatta arkadaş bile değillerdi. Bir elin parmağını geçmeyecek kadar az aynı ortamda bulunmuş, bir o kadar da az konuşmuşlardı. Aynı sınıfta ders görmeyen iki öğrenci için gayet anlaşılabilir bir durumdu bu.
Fakat yine de Megumi kızı ne zaman koridorlarda veya konferans salonunda görse, kendini ona bakmaktan alıkoyamıyordu. Hatta bu ufak kaçamak bakışlar bir süre sonra dalıp gitmelere dönüşünce kendini dizginlemek zorunda kalmıştı Megumi. İşin kötüsü bunu niye yaptığını da bilmiyordu. Ama ne zaman başladığını çok net hatırlıyordu.
Geçen senenin ikinci yarıyılının başlangıcıydı. Tatilden yeni dönmüş olan öğrenciler kütüphaneye pek uğramadıkları için çok az insan vardı. O insanlardan ikisi de Kana ve Megumi'ydi. Birbirlerine çok da uzak olmayan yerlerde oturuyorlardı; Megumi o gün pek iyi uyuyamadığından dolayı uyuklamakla meşgulken Kana ise önündeki deftere durmadan bir şeyler yazıyor, bazen de yazdığı şeylerin üstünü çiziyordu.
Birdenbire yazmayı kesmiş ve kafasını iki elinin arasına almıştı. Bir şeylerin ters gittiği belliydi. Megumi onun bu halini görmüyordu çünkü kafası onun pencereye doğru dönüktü, yani kızı görmesi mümkün değildi. Hem de yarı uykulu bir vaziyette olduğundan etrafında olup bitenleri pek algılayamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
umbrella | fushiguro megumi
FanfictionBir Japon inanışına göre, yağmurlu bir günde bir erkek bir kadına şemsiye uzatırsa, kaderleri sonsuzadek bağlanır ve asla ayrılmazlar. » fushiguro megumi x fem!oc » texting + düzyazı